En çok “Çorbada tuzu bulunmak.” deyimini, “Damlaya damlaya göl olur.” atasözünü seven Prof. Dr. Johan Vandewalle; Halit Kıvaç’ın sıcak sesine, Zeki Müren’in pürüzsüz telaffuzuna hayran birisi. Vandewalle’in ilk okuduğu Türkçe kitap ise Reşat Nuri Güntekin’in yazdığı Çalıkuşu.
Sadece Türkçeyi değil Türk kültürünü de öğrenen Vandewalle’in Türkçe hakkındaki eşsiz sözlerinin yanı sıra nasıl bu kadar dili bildiğini de aktaracağız. Eğer sizin de yeni bir dil öğrenmeye merakınız varsa belki verdiği ipuçları işinize yarar.
Prof. Dr. Johan Vandewalle’in Türkçe ile tanışma macerası
1960 doğumlu Prof. Dr. Johan Vandewalle, Belçika’daki Ghent Üniversitesi Mütercim Tercümanlık ve İletişim Bölümü Türkçe Bölümü’nün başkanı. Eşi ile 1994 yılında Doğu Dilleri ve Kültürleri Merkezini kuran Vandewalle, Türkçe çeviri dersleri veriyor ve çeviri üzerinde farklı araştırmalar yürütüyor.
Kendisinin Türkçe ile tanışması ise 13 yaşındayken oluyor. Vandewalle ve ailesi Romanya tatiline gidecekken uçakların dolu olması sebebiyle seyahatlerini İstanbul üzerinden planlıyorlar ve bu sayede Türkiye’ye geliyorlar. Burada Türkler ile tanışan ve misafirperverlikten etkilenen Vandewalle, Türkçe öğrenmeye karar veriyor.
Türkçeye olan merakının altında aslında ailesinde olan bir seyahat kuralı da yatıyor. Babaları, hangi ülkeye giderlerse gitsinler, konuşulan dil hakkında belli başlı kelimelerin öğrenilmesini istiyor. “Merhaba, nasılsınız?” gibi. Türkiye’ye gelirken yaklaşık 30 kelime öğrenen Vandewalle’in ilk kelimesi de bir sayı oluyor.
Markete girdiklerinde 5 kola almaları gerekiyor ancak ne kardeşi ne annesi Türkçe bilmediği için Vandewalle, “Beş” diyerek ilk Türkçe kelimesini kullanıyor.
11 ve daha fazla dil konuşabilenlere “hiperpoliglot” deniliyor, Vandewalle içinse başka bir kelime gerekli.
Prof. Dr. Johan Vandewalle, 22 dil bildiği 1987’de Belçika’da düzenlenen “Babil Dil Yarışması”na katılıyor. En çok dil bilen kişiyi tespit etme amacı ile düzenlenen yarışmada Vandewalle birinci oluyor.
Üstüne geçen yıllarda Vandewalle, dil öğrenme tutkusunda hız kesmiyor ve 50’den fazla dil öğreniyor. Ancak kendisi, bunu “öğrenmek” kelimesiyle değil de “incelemek” kelimesi ile ifade ediyor. Belçikalı dil bilimci, bir dili tam anlamıyla öğrenmek için insan ömrünün yetersiz olduğunu da söylüyor.
Gelelim Vandewalle’in dilimiz hakkında söylediği, mest olduğumuz sözlere.
Türkçeyle tanışmaya başladığı zamanlarda Latince matematik bölümü öğrencisi Vandewalle, Türkçenin yapısına ilgi duymaya başlıyor. Ünlü bilim insanı ve dil araştırmacısı Max Müller’in “Bir kişinin Türkçe öğrenme niyeti yoksa bile bir Türkçe grameri okumaktan, o sistemi tanımaktan büyük bir zevk alır.” sözüne sonuna kadar katılan Vandewalle, kendisinin de bu sisteme hayran olduğunu belirtiyor.
Vandewalle’ye göre Türkçe, matematiksel ve ekonomik bir dil. Her kuralın bir tek şekli var ve kuralların uygulanmasında bir sınır olmadığı gibi kurallar birbiriyle birleştirilebiliyor. Örneğin, “Kanepede uyuyan kedi” cümlesinde kullanılan sıfat fiil birden fazla uygulanabiliyor. “Kanepede uyuyan kediyi okşayan çocuk” cümlesi “Kanepede uyuyan kediyi okşayan çocuğu tanıyan kadın” olarak devam ettirilebiliyor.
Vandewalle’in Türkçe hakkında kaleme aldığı sözlerin bir bölümü ise şöyle: Ana dili Türkçe olan bir kişinin kısa cümlelerle düşündüğü, konuşma anında ise bu kısa cümleleri çeşitli yollarla birbirine bağlayarak karmaşık yapılar kurduğu görüşündeyim. Bu ‘cümle bağlama eğilimi’ bazı konuşurlarda zayıf, bazılarında ise âdeta bir hastalık derecesinde güçlü olabilir.
Bu son durumda ortaya çıkan dilsel yapılar, insan zihninin üstün olanaklarını en güzel şekilde yansıtıyor. Farklı dil gruplarına ait birçok dili incelediğim hâlde şimdiye kadar hiçbir dilde beni Türkçedeki karmaşık cümle yapıları kadar büyüleyen bir yapıya rastlamadığımı söyleyebilirim.
