Ev alırken öncelikle ne kadar büyük ve kullanışlı olduğuna bakıldığı bir gerçek ancak bugünlerde yaşadığımız gibi bir deprem felaketinden sonra evimiz sağlam mı diye araştırmaya girişiyoruz ya da alacağımız evde önceliği sağlamlık olarak belirliyoruz.
Yaşadığımız binaların olası büyük bir depreme dayanıklı olup olmadığı konusunu, deprem ülkesi vatandaşları olarak her zaman düşünmemiz gerektiği bir gerçek.
Deprem yönetmeliği ilk kez 1947 yılında yürürlüğe konulmuş, ardından belirli aralıklarla yenilenmiştir.
Bu yönetmelik, yapılacak olan bütün binaların bulunduğu deprem bölgesi ve zemin özellikleri dikkate alınarak depreme dayanıklı tasarımı ve yapımı için gerekli olan minimum koşulları belirler.
Hatta 2018 yılında yayımlanan son deprem yönetmeliğinin Resmi Gazete’deki açıklaması şu şekildedir:
“Yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm binaların ve bina türü yapıların tamamının veya bölümlerinin deprem etkisi altında tasarımı ve yapımı ile mevcut binaların deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli kuralları ve minimum koşulları belirlemektir.”
17 Ağustos 1999 depremi sonrasında deprem yönetmeliği aktif olarak uygulanmaya başlamıştır.
2001 yılında ise belediyelerin denetlemesine ek olarak yapı denetim şirketlerinin bağımsız denetim yapması zorunluluğu da getirilmiştir. Yapı denetim kuruluşu, bir inşaatın başlangıcından bitimine kadarki süreçte arsa sahibi adına inşa faaliyetlerini ve dolayısıyla müteahhiti denetler. Bu sayede bütün binaların iki farklı denetimden geçmesi gerekir.
İşler planlandığı gibi gitmemiş ve binaların denetimleri tam olarak yapılmadan depreme dayanıklı onayı verilmiştir.
Kimya Mühendisleri Odası’nın açıkladığı verilere göre:
“Ülkemizde 18 milyonu aşan yapı stokunun yüzde 70`i ruhsatsız, kaçak ve yüzde 40`ı oturulamaz ve depreme karşı mutlaka güçlendirilmesi gereken bir durumdadır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yıkılan binaların %98’i 1999 yılından önce yapılmış.
TÜİK’in 27 Aralık 2022’de yayımladığı verilerine göre (Tablo-8) depremden etkilenen 10 ilde inşa edilen binaların ortalama %51,7’i 2001 yılından sonra inşa edilmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise kabine toplantısından sonra yaptığı basın açıklamasında “Yıkılan binaların %98’i 1999 yılından önce yapılmış.” açıklamasında bulunmuştur.
Ayrıca elimizde ODTÜ Yapı ve Deprem Mühendisliği Laboratuvarı Yöneticisi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu’nun DW Türkçe’de söylediği “Kahramanmaraş depremlerinde yıkılan binaların, Adana haricinde yüzde 50 ila 60'nın 2000 sonrası yapıldığı” bilgisi dikkat çekiyor.
Not: TÜİK’in raporu geçtiğimiz yılın son haftası yapılmıştır ve depremlerle ilgili bir istatistik değildir. TUİK’in verileri, inşa edilen binaların yaş ortalaması hakkında bilgi vermektedir.
Sonuç olarak 2000’den sonra yapılan binaların büyük çoğunluğunun yıkılmaması gerekiyor.
Çünkü 1998, 2007 ve 2018 yıllarının deprem yönetmeliklerinin sıkı bir şekilde uygulandığı varsayılıyor. Ancak yukarıda da söylediğimiz gibi tam olarak denetlenmeden bu belgeye sahip olan binalar da var.
İnşaat mühendisi Dr. Fatih Sütçü’nün söylediğine göre 2018’den itibaren yapılan binaların hiçbirinin yıkılması kabul edilemez. 2018 yılı itibarıyla denetimin iyice sıkılaştığını söyleyen Dr. Fatih Sütçü, binaların bir daha oturulamayacak derecede hasar alması kabul edilebilir ancak içinden vatandaşların sağ çıkması gerektiğini de belirtiyor.