Türkiye'nin koronavirüsle mücadelesinde bugün yeni bir dönem başladı. Özellikle de aşı olmama noktasında ısrarcı olan vatandaşları ilgilendiren bu yeni dönem, pek çok yere girişe PCR zorunluluğu getiriyor. Eğitim, sağlık, eğlence ve ulaşım gibi hemen her türlü hizmet sektöründen faydalanmak isteyen vatandaşlar, aşı olmadıkları takdirde PCR testlerinin negatif olduğunu ispatlamak zorunda kalacaklar. Peki bu süreç nasıl işleyecek?
İçişleri ile Sağlık Bakanlıkları, geçtiğimiz günlerde yayınladıkları genelgeler ile salgınla daha etkin mücadele edebilmek için PCR testi kararı almışlardı. Bu genelgelere göre konser, sinema ve tiyatro gibi eğlence aktivitelerine dahil olacak vatandaşlar, PCR testi yaptırmak zorunda olacaklar. Öte yandan; uçağa ya da toplu taşıma aracına binmek isteyen aşısız vatandaşlar da PCR testi göstermek zorunda olacaklar. Öğretmenler, eğitim personelleri, üniversite öğrencileri ve eğitim kurumlarındaki personeller de PCR testi yaptırarak virüs taşımadıklarını ispatlamak zorunda olacaklar.
PCR testleri, bir kereye mahsus olmayacak
Genelgelere göre PCR testi zorunluluğu, bir kereye mahsus olmayacak. Öyle ki vatandaşların etkinliklere katılmadan, uçaklara binmeden ya da toplu taşıma araçlarını kullanmadan maksimum 48 saat önce yaptırdığı PCR testini ibraz etmesi gerekecek. Aksi takdirde bu hizmetlerden faydalanamayacak. Özellikle de toplum taşıma araçları, aşısız vatandaşların haftada birkaç kez test yaptırmasına yol açacak.
PCR testi zorunluluğu ile ilgili bilinmesi gereken bir diğer husus da bu testlerin maliyetlerinin kimler tarafından karşılanacağı. Edinilen bilgilere göre öğretmenler için devlet hastanelerinde yapılacak testlerden herhangi bir ücret talep edilmeyecek. Ancak diğer vatandaşlar için ne olacağı henüz belli değil. Bilim Kurulu, bu konuda net bir karar verecek. Ayrıca işveren, bugün itibarıyla çalışanından PCR testi isteyebilecek.