Biraz duygusal olmama izin verirseniz, bazen kendime “Keşke Chomsky de gençliğinde Türkçe öğrenmiş olsaydı...” diyorum. Eminim o zaman çağdaş dil bilim İngilizceye göre değil, Türkçeye göre şekillenmiş olurdu (Noam Chomsky çok ünlü bir dilimcidir).
Vandewalle: Satranç ve Türkçe birbirlerine çok benziyor.
Kural sayısının en aza indirilmiş olması da Vandewalle için bir başka hayranlık uyandıran etmen. Vandewalle, Türkçeyi satranca benzetiyor. Oyunun kurallarını, 7 yaşındaki bir çocuğun öğrenebileceğini ve bunda zorlanmayacağını söyleyen Vandewalle, satranç oynayan birisinin tüm hayatı boyunca bu oyunu oynayarak üst seviyelere çıkabileceğini söylüyor. Vandewalle, ideal matematiksel sistemin özellikleri arasındaki sınırsız kombinasyonu da Türkçeye benzetiyor.
Vandewalle: Türkiye’de dil konusunda bir kutuplaşma var.
Vandewalle, Türkiye’de öz Türkçe veya Osmanlıca sevmek gibi iki kutup olduğunu belirtiyor. Kendisi hem öz Türkçeyi hem de Osmanlıcayı sevmekle kalmayıp Türkiye Türkçesini, Azerbaycan Türkçesini de sevdiğini söyleyip âdeta Türkçenin zaman yolculuğunda bir yolcu olmaktan mutlu olduğunun altını çiziyor.
Vandewalle aynı zamanda Osmanlıcada kullanılan kelimelerin Azerbaycan Türkçesinde hâlâ kullanıldığını da hatırlatıyor. Kendisine göre Azerbaycan Türkçesini öğrenmek Osmanlıcayı daha iyi anlamanın yollarından biri. Vandewalle, dil konusunda kutuplaşma yerine mümkünse her şeyin sevilmesini istiyor.
Türkçe hakkında övünülecek şeyler söyleyen, sadece Vandewalle değil.
Washington Georgetown Üniversitesi Türk Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. David Cuthell’in de Türkçe hakkında bazı düşünceleri var. Cuthell, Türkçeyi sanki yüz yüksek matematik profesörü bir araya gelerek yaratmışlar gibi diyor. Bir kökten çok sayıda sözcük üretilmesi, ses uyumuna göre anlam değişmesi de Cuthell’ın etkilendiği faktörler.
Cuthell aynı zamanda Türkçenin başlı başına duygu, mantık, felsefe ve düşünce dili olduğunu dile getiriyor. Diğer diller, sözcüklerin durağan anlamlarını öğrenmeye yönelikten Türkçenin bu anlamları çıkarmaya, dinamik anlamlandırmaya dayalı olduğunu söyleyen Cuthell, Türkçede neredeyse istisna bile olmadığını belirtiyor.
Cuthell de Vandewalle gibi Türkçeyi matematiğe benzetiyor. Cuthell, “Türkçe matematiğe dayalı olmaktan da öte, neredeyse matematiğin kılık değiştirmiş hâlidir.” diyor.
Vandewalle, dil öğrenmek isteyenlere de bazı tavsiyelerde bulunuyor.
Vandewalle, dil öğrenmek için öncelikle bunu yapmaya istek ve ilgi olması gerektiğini söylüyor. Öğrendiği zaman başarıya ulaşamayacağımız düşüncesine kapılmak yerine azimle devam etmek gerektiğini, devam edilirse başarının da gelebileceğini dile getiriyor.
Vandewalle, dil öğrenmek isteyenlerin iyi bir ders kitabına ya da kaliteli dil kursuna yazılması gerektiğini de ekliyor. İnsanın kendisini yeteri kadar dile maruz bırakmasının da etkili olacağını söyleyen dil bilimci, bunun için televizyon, radyo, internette haber veya roman gibi araçlardan faydalanılmasını söylüyor.
Yeni bir dil öğrendiği zaman mutlaka o dilin konuşulduğu ülkeye giden Vandewalle, öğrenilen dili ana dili gibi konuşanlar ile arkadaşlık yapıp bol bol konuşma ve yazma pratiği yapılması gerektiğini de ekliyor.
Düzenli olarak her gün dile zaman ayırmak, öğrenilenleri tekrarlamak ve yeni şeyler öğrenmek ise yapılabilecek diğer şeyler arasında. Vandewalle, dil öğrenmek için azim ve sebatkârlığın da olmasını söylüyor.
Yıllar önce TRT’nin bir programına katıldıktan sonra Türklerden yoğun ilgi gören Vandewalle, Instagram hesabında dil öğrenmek adına bazı ipuçları paylaşıyor. Eğer Türkçeye veya yeni bir dil öğrenmeye merakınız varsa kendisinin hesabındaki Türkçe paylaşımları takip edebilirsiniz.
Türkçe ile ilgili diğer içeriklerimize de göz atabilirsiniz: