Amerikan jüri sistemi, hepimizin filmlerde karşına çok sık çıkan bir sistem. Bu, yargılama sırasında hakimin yanında genellikle 12 kişiden oluşan jürinin yer aldığı bir uygulama. Bu heyetin görevi, yargılama sırasında ortaya sunulan delillleri inceleyerek karar vermek. Tabii bu sistemde herkesin sorguladığı hiç hukuk bilmeyen, "sıradan" denilebilecek kişilerin yargılama yapması doğru mu?
Anglo-Sakson hukuk sistemine ait jüri yapısı, Amerika dışında başka ülkelerde de uygulanıyor. En son Johnny Depp ve Amber Heard'ün tazminat davasında dikkat çeken jüri uygulaması, herkesin merak ettiği konulardan biri oldu. Jüri sistemi hakkında birçok şeyi sizin için açıklığa kavuşturduk!
Önce jüri sistemi nereden geliyor ona bakalım...
Jüri sistemi, ABD Anayasası’nda yer alan bir hak. Bu hak birkaç maddede geçiyor.
Bu anayasadaki 6. değişiklik şu şekilde:
“Bütün ceza davalarında sanık, suçun işlendiği eyalet ve daha önce yasaca saptanacak bölgenin tarafsız bir jürisi tarafından, hızlı ve kamuya açık yargılanmak, suçlamanın türü ve nedeni konusunda bilgi sahibi olmak; kendi aleyhindeki tanıklarla yüzleşmek; kendi lehinde tanıklar sağlamak için tanıkların zorla mahkemeye getirilmesi ve savunma için bir avukat tutma hakkına sahip olacaktır.”
7. değişiklik ise şöyle:
“Anlaşmazlık konusu miktarın 20 doları aştığı genel örf ve âdet hukuku davalarında, bir jüri tarafından yargılanma hakkı saklı kalacak ve jüri tarafından yargılanan bir olay, Birleşik Devletler'in herhangi bir mahkemesinde, örf ve âdet hukuku kuralları dışında, yeniden görülmeyecektir.”
Bu maddelerden anlaşılacağı üzere jüri ile yargılanma aslında bir hak. Sanık sandalyesinde oturan kişi, bir yargıcın mı kendisini yargılamasını istiyor yoksa kendi gibi olanlar tarafından mı yargılanmak istiyor bunun kararını verebilir. Jüri davalarının sanık açısından olumlu yanı, sanığın kendine benzeyenler tarafından yargılanabilemesi.
Amerika’da kaç çeşit jüri var?
Amerika jürisi denilince akla ilk olarak ceza davalarındaki jüriler geliyor ama aslında Amerika’da küçük jüri ve büyük jüri diye adlandırılan iki tip jüri bulunuyor.
Büyük jüri, soruşturma evresinde olan jürilere verilen ad. Bu, bizim pek aşina olduğumuz bir jüri değil. Küçük jüri diye adlandırılan ise bizim gördüğümüz, mahkemede yer alan jüriler. Bu jüriler ceza davalarında olabileceği gibi hukuk davalarında da rol alabiliyor. Bu jüri 6-12 kişiden oluşuyor.
Amerika'da jüri sistemi nasıl işler?
Film veya dizilerde gördüğümüz jürili davalar genelde ceza davaları. Ama aslında ceza veya hukuk davası fark etmeksizin davalarda jüri olabiliyor. 6 aydan fazla hapis cezasıyla yargılanan herkesin jürili duruşma talep etme hakkı var.
Jürili bir duruşma olması için ilk şart, sanığın anlaşmaya varmaması. Eğer sanıkla savcılık arasında böyle bir anlaşma varsa dava olmayacağı için jürinin de olmayacağı aşikâr. Yine sanığın jüriyle yargılanma hakkından vazgeçmemesi de gerekiyor.
Jüri, dava boyunca ortaya sunulan tüm kanıtları inceliyor ve sanık ve tanıkları dinliyor. Dava sonunda ise kararını açıklıyor. Davanın sonunda suçlu veya suçsuz olarak kararını sözcüleri açıklıyor.
Peki, bu jürileri kim, neye göre seçiyor?
Jüri seçimi aslında basit bir olay. Oy verenlerin ve ehliyeti olanların kaydedildiği bir havuz var. Bu havuzdan seçilen kişiler listelerden çağrılıyor. Bundan sonra asıl seçim süreci başlıyor diyebiliriz.
Aday jüri olarak adlandırabileceğimiz kişiler arasından seçimi aslında taraf avukatları yapıyor. Burada “voir dire” denilen bir aşama başlıyor. Bunun amacı tarafsız jürilere ulaşmak. Eleme usulüyle gerçekleştirilen bu sürecin sonunda kalan aday jüriler, asıl jüri oluyor.
