Mustafa Kemal Atatürk hiç doğmamış ve Türkiye’nin tarihi yeniden yazılmış olsaydı acaba ülkemiz nasıl bir yer olurdu?
Yapay zekâya sorduk ve aldığımız cevaplar, bir kez daha Atatürk’ün varlığına minnet duymamızı sağladı. Bakalım neler söyledi?
Sadece Kurtuluş Savaşı’nı kaybetmemizin bile çok kötü sonuçları olurdu.
Sevr Antlaşması'na göre, Anadolu'nun büyük bir kısmı işgalcilere bırakılacaktı. İzmir ve çevresi Yunanistan'a, Güneydoğu Anadolu Fransa'ya, İstanbul ve Boğazlar İngilizlerin kontrolüne geçebilirdi. Ermenistan ve Kürdistan gibi özerk veya bağımsız devletler kurulması planlanıyordu. Bu da Türkiye'nin bugünkü sınırlarına sahip olamaması ve çok küçülmüş bir coğrafyada kalması anlamına gelirdi.
Atatürk olmasaydı ve Kurtuluş Savaşı başarısızlıkla sonuçlansaydı Osmanlı Devleti, işgalci güçlerin himayesine girerdi. Şu an bağımsız olan Türkiye Cumhuriyeti olmazdı. Yarı sömürge bir statüye sahip olurduk. Osmanlı Devleti varlığını sürdürse bile, etkisiz bir padişahın liderliğinde bir kukla devlet olarak kalabilirdi. İtilaf Devletleri'nin etkisi altındaki bir yönetim olacağından egemenlik zayıflardı.
Kurtuluş Savaşı'nın başarısızlığı, Türkiye'nin kültürel ve sosyal olarak da daha kapalı bir toplum olarak kalmasına yol açabilirdi. Batılılaşma ve modernleşme hareketleri yerine, muhafazakâr bir yapı devam eder, demokratikleşme ve bireysel haklar gibi kavramlar gelişmezdi.
Atatürk’ün getirdiği modernleşme devrimleri olmasaydı…
Atatürk'ün getirdiği modernleşme reformları olmasaydı, Türkiye'nin bugünkü yapısından oldukça farklı bir ülke olurdu. Öncelikle, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirası olan monarşik yönetim devam edebilir ve padişahlıkla birlikte halifelik kurumu da sürebilirdi.
Bu durumda Türkiye, demokratik bir cumhuriyet yerine otokratik bir yönetim altında kalır, halkın yönetime katılımı sınırlı olurdu. Yönetime dinî kurumlar daha fazla etki eder, devletin laiklikten uzak bir şekilde yönetilmesiyle dinin rolü her alanda baskın hâle gelebilirdi.
Toplumsal açıdan bakıldığında, özellikle kadın hakları büyük ölçüde geri planda kalırdı. Atatürk’ün reformları sayesinde elde edilen kadınlara oy hakkı, eğitim ve çalışma hayatına katılım gibi önemli kazanımlar gerçekleşmezdi. Kadınlar, geleneksel rollerine sıkışıp kalabilir ve toplumsal hayatta eşit bir konum elde edemezlerdi.
Eğitim sistemi de modern bilimsel temellere dayalı olmayıp, dinî eğitim daha baskın olur ve bu durum, Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanındaki gelişimini önemli ölçüde engelleyebilirdi.
Ekonomik olarak ise, Atatürk’ün sanayileşme ve tarımsal reformları yapılmazsa Türkiye, ağırlıklı olarak tarıma dayalı ve geri kalmış bir ekonomiyle varlığını sürdürürdü.
Sanayileşme olmadan modern bir ekonomi kurmak zor olur, dışa bağımlı bir yapı ortaya çıkabilirdi. Bilim ve teknolojiye yatırım yapılmadığı için, dünya ile rekabet eden bir ülke olma şansı azalır, ekonomik kalkınma çok daha yavaş gerçekleşirdi.
Atatürk’ün kurduğu batı ilişkileri olmasaydı uluslararası alanda görünmez olurduk.
Atatürk'ün batı dünyasıyla kurduğu diplomatik ilişkiler ve modernleşme politikaları olmasaydı, Türkiye'nin uluslararası alanda izole kalması ve modernleşme sürecini büyük ölçüde yavaşlatması kaçınılmaz olurdu.
Atatürk'ün uyguladığı dış politikalar, Türkiye'nin Batı dünyasıyla uyum içinde bir ülke olmasını sağlamış ve modern ulus-devlet anlayışını benimsemesine yol açmıştı. Bu politikalar olmadan Türkiye, uluslararası arenada daha yalnız kalabilir, batı ile yakın ilişkiler kuramadığı için siyasi ve ekonomik olarak dışlanabilirdi.
Diplomatik alanda Batı ile güçlü ilişkilerin kurulması, Türkiye’nin uluslararası saygınlık kazanmasında büyük rol oynadı. Atatürk’ün bu stratejik hamlesi olmadan, Türkiye belki de batı ülkeleri tarafından daha az güvenilir bir ülke olarak görülür ve özellikle ekonomik yardımlar, ticaret anlaşmaları gibi konularda zayıf kalırdı.
Ayrıca, Türkiye’nin NATO’ya katılımı gibi batı ittifaklarıyla olan ilişkileri gelişmeyebilir, Soğuk Savaş döneminde savunma açısından stratejik bir güç hâline gelemezdi.
Dil ve kültürümüz daha farklı şekillenirdi.
Atatürk'ün dil ve kültürel reformları, Türkiye'nin modernleşme sürecinin en önemli adımlarından. Bu reformlar olmasaydı, Osmanlıca gibi karmaşık ve halkın büyük kesiminin anlamakta zorlandığı bir dil kullanımda kalmaya devam ederdi. Atatürk, Türk dilini sadeleştirerek halkın okuma-yazma oranını artırmayı ve kültürel gelişimi teşvik etmeyi amaçladı.
Latin alfabesine geçiş, sadece dilin sadeleşmesini sağlamadı, aynı zamanda Türkiye'nin Batı ile entelektüel ve kültürel bağlarını güçlendirdi. Bu reformlar olmadan, geniş halk kitleleri okuma-yazma öğrenmekte zorlanır, kültürel gelişim sınırlı kalırdı.
Ayrıca, Osmanlıcanın zorlukları nedeniyle eğitim ve bilimde ilerleme kaydedilemeyebilir, modern bilgiye erişim zorlaşırdı. Dil reformları yapılmadığı için Türkiye, kültürel olarak Batı dünyasıyla entegrasyon sağlayamaz ve geleneksel yapılar daha baskın kalırdı. Bu da toplumsal modernleşmenin önünde büyük bir engel olurdu.
Özetle…
Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, Türkiye büyük ihtimalle işgalci güçlerin boyunduruğu altında parçalanmış bir ülke olarak kalırdı. