Hayat çok hızlı bir şekilde geçiyor. Dünya da, en az zaman kadar hızlı bir değişimin içerisinde. Birkaç gün önce tanıtılan yeni bir teknoloji, birkaç gün sonra eskimiş oluyor. Bugün her şey normalken bir saat sonra pek çok hayat alt üst olabiliyor. Bu örnekleri elbette sayısız şekilde çoğaltabiliriz. Peki ya bundan 30 yıl sonra, 2050'ye geldiğimizde dünya nasıl bir yer olacak?
Dünyanın en popüler iş dergilerinden bir tanesi olan "The Economist", 1990 yılında bir kitap oluşturmuştu. "The World in 2020" (2020'de Dünya) ismine sahip olan bu kitapta, içerisinde yaşadığımız gezegenin, o yıllardan bugüne kadar nasıl bir değişimin içerisinde olacağına değinilmişti. Kitapta yer alan ön görülerin büyük bir bölümü gerçek oldu. The Economist, şimdi ise 2050 yılı için bazı tahminlerde bulunuyor.
The Economist, bundan 30 yıl önceki tahminlerinde Çin'in dünyanın en büyük ekonomilerinden bir tanesi olmak için çabalayacağını söylüyordu ki bu durum gerçekleşti. Ayrıca Japonya'daki nüfusun her geçen gün biraz daha yaşlanacağı iddiası da gerçek oldu. Ancak işin özü, bunları tahmin etmek kolaydı. Çünkü zaten belirli veriler vardı ve bu verilerin analizi, yaklaşık sonuçları ortaya koyuyordu.
The Economist dergisi, daha çok teknoloji alanında zorlanmıştı. Aslında bu durumu bugün bile yaşamaktayız. Örneğin 2007 yılından önce bugün pek çok kişinin kullandığı iPhone yoktu. Kişisel bilgisayarlar ve cep telefonları yeni yeni yaygınlaşıyordu. Ayrıca o dönemlerde bugünkü anlamda internet tarayıcıları ve arama motorları da yoktu. Hal böyle olunca da o dönemki öngörüler çok da başarılı olamadı.
The Economist dergisinin ana konularından bir tanesi politika. Hal böyle olunca da kitapta, politikayla ilgili önemli bilgilere yer veriliyordu. Aslına bakacak olursak The Economist, bu alandaki başarısını ön görüleriyle de ispatlamıştı. Şöyle ki; İngiltere'nin AB'den ayrılmasını konu alan Brexit anlaşması ve ABD'de de yaşanan radikal değişimler, bundan yıllar önce tahmin edilmişti.
Kısaca özetleyecek olursak The Economist dergisinin bundan 30 yıl önceki tahminleri; genel konular, politika ve ticaret gibi alanlarda genel olarak gerçekleşti. Şimdi ise The Economist dergisi, bundan 30 yıl sonrası için yeni tahminlerde bulunuyor. Dilerseniz şimdi de, The Economist'e göre dünyanın 2050 yılında nasıl görüneceğine bakalım.
The Economist'e göre dünya nüfusu 2050 yılında 10 milyara kadar ulaşacak. Nüfusu daha hızlı yükselecek olan ülkeler ise şu an için genç nüfusa sahip olanlar. Avrupa ülkeleri ve Japonya ise bugünkü nüfus yoğunluğuna sahip olmayacak. The Economist, Avrupa Birliği'nin 2050 yılında da var olacağını ancak günümüzdeki kadar önemsenmeyeceğini söylüyor. Ayrıca Rusya'nın nüfusu da ciddi anlamda azalacak ve bu da küresel hesapları frenleyecek.
2050 yılında Çin, dünyanın en büyük ekonomisine sahip olacak. Ancak ülkedeki hem yüksek hem de yaşlanan nüfus, ülkenin tam anlamıyla refaha kavuşmasının önüne geçecek. Ayrıca bu sorunlar, The Economist'e göre Çin'in, küresel hakimiyet emellerine de sekte vuracak. Hatta belki de Çin, hiçbir zaman istediği noktaya erişemeyecek.
The Economist'in dikkat çekici ön görülerinden bir tanesi de ABD ile ilgili. Dergi, ABD'nin 2050 yılında bugünkü pozisyonunu koruyacağına inanıyor. Ancak bu durum, mevcut şartlar altında pek de mümkün görünmüyor (en azından bana göre). İngilizce diline de değinen The Economist, 2050 yılında hemen herkesin İngilizce bileceğini ve üstelik bu dilin, en az İngilizler kadar iyi konuşulacağını düşünüyor. Yani 2050'de İngilizce bilmek, ön plana çıkma meselesi olmayacak.
Derginin ön görülerine göre teknoloji, 2050 yılında 10 milyar nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabilecek. Her ne kadar iklim değişikliği ve küresel ısınma, ülkeler arasındaki rekabeti artıracak olsa da The Economist, gelişecek teknolojinin insanların yaşam kalitelerini arttıracağını düşünüyor. Ayrıca The Economist'e göre 2050 yılında fabrikaların verimlilikleri de günümüze oranla ciddi anlamda yükselmiş olacak.
The Economist'in 2050 yılındaki dünya ile ilgili son ön görüsü ise; dünyanın dörtte üçlük bölümünün 2050 yılında orta kesim olacağı yönünde. The Economist, bu konuda Çin, Hindistan ve Afrika ülkelerinin katkılarının daha çok olacağını düşünüyor. Ayrıca dergiye göre ABD, 2050 yılına gelindiğinde de bugünküne benzer bir sosyal yapıya sahip olacak. Yani ABD'liler 2050 yılında da bugünkü hayatlarına devam edecekler.
The Economist dergisinin 2050 yılı için hazırlamış olduğu tahminler işte bu şekilde. Bunların ne kadar gerçek olacağını söylemek şu an için mümkün değil ancak görünen o ki, 2050 yılına kadar en çok konuşulan olan ülke Çin olacak. Peki sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir? Sizce The Economist'in tahminleri gerçek olabilir mi? Fikirlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.