2016 yılında Donald Trump’ın rakibi Hillary Clinton karşısında şaşırtıcı bir şekilde başkan seçilmesinin ardında oy sayımı konusunda ya da seçim esnasında yapılmış katakulliler gibi belli başlı şaibeler yok. Trump’ı zafere götüren şeyler, adaylık sürecinde açıkladığı politikalarına uygun olarak düzenlenen sosyal medya reklamları. Üstelik bu reklamlar, kendi kampanya yöneticileri tarafından değil, Kremlin bağlantılı aktörler tarafından satın alınıyor.
İşlerin iç yüzü ortaya çıktıktan sonra soruşturmaya tabi tutulan Facebook, aynı zamanda toplumsal ayrılıkları görev edinen sponsorlu içeriklerle dolup taşıyor. Bu reklamlar da tıpkı Trump’ın seçim reklamları gibi Ruslar tarafından satın alınmış durumdalar. Aynı şartlar, dış faktörler ve değişik reklam içerikleriyle seçim arifesindeki ülkemiz için de geçerli olabilir. Sonuçta uzmanları haklı çıkartacak çok fazla argüman var.
Trump: Seçimleri kazanmamda Rusya’nın bir çıkarı yoktu
Katıldığı bir televizyon programında konuya ilişkin ilk defa konuşan Trump, Rusya’nın ABD seçimlerine müdahale ettiği yönündeki iddiaları reddetti:
"Rusya bana yardım edemezdi. Askeri güç konusundaki duruşum nedeniyle Rusya’nın başkan olarak görmek istediği son kişiyim. Rusya’nın petrol fiyatlarında elde etmek istediği düşüş işine gelmedi."
Donald Trump, yoğun seçim öncesi şaibe iddialarını sert bir dille -kabul edecek hali de yok zaten- reddediyor. Hatta Rusya’yla anlaşma konusunda suçlandığı konuların aklına bile gelmediğini belirtiyor.
Tablo ortada. Dışarıdan bir göz olarak bizler, bu durumu sadece ülkemiz için potansiyel tehdit olarak yorumlayabiliriz. Elbette Trump’ın başkanlığı gibi konuların apayrı ekonomik boyutları var. Biz olayın sosyal medya kısmıyla ilgileniyor ve seçim arifesinde olduğumuz şu dönemde, sosyal medyadaki asılsız içerikler, ayrılıkçı grup ya da sayfalar konusunda okuyucularımızın dikkatli olmalarını öneriyoruz.