Katlanabilir ekran panellerinin son 10 yıldır internette dolaşan videolarını ve fotoğraflarını görünce çoğumuz heyecanlandık. Nitekim yaygınlaşmaları için seri üretime uygun hale getirilmeleri gerekiyordu. Milyonlarca cihazı aynı verimlilikte ve minimum sorunla üretmek çok zor. Üreticiler, ele aldıkları bir teknolojiyi uzun yıllar boyunca geliştirip en iyi hale getirirler. Zaten teknoloji dünyasındaki “10-15 yıl önce mümkün olan şeyleri yeni kullanmaya başladık” efsanesi de buradan çıkıyor.
Ekranlar, artık hayatımızın en önemli teknolojik donanımlarından oldular. Telefonlarımız, televizyonlarımız, saatimiz, tabletimiz, bilgisayarımız ve daha nicesi… Yine de hantal ve çok hassaslar. Katlanabilir ekranlar ise zamanla bunu değiştirecekler. Öyle ya da böyle, sevelim ya da sevmeyelim “taşınabilir” olan her şeyi kabulleniyoruz.
Güçlü işlemciler tablet ve telefonları bilgisayarlara rakip olacak kadar üstün hale getirmeye başladılar. Şimdi tabletlerin katlanarak telefona dönüşmesiyle, yeni bir birleşme süreci yaşıyoruz. 10 ya da 15 yıl sonra cebimizde taşıdığımız katlanabilir mobil cihazlar, günümüzün en güçlü bilgisayar sistemlerine rakip olacaklar. Katlanabilir ekranları da o yüksek performans deneyimini görselleştiren devrimsel bir araç olacaklar.
Dünden bugüne kadar, artık gerçek olan katlanabilir telefon hayallerine yakından bakıyor. Bu teknolojik devrim hakkında bilmeniz gereken her şeyi kısaca özetliyoruz.
Her şey 45 yıl önce elektronik kağıt merakıyla başladı:
Aslında 1974 yılından Xerox öncülüğünde başlayan süreç, e-kağıt adında, ince ve esnek olan elektronik ekranlarla devam etti. Her şey kağıttan ibaretti çünkü yansıtılan her şey renksiz ve soluktu.
Devreye 2005 yılında HP girdi. Dünyanın ilk gerçek çözünürlüklü e-kağıdını üretmişti:
2007’de Sony, katlanabilir OLED ekran paneliyle karşımıza çıktı. Ekranın kalınlığı sadece 0.3 minimetreydi:
11 yıl önce, 2008’de dönemin devi Nokia, akıllara durgunluk veren Morph adındaki bir konseptini gün yüzüne çıkardı:
Nokia’nın nanoteknoloji ile donattığı bu cihaz, bugünün üreticileri için bile uçuk bir hedefti. Firma akıllı telefon devrimini atlamış, daha da ötesini istemişti. Bu düşünce tarzı zaten batmasına neden olmuştu. Biz de Nokia Morph’u hiçbir zaman gerçek anlamda göremedik. Sadece birkaç fuarda, cam fanus içerisinde sergilendi.
Hey gidi günler hey...
Bu sırada hayatımıza yeni terimler girmeye başladı: LCD, TFT-LCD, IPS-LCD, LED, OLED, AMOLED…
Cam ekranlar giderek inceliyor, hassaslaşıyorlardı. Binlerce lira vererek satın aldığımız cihazları kılıfsız kullanamaz olduk. Ekranların daha net ve akıcı görüntüler sunması, herkesin içine gelmeye başladı. Dokunmatik tepkime süreleri artık inanılmaz düzeyde gelişti.
2010’da sony tekrar sahneye çıktı. Bu kez rulo şeklini alabilen ekranla karşımızdaydı:
Sony’nin Ericsson ile ortaklığı son günlerine yaklaşıyordu. Firma sonradan akıllı telefon piyasasında kendi tasarım çizgisiyle trendlere uyum sağlayamadı. Nitekim Sony gibi bir dev, ekranlar başta olmak üzere her türlü teknolojiye yön verebilirdi.
Aynı yıl Samsung, 4.5 inç boyutunda dünyanın ilk katlanabilir OLED ekranını gün yüzüne çıkardı:
Ekranları katlamak üzerine ciddi bir rekabet başladı. Samsung, neredeyse seri üretime uygun bir teknoloji geliştirmişti. Herkes 1-2 içinde bu ekrana sahip telefonlar, tabletler görmeyi bekliyordu.