Avukatların, jüri üyelerini belirlerken iki hakları var. Bunlardan biri neden göstererek reddetme, diğeri ise nedensiz ret. Bu süreçte avukatlar, aday jüriler hakkında bilgi edinerek kendi davasına en uygun olanları seçmeye çabalıyor elbette.
“Voir dire” aşaması aslında çok yönlendirilebilir bir aşama. Bull dizisini bilenler bilir, dizide jürileri yönlendirerek davayı mükevvillerinin lehine sonuçlandırmaya çalışan bir danışmanlık şirketi anlatılıyor.
Bu da akla acaba jüri manipüle edilebilir mi sorusunu getiriyor. Bu durum, jüri sisteminin en temel sorunlarından biri. Bu kadar yönlendirilebilir bir sistem, adaleti gerçekten sağlar mı, bu, tartışılması gereken bir konu…
Bu sistem adaletli mi diye sorduğunuzu duyuyor gibiyiz, gerçekten de jüri sistemi ne kadar adaletli?
Bu sistemle ilgili en büyük endişe hiç hukuk bilmeyen kişilerin karar vermesi. Yani yargıçlar onca sene okuyup bilgileriyle bir karar veriyorlar. Bu sorumluluğu hiç hukuk bilmeyen kişilere nasıl yükleyebiliriz?
Hukuk terimlerini hiç bilmeyen birilerine dava emanet etmek nasıl mantıklı diye düşünebilirsiniz. Ama asıl mesele aslında somut bir olgunun gerçekliğini yani sanığın suçu işleyip işlemediğini saptamak. Hepimiz evde cinayet konulu film veya dizileri izlerken olayları çözmeye çalışırız. Bu da esasen jüride olmaya benzer bir tecrübe.
Burada değinilmesi gereken bir başka nokta ise ön yargı konusu. Ön yargılı olabileceği için jürilere sıcak bakılmıyor ama ön yargı her insanda olabilir, buna yargıçlar da dahil. Burada yargıcın profesyonel olduğu için ön yargısına yenilmeyeceği düşünülebilir. Bir başka sorun da jürilerin sosyal medya gibi dış etkenlerden kolayca etkilenebileceği. Ama bu gibi yayınlar yargıçları da etkileyebilir.
Jüri sisteminde yaşanan adaletsizlikler, en çok ırk ve cinsiyete dayalı.
Jüri sisteminin adaletsizliklerini konuşuyorsak önceliği her zaman ırkla ilgili ayrımcılıklara vermemiz gerek. Irk ve cinsiyete dayalı eşitsizlikler zamanla düzeltilmeye çalışılsa da sorunlar hâlâ devam ediyor elbette. Bu ayrımcılıkları engellemek için Batson kuralı denilen bir kural uygulanıyor. Bu kurala göre hiçbir taraf ret hakkını, jüriyi belli ırk ve cinsiyetlerden arındırmak için kullanamıyor.
Bu adaletsizliklere karşı ne yapılabilir?
Jüri sisteminde bazı adaletsiz yaklaşımlar olduğu doğru. Bunu yenmek için bazı fikirler öne sürülüyor. Bunlardan bir tanesi, jürileri çok daha kapsamlı bir havuzdan seçmek. Jüri seçilirken listeler yerine özellikle daha az avantajlı grupları da kapsayan bir listeden seçim yapmak daha doğru sonuçlar için şart gibi duruyor. Ne kadar çeşitli bir jüri olursa o kadar doğru karara yaklaşmak mümkün olabilir.
Sonuç olarak, jüri sistemi olmasa da olur mu?
Jüri, Amerikan yargı sisteminin bel kemiği durumunda. Vatandaşlık görevi kabul edilen jüri görevi, önemli haklardan da biri. Bu hak sayesinde halktan kişilerin adalet sistemine dahil olması sağlanıyor. Bu durumda böyle bir kurumu ortadan kaldırmak yerine onu iyileştirerek geliştirmek daha mantıklı olabilir. Özellikle ırk ayrımcılıkları için öneriler dikkate alınarak geliştirmeler yapılabilir.
Bir başka soru, Türk yargı sisteminde neden jüri yok? Hukuk sistemimiz buna uygun mu? Bu da çok tartışılan bir konu. Bizim hukuk sistemimizin genel olarak jüriye uygun olmadığı söyleniyor. Ama sizin bu konuda fikirleriniz neler, yorumlara bırakabilirsiniz.
İlginizi çekebilecek diğer içerikler: