Bazen insan kendini öyle bir yorgun hissediyor ki "Şöyle bir 30 sene uyusam kendime anca gelirim." diye düşünebiliyor.
Ancak bizden farklı olarak Karolina'nın uyuyarak geçirdiği yıllar, sadece zor bir haftanın sonucu değildi.
1876 yılında Karolina, şişmiş bir yüz ve dayanılmaz diş ağrısıyla evine döndü.
Ailesine, donmuş bir nehrin üzerinden geçtiğini söyledi. Ailesi de dinlenmesi için uyuması gerektiğini söyledi ancak maalesef ki uzunca bir süre uyanamayacağını bilmiyorlardı...
Ailesi ve doktorlar her şeyi denediler ama Karolina'yı uyandıramadılar.
O dönemin tıp dünyası hayrete düştü çünkü uyku bozuklukları konusundaki durum, mevcut anlayışın ötesinde bir vakaydı.
Yıllar boyu annesi tarafından bakılan Karolina, annesinin vefatından sonra bir hizmetçi tarafından bakıldı ve tam 32 yıl sonra 1908'de bir mucize gerçekleşti. Karolina 46 yaşında, hafızası silinmiş ve ailesini tanıyamaz hâlde uyanıverdi.
Karolina'nın bu uzun uykusundan uyanışı, tıp dünyasını yeniden şaşırttı.
Her ne kadar fiziksel olarak zarar görmemiş gibi görünse de zihinsel ve duygusal izler taşıyordu. Bu olay, dönemin bazı doktorları tarafından psikolojik bir durum olarak değerlendirilse de tam olarak ne olduğuna dair bir açıklama bulunamadı.
Karolina, gerçek bir "uyuyan güzel" miydi yoksa yaşadıkları, insan zihninin henüz tam olarak çözemediğimiz derinliklerine mi işaret ediyor?
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: