Akıllı telefonlarımızda ya da diz üstü bilgisayarlarımızda çok yakın bir zamana kadar şifre, desen ya da PIN kullanırken son yıllarda yüz tanıma sistemlerini kullanmaya başladık. Yüz tanıma yöntemiyle kilit açmanın oldukça yaygınlaşması, bir takım güvenlik endişelerini beraberinde getirdi.
Gelişen teknolojiye rağmen tüm yüz tanıma uygulamaları eşit derecede güvenli değil. Bazıları çalışma prensibine bağlı olarak diğerlerine göre daha güvenli olabilir. Günümüzde yaygın kullanılan yüz tanıma sistemlerine inceleyerek hangi sistemin daha güvenli olduğuna birlikte karar verelim.
Kamera tabanlı yüz tanıma sistemi
Yüz tanımaya dayalı kilit açma yöntemlerinin ilk örneği olan kamera tabanlı yüz tanıma sistemi, adından da anlaşılacağı gibi cihazın ön kamerasında yüzün tanımlanmasıyla çalışır. Bu teknikte yüzünüzü tanımlamak için öncelikle farklı açılardan fotoğraflarınızı çekmelisiniz. Sistem, fotoğraflardan yararlanarak bir yazılım algoritması geliştirir. Özellik etkinleştirildikten sonra cihazın kilidinin açılacağı durumlarda, ön kameradan gelen canlı görüntü verileri ile sistemde kayıtlı veriler karşılaştırılarak çalışır. Genellikle android cihazlarda kullanılır.
Sistem yazılım algoritmalarına dayalı olduğu için her zaman mükemmel sonuçlar vermez. Ortamda bulunan farklı aydınlatma koşulları, görünümdeki ufak değişiklikler ya da çeşitli aksesuarlar sistemin başarısız olmasına sebep olabilir.
Kızılötesi tabanlı yüz tanıma sistemi
Bu sistemde akıllı telefonlarda yer alan ön kameraların yanı sıra kızılötesi sensörlere ihtiyaç duyulur. Bu sistemin yöntemi de kameralı yüz tanımına sistemine benzer ancak kızıl ötesi spektrumda yüzün iki boyutlu resmini çekmesiyle öne çıkar. Bu yöntem diğerine göre daha avantajlıdır çünkü bu sistemde yüzün aydınlatılmasına ihtiyaç yoktur, loş ortamlarda bile çalışabilir. Ayrıca bu kameralar görüntüyü oluşturmak için termal enerji ve ısıya ihtiyaç duyduğu için farklı bir kişinin telefona erişmesi konusunda daha korunaklıdır. Genellikle Microsoft sistemine sahip diz üstü bilgisayarda kullanılır.
Apple’ın Face ID sistemi de kızılötesi tabanlıdır. Üç boyutlu görüntü oluşturmaya dayalı bir sensör kullanır. Face ID yüzün binlerce detayını aydınlatıcı ve nokta projektörü kullanarak ölçer. Kızılötesi sensör bu noktaların nasıl yerleştiğini inceleyerek bir derinlik haritası oluşturur. 3D sistemler karanlıkta da çalışabilir ve hata yapması çok daha zordur. 2D kızılötesi sistemler sadece ısı ararken, 3D sistemler derinlik bilgine de ihtiyaç duyar. Bu sebeplerle de 2D sensörlere göre çok daha işlevseldir.
Hangi sistem daha güvenli çalışır?
Biyometrik verilerin elektronik olarak saklanması güvenlik ile ilgili pek çok soru işaretini akıllara getirebilir. Ancak endişelenecek kadar ciddi bir durum yok. Biyometrik kilit açma yöntemlerini bünyesinde bulunduran işletim sistemleri, yüz özellikleri ve parmak izleri gibi hassas verilerin güvenli bir şekilde saklanması için güçlü önlemler alır. Akıllı telefonlar ya da diz üstü bilgisayarlarda, biyometrik veriler cihaz sisteminde yer alan güvenli bir donanım parçasında şifrelenerek ve izole edilerek saklanır.
Yaptığımız karşılaştırmaya göre kızılötesi tabanlı yüz tanıma sisteminin daha güvenli olduğu çok açık. Kızılötesi tabanlı sistemler evrensel olarak da daha güvenli kabul ediliyor. Apple Face ID ve Windows Hello sistemleri kilit açmanın yanı sıra şifre alanlarını otomatik doldurmak, ödemeleri etkinleştirmek için kullanılabiliyor. Özellikleri karşılaştırıldığında derinliğe duyarlı sistemlerin (Face ID gibi) çoğu insan için yeterince güvenli olduğu, kamera tabanlı sistemlerin ise kişiye bağlı değiştiğini söyleyebiliriz. Ancak yine de kameralı yüz tanıma sistemini tercih ederseniz, Google Play Store ya da bankacılık uygulamalarında kimlik doğrulamak için bu sistemi kullanmamakta fayda var. Yeterince güvenmiyorsanız kilit açmak için de alternatif şifreleme yöntemlerini kullanmalısınız.
Siz de yüz tanıma sistemleri hakkında düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz.