Sıradan bir insan, sıradan bir tüketici olarak teknolojiye çok işimiz düşüyor. Sadece son 5 yıl içinde bile pek çok yeni imkana kavuştuk. Sesli asistanlar, artık akıllı telefonlarımızı, televizyonlarımızı, arabalarımızı ve evimizdeki her türlü elektronik cihazı kontrol edebilecek duruma geldi. Temel komutlar sayesinde, günlük hayatta çok ciddi vakit tasarrufu yapabiliyoruz.
Nitekim Türkiye’de satışa sunulan, Türkçe dil desteğine sahip cihazların yurt dışına kıyasla çok ciddi problemleri var. Evet, firmalar Türkiye’deki tüketici kimliğine göre ürün ve hizmet geliştiriyor, ancak bu tüketici kimliği geneli tanımlayarak bazı sınırları görmezden geliyorlar. Örneğin engelli bireyler, özellikle görme engeline sahip olanlar için bazı teknolojilere erişim imkanı bulunmuyor.
Akıllı TV’ler herkesin evine girmeye başladı peki ya o televizyonu izlemeyen vatandaşlar?
TV üreticileri ve o TV’ler için uygulama geliştiren şirketlerin üzerine düşen tek sorumluluk, pazardaki hakim tüketici kimliğine uyan kişilere ulaşmak değil. Evet, her şirketin kendine has sosyal sorumluluk projeleri bulunuyor. Örneğin Apple’ın Product RED ürünlerinin satışıyla küresel AIDS derneklerine destek olması gibi… Ancak buna benzer, hasta ve engelli bireyler için yapılan projelerin önemli bir kısmı o kadar da gerçekçi değil.
Görme engelli bir bireye sahip herhangi bir ailenin evlerine akıllı TV aldığını düşünelim. Söz konusu engelli birey, böyle bir durumda tek başına kanal bile değiştiremiyor, çünkü TV’lerde böyle bir özellik bulunmuyor. Hatta frekans ayarı yapamıyor, uygulama açmak için kumandaya ulaşması, Google Asistan’a ya da Siri’ye bağlanması gerekiyor. TV’lerin arayüzü, özellikle görme engelli bireyler için çok zayıf. Yurt dışındaki örneklere baktığımızda, bu konuda Samsung’un 2018’de bir adım attığını görüyoruz.
Bunun dışında akıllı TV'lere özel görme engelliler için kumandalar da üretiliyor. Ancak bu kumandaların sunduğu destek ürünlerin kendi bünyesinde ulaşılabilir durumda değil. Akıllı TV dahil olmak üzere Arçelik tarafından üretilen "Engelsiz Ürünler" kategorisinde Türkiye'deki en kapsamlı desteklerden birisi sunuluyor. Nitekim bu ürünler de çok yaygın değil.
Nitekim üreticiler bazında Türkiye ve Türkçe uyumlu, görme engellilerin işini kolaylaştıracak bir çözüm yok. İşte burada üçüncü parti olarak adlandırdığımız, o TV’lere yüklenen uygulamalar akıllara geliyor, ancak onlar da TV’nin genel arayüzüyle ilgili geliştirmelere sahip değiller. Örneğin Netflix uygulamasını akıllı TV’ye yükleyebiliyor, dizi ya da filmleri sesli betimlemelerle izleyebiliyorsunuz. Bu konuda Türkçe destek de son derece kaliteli. Ancak uygulamayı açmak, TV’nin teknolojik imkanlarından faydalanmak için Netflix gibi şirketlerin değil, TV üreticilerinin adım atmaları gerekiyor.
Akıllı saatler TV’lerden daha önemli: Gelin görün ki Türkçe uyumluluk konusunda onlar da çok zayıf
Günümüzün en popüler akıllı saati, ekonomik olarak özellikle engelli bireylerin ulaşmakta güçlük çekeceği Apple Watch. Apple’ın sesli asistanı Siri entegrasyonu bulunan Apple Watch saatleri, henüz Türkçe ile sıradan bir kullanıcıya bile %100 doğrulukta hizmet veremiyor. Örneğin görme engelli Apple Watch kullanıcısı, WhatsApp’dan sesli mesaj göndermek istedi diyelim… Sonuç sıfır. Ancak SMS ile destek alabiliyorsunuz, o da yazılı mesaj olarak.
Apple Watch'da bulunan VoiceOver desteği, görme engelliler için piyasadaki en iyi hizmetlerden birisini sunuyor. Nitekim Siri'nin hâlâ son derece robotik olan hatalarla dolu Türkçesi nedeniyle son kullanıcıya hitap edebilecek bir özellik değil. Özellikle İngilizce için bu destek daha verimli. Apple Watch kullancısıysanız, saati açarak Siri'ye seslenebilir ve "VoiceOver aç" komutuyla ekrandaki metinleri sesli olarak dinleyebilirsiniz.
Apple Watch’a uyumlu olarak geliştirilmiş pek çok görme engellilere özel uygulama bulunuyor. Ancak bunların hiçbirinde Türkçe destek yok. Örneğin Audio Memos ile hızlıca ses kayıt notları oluşturulabiliyor. QuickBooks Online isimli uygulama ile gelir ve gider yönetimi yapılması için sesli asistan desteği sunuluyor. Starbucks’ın Apple Watch uygulaması, sıradan bir kullanıcıdan farksız şekilde görme engellilere destek verebiliyor. İngilizce dilinde örnek çok, ancak Türkçe destek söz konusu olduğunda sorunlar başlıyor.
Android tarafında ise işler biraz daha çetrefilli. Zira asistanı geliştiren Google, ancak saat üreticileri ve arayüz geliştiren şirketler farklı. Huawei, Samsung ve Xiaomi’nin akıllı saat ve bilekliklerinde zaten sıradan kullanıcılara bile tam anlamıyla Türkçe hizmet verilemiyor.
Akıllı telefona uyumlu, görme engellilere özel navigasyon bileklikleri, bel kemerleri tasarlanmış durumda. Ancak bu ürünler de basit bir Kickstarter projesi gibi, sadece bulundukları ülkede üretilip, kısa süre sonra yok oluyorlar. Akıllı saat ve telefon üreticilerinin sorumluluğu ise burada bir kat daha artıyor. Söz konusu ürünlerin özelliklerini, tüm dünyadaki son kullanıcılara uygun hale getirmeleri gerekiyor.
Sonuç: Neler yapılabilir?
Biliyoruz ki görme engelli insanların sayısı artışa geçse uygun teknolojilerin geliştirilmesi konusunda daha hızlı adım atılır. Bu araştırmayı yapıp yazıyı oluşturmamıza katkı sağlayan görme engelli takipçilerimiz gibi, teknolojiye tam anlamıyla ulaşamayan çok fazla vatandaşımız var.
Akla yapılabilecek çok fazla şey geliyor. Örneğin bu işe devlet, bakanlıklar el atıp gelişmiş sesli asistanlar sunabilir. Türkiye’deki uygulama geliştiricileri, Türkçe diline göre sentezlenen asistanlardan destek alarak görme engellilere rehber olabilecek uygulamalar geliştirebilir. En önemlisi de Türkiye’de milyonlarca ürün satan yabancı üreticiler, söz konusu ürünlerinde küçük tüketici kitlelerini sosyal sorumluluk hedefi olarak görmekten vazgeçip engelli bireylere gerçekten ulaşabilirler.
Peki siz neler düşünüyorsunuz? Görüş ve önerilerinizi yorumlar bölümünde bekliyoruz.