Bizler sadece gidişleriniz izliyoruz, peki Dünya’ya dönüşleri de tıpkı gittikleri gibi mi oluyor?
Aslında bunun için pek çok yol izleniyor, bakalım bunlar hangileriymiş!
Atmosferin yoğun tabakalarında kontrollü bir sürtünme kuvveti sayesinde yavaşlatılıyorlar.
Sürtünme sonucu oluşan sıcaklıklar, astronotlara ve uzay aracına zarar vermemesi için emilmesi gerekir. Bu da termal kalkanlar sayesinde mümkün oluyor. Apollo kapsülleri ve modern Dragon kapsüllerinde bu yöntem kullanılıyor.
Bunun yanında paraşüt sistemleri de devreye giriyor. Kapsüller, Dünya’mıza girdikten sonra da hâlâ yüksek bir hızda seyreder. Bu inişi yavaşlatmak için de büyük ve sağlam bir paraşüt sistemi gereklidir.
Güvenli bir iniş için lokasyon seçilir.
Okyanus ve kara olmak üzere iki iniş tercih ediliyor. Okyanus inişinde kapsül, yumuşak bir iniş gerçekleştirirken kurtarma gemileri devreye giriyor. Kara inişi ise paraşüt sayesinde oluyor. Ruslar, Soyuz kapsüllerinde genelde bu yöntemi tercih ediyorlar.
Kapsül, yüzeye yaklaştığında küçük roket motorları devreye giriyor ve iniş yumuşatılıyor. Bu sistem de yine kara inişlerinde tercih ediliyor.
Helikopter ve kurtarma ekipleri hazır bir şekilde bekliyor.
İnişin ardından uçuş ekibi, güvenli bir şekilde tahliye ediliyor. İniş bölgesinde kurtarma ekibi, tıbbi personeller hazır olarak bekliyor. Özellikle NASA, okyanus inişlerinde bu kurtarma ekiplerine rastlamamız mümkün.
Son olarak yeniden kullanılabilir roketler geliştiriliyor. SpaceX gibi firmalar, uzay araçlarının Dünya’ya dönüşünü güvenilir ve ekonomik bir hâle sokmak için bu teknoloji üzerinde çalışıyor. Falcon 9 roketleri, dikey bir iniş yaparak tekrar kullanılabilir hâle geliyor.
İlginizi çekebilir: