Her gün kullandığımız akıllı telefonlarımızda bulunan GPS özelliği aktif olmasa bile konumumuz sürekli güncelleniyor. Bu durum tabii telefonumuz açık olduğu sürece geçerli. Dünya’nın her yerinde bulunan antenler telefonumuzla devamlı iletişim halinde. İşte bu sayede de birçok bilgimiz başka şirketlere satılıyor.
Peki bu veri aktarımı pazarlama dışında herkes için yararlı bir şeye dönüşebilir mi? Cevabımız evet. MIT ve Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü’nün yayınladığı bir araştırmaya göre bu veriler, salgınların önüne geçebilmemiz için önemli bir yere sahip olabilir.
Araştırmacıların Nature dergisinde yayınladığı makaleye göre günümüzde salgınların ülke genelinde nasıl yayıldığı anlaşılmış durumda. Yani filmlerde gördüğümüz haritalardaki kırmızı noktaların birden çoğalması durumu gerçek hayatta da mümkün olabilir.
Ancak bu noktada anlaşılmayan tek şey, salgınların mahalle mahalle şehir içinde nasıl yayıldıkları. Dolayısıyla günümüzde dünya nüfusunun %55’inin şehirlerde yaşadığını düşünürsek, bu durumu anlamlandırmak hayati önem taşıyor. Bu noktada da telefonlarımız devreye giriyor.
Araştırmacılar, yaptıkları çalışma çerçevesinde Singapurlu bir telefon operatöründen anonim olacak şekilde 2,3 milyon insanın verisini topladı. Bu veriler sayesinde insanların nerede yaşadıkları ve nerede çalıştıkları izlendi. Ardından her yıl dünyada 25.000 insanın hayatını çalan dang hastalığına neden olan sivrisineklerin ve olası ısırıkların sayısını hesapladılar.
Dang hastalığı, insandan insana bulaşan bir hastalık değil. Bu hastalık yalnızca sivrisinekler tarafından ısırıldığınızda bulaşıyor. Ancak sivrisineğin ısırması sonucunda size bulaşan bu hastalık, sizi ısıran diğer sivrisineklerin de hastalığı taşımasına neden oluyor. Böylece bu hastalık her yere yayılabiliyor.
İşte tam olarak bu nedenden ötürü insanların günlük düzenlerini bilmek oldukça önemli sayılabilir. Telefonlardan alınan konum verileri ile dang hastalığı oranlarının karşılaştırılması sonucunda araştırmacılar, hastalığın 2013 ve 2014 yıllarında Singapur’da nasıl yayıldığına benzeyen bir simülasyon oluşturmayı başardılar.
Tabii oluşturulan model yalnızca bir tahmindi. Ancak araştırmacılara göre bu yöntem, dang hastalığının gelecekte nasıl yayılacağını ön görmeye ve dolayısıyla engellemeye yardımcı olabilir. Bu sayede de binlerce insanın hayatı kurtarılabilir. Araştırmacıların bir sonraki hedefi ise insandan insana bulaşan hastalıklar üzerinde çalışmak ve bunun önüne geçebilmenin bir yolunu bulabilmek.