Parfümün tarihi incelendiğinde, Suriye’de 7000 yıl öncesinden kalma hiyerogliflerde bile parfümden bahsedildiğini görürüz. O dönemde parfümler, mumyalama işlemlerinin ve ritüellerin bir parçasıydı. Kyphi ya da tapınak tütsüsü, eski krallığın 5. ve 6. hükümranlıklarına kadar gider. Kyphi’nin ne içeriği ne de nasıl yapıldığı paylaşılmasa da ‘kendine saygısı olan her firavunun hayattan sonrasına yolculukta kullandığı’ lüks bir ürün olduğu belirtilmiş.
Hawaii Üniversitesi’nden profesör Robert Littman ve misafir profesör Jay Silverstein, günümüzde El-Murad adıyla bilinen Mısır şehri Thmuis’te yaptıkları çalışmalarda, döneminde Aşağı Mısır’ın başkenti olan ve Romalıların da büyük önem verdiği bu şehrin parfümcülüğün merkezi olduğunu ortaya çıkardı. Bölgede yapılan çalışmalarda bulunan üretim araçları, o dönemin parfümleri konusunda bir ipucu verebilecek olan kimyasal kalıntılar için incelendi.
Thmuis şehrinde üretilen parfümlerin tariflerini Yunan metinlerinden bulan araştırmacılar, antik parfümler konusunda uzman olan Alman araştırmacılar Dora Goldsmith ve Sean Couglin’e ulaştı. Littman, 2000 yıldır kayıp olan ve belki de Kleopatra’nın süründüğü bir parfümü koklamanın heyecan verici olduğunu belirtti.
Kleopatra’nın çok ciddi bir 'güzel kokma' takıntısı bulunduğu biliniyor. Bu durumun sebebi olarak da genç kalmaya takıntılı olan Kleopatra’nın ekşi eşek sütü banyosu yapıp durması gösteriliyor. Ekşi süt kokusu kimsenin en sevdiği koku değil sonuçta. Cilde iyi geliyor olabilir ama o kokuya katlanmaya değer mi? Tartışmalı.
National Geographic Society’nin Mısır’ın Kraliçeleri adlı sergisinde Antik Mısır’a ait parfümler ve kokular da sergileniyor. Araştırmacılar bunu yeni ve inovatif bir sergi olarak görüyor. Böylece görsel işitsel tecrübeye koku tecrübesi de eşlik ediyor.
Neyse ki ekşi eşek sütü sergiye dahil değil.
