Belki ülkemizde de bazı evlerde bu tür üstten kapaklı çamaşır makineleri kullanılmıştır fakat Amerikalılar bu tür makineleri kullanma konusunda başı çekiyor.
Üstten kapaklı çamaşır makineleri, aslında tam da babaannelerimiz için dizayn edilmiş.
Üstten kapaklı makinelerin diğerlerine göre en önemli avantajı, daha ucuz olmasıdır. Çok programlı ve daha komplike olan önden kapaklı makineleri nazaran üstten kapaklılar kullanım açısından daha sade ve pratiktir.
Aslında tam bizim babaannelerimize göre; su seçimi "soğuk-ılık-sıcak" ve yıkamada ise "az kirli-orta kirli-çok kirli" olmak üzere iki düğme çevirerek çamaşır yıkamak gayet kolay.
Bir başka önemli neden ise önden kapaklı makinelerde yaşanan elektronik beyin, ön kapak sızdırmazlığı, amortisör, deterjan haznesi vb. gibi arızalara karşın üstten kapaklı makineler daha az bakım gerektirir ve daha az arıza yaparlar.
Her konuda hızlı yaşamaya alışmış Amerikalılar için yıkama süresinin kısalığı, hayat kurtarıyor olsa gerek.
Üstten kapaklı makinelerde yıkama esnasında unutulan bir çamaşırı sadece kapağı açarak eklemenin yanı sıra yıkama süresinin kısa olması da büyük kolaylıktır.
Ancak bu avantajlarının yanında üstten kapaklı çamaşır makinelerinin büyük hacmi nedeniyle fazla yer kaplaması, su ve enerji tasarrufu konusunda rakibinden çok çok geride kalması ve çamaşırı temizleme yeteneğinin zayıf olması ise kaçınılmaz bir gerçektir.
Amerikalıların yaşam tarzları, onları üstten kapaklı çamaşır makinelere yönlendiriyor.
Tüm bu avantaj ve dezavantajlara rağmen Amerikalıların üstten kapaklı çamaşır makinelerin tercih etmelerinin arkasındaki en güçlü neden, kültürel yaşam tarzlarının böyle olmasıdır.
Evlerinde büyük hacimli çamaşır ve kurutma makineleri için özel odaları olması nedeniyle yer sorunu olmayan, su ve enerji sarfiyatı gibi konuları problem etmeyen, evindeki 30 yıllık buzdolabını bile size ‘’Bak 30 yıldır sorunsuz kullanıyorum.” şeklinde övünerek anlatan, arıza yapmayan cihazları seven bir toplum için üstten kapaklı çamaşır makinelerinin tercih edilmesi şaşırtıcı olmasa gerek.
