Neredeyse tüm otomobil sahipleri, araçlarını uzaktan açmalarını sağlayan anahtarların menzilinden şikâyetçi olmuştur. Bu anahtarlar, otomobilden biraz uzaklaştığınızda çalışmayıp sinirimizi bozabiliyor. İşte bu sorunu bir nebze de olsa çözebilecek oldukça ilginç bir yol var.
Bahsettiğimiz şey, uzun yıllardır insanların dilinde dolaşan ancak tam olarak kimsenin gerçek olup olmadığından emin olamadığı, uzaktayken arabanızı açamadığınızda anahtarı kafanıza tutmanızı söyleyen yöntem. Bu, ilk başta kulağa uydurma bir yöntem gibi gelse de gerçekten de işe yarıyor. İyi de nasıl? Gelin bakalım.
Öncelikle araba anahtarlarının nasıl çalıştığını anlayalım
Bir süredir uzaktan kumanda işlevi gören araba anahtarlarının geleneksel anahtarların yerini aldığını biliyoruz. Bu anahtarlar, araçların yanına gelmemize gerek kalmadan belli mesafelerden açmamıza olanak tanıyor. Hatta büyük park alanlarında kaybettiğimiz otomobilleri bulmamızı sağlamaları gibi çok büyük dertten kurtaran yararları da var.
Garaj kapılarından araçlara kadar birçok yerde her gün kullandığımız bu minik cihazların temel mantığına hızlıca bakalım. Bu anahtarlar, aslında alıcılarına belli kodlar gönderen küçük vericiler olarak tanımlanabilir. Gönderdikleri benzersiz kodlar, araçların yalnızca bu anahtarla çalışmasını sağlıyor. Bu şekilde de hırsızlıklar gibi istenmeyen durumların önüne geçiliyor.
Anahtarı kafanıza tutarsanız otomobilinizin kilidini daha uzak mesafelerden açmanız mümkün hâle geliyor
Ancak arabamıza şifreli sinyaller göndererek çalışan anahtarlar, oldukça sınırlı menzile sahiplerdir. Yeni araçlarda mesafeler artabilse de genelde ortalama olarak 15-20 metrelik bir kapsama alanlarının olduğunu söyleyebiliriz. Bu da aracımızdan uzak olduğumuzda onu kilitlememizi veya açmamızı zorlaştırabilir, hatta aracı kaybettiğimizde onu bulmamıza engel bile olabilir.
İşte burada anahtarı kafaya tutma numarası devreye giriyor. Otomobilinizin anahtarını kafanıza tutarsanız, aracın normalde açılmayacağı yerlerden açıldığını görebilirsiniz. Bu yöntemin gerçekten işe yaradığı, sosyal medyada dolaşan birçok videoda karşımıza çıkıyor. Hatta bir zamanlar dünyanın en popüler otomobil programlarından biri olan Top Gear’a konu olmuşluğu bile var. Yukarıdan ulaşabileceğiniz programda yine bu yöntemin çalıştığını görebiliyorsunuz.
E nasıl oluyor bu? Cevabı aslında çok basit: kafamızdaki sıvılar
Şehir efsanesi gibi gelen bu yöntemin işe yaramasının sebebi aslında oldukça basit. Anahtarın menzilinin biraz da olsa genişlemesi, hepimizin vücudunda ve kafasında bol miktarda bulunan “su” nedeniyle oluyor. Cihazı kafanıza tuttuğunuzda sinyaller, beyninizde bulunan yüksek sayıda su molekülünden geçiyor. Bu dalgalar geçerken, suda bulunan pozitif yükleri yöne, negatif yükleri diğer yöne çekiyor.
Birleşik Krallık’taki Nottingham Üniversitesi’nden Profesör Roger Bowley de protonların yukarı aşağı hareket ederek adeta bir radyo anteni gibi davrandıklarını ifade ediyor. Bowley’in yaptığı deneyde, ayrı bir şişe suyla desteklendiğinde mesafenin daha da arttığı bile görülebiliyor.
Yani anlayacağınız, kafanızdaki sıvılar vücudunuzun bir anten görevi görmesini ve bu yöntemin çalışmasını sağlıyor. Yıllar önce New York Times’a açıklamalarda bulunan mühendis Tim Pozar da bu yöntemle ilgili şu ifadeleri kullanıyor: “Anahtarı kafanıza tuttuğunuzda kafanızdaki tüm sıvılar güzel bir iletken oluyor. Çok harika olmasalar da iş görüyorlar. Kafanızı kullanmak anahtarın menzilini birkaç araç uzunluğu kadar uzatabiliyor.”
Kısacası sihir gibi görünen bu yöntem tamamen gerçek ve oldukça basit bir açıklamaya sahip. Bir dahaki sefere arabanızdan çok uzak olursanız, bu numarayı kullanmayı unutmayın.