2011’de Nokia'dan daha gerçekçi bir hamle geldi. Eğip bükerek farklı işlemler yapabilen Kinetic adında asla piyasaya süremediği bir telefonla geldi:
Nokia’nın son günleri yaklaşıyordu. Bu konsept asla gerçeğe dönüşmedi, konsept olarak kaldı. Zaten tam anlamıyla katlanmıyor, sadece esniyordu. Yine de heyecanlandırmaya yetti. En azından bir devin son günlerinde bile sektöre yön verme çabasına tanık olduk.
Sıradaki heyecan verici atılım için çok da beklemedik. Samsung, pazarın yeni lideri olarak 2013’te öyle bir reklam yayınladı ki aklımız afalladı:
Evet belki nanoteknoloji falan yoktu ama son derece kullanışlı bir cihazdan söz ediliyordu. Kullanıcı deneyimi açısından sorunsuz ürünler görmenin mümkün olduğu zamanlara yaklaşıyorduk. Fakat aşılması gereken çok sorun vardı, ayrıca Samsung bu reklamında görsel efekt kullanmıştı :)
Aynı yıl Samsung, eğimli ekran furyası Edge Display dönemini başlattı. Bugünün Galaxy amiral gemileri, Samsung’un katlanabilir ekran vizyonu için bir fragman niteliği taşımaya başladı.
Apple sonunda sesini çıkartmaya başladı. 2013’te firmanın katlanabilir ekrana sahip aksesuarlar için patent aldığı ortaya çıktı:
LG ve Philips devreye girdi, 2013’te Samsung’u korkutan bir teknolojiyle karşımıza çıktılar. Rekabet kızışıyordu:
2017’ye kadar piyasadaki katlabilir ekran üreticisi firmaların sayısı hatrı sayılır bir düzeye ulaştı. Samsung, LG, Sony gibi devlerin öncülüğünde milyarlarca dolar bu iş için haranmaya devam etti. Artık bu dönemde her büyük fuarın en dikkat çekici ekran teknolojileri katlanabilir ekranlar olmuştu.
2018’de karşımıza dünyanın ilk katlanabilir telefonu Royal Flexpai çıktı:
Nokia’ya niyet eden gönüller, Royal isimli adını sanını duymadığımız bir şirketin kısmetine razı geldi. Flexpai bir ilk olacak kadar iyiydi. Katlanabilir ekranlarla ilgili ciddi sorunları tartışmaya açtı. Katlama ömrü, görüntü netliği, renk doğruluğu ve sağlamlık gibi endişler oluşmaya başladı.
Nihayet 2019’a geldik. Sessiz sedasız büyüyüp sektörü domine eden Xiaomi, nihai ürünlerden birisini, bizzat CEO’su aracılığıyla sergiledi:
Çinli devin bugüne kadar görülen en stabil katlanabilir telefonu tanıtmış olması, büyük bir heyecan uyandırdı. Bir değil, iki kez katlanabilen bu cihaz, firmanın muhtemelen MWC 2019 etkinliğinde detaylarını sunacağı bir ürün olacak.
2019: Samsung, Huawei, Xaomi öncülüğünde katlanabilir telefonlar nihayet tüketicilerin elinde. Tabii cepleri yakan fiyatlarla
Samsung'un Galaxy Fold'u 20 Şubat 2019'da tanıtmasıyla birlikte, tüketiciye yönelik katlanabilir telefonlar artık sahnedeki yerini aldı. Huawei'nin sadece 4 gün sonra sunduğu Mate X modeli de rekabeti kızıştırdı. Galaxy Fold 1980 dolar, Mate X ise 2600 dolar etikete sahipti. Xiaomi ve TCL gibi Çinli devler ise katlanabilir telefonlarını yılın ikinci yarısından itibaren raflara sürecekler. Bu firmaların cihazları, her zaman olduğu gibi bütçe işi olacak.
Zaman içerisinde katlanabilir telefon üretmesini beklediğimiz aktörlerin nasıl değiştiğini de böylece görmüş oluyoruz. Akıllı telefon devrimi Nokia gibi devlerin çöküşüne neden olurken, katlanabilir telefon devriminin kötü bir sona sürükleyeceği firmayı da önümüzdeki yıllarda göreceğiz.
Görüş, düşünce ve önerilerinizi yorumlar kısmında bizlerle paylaşabilirsiniz.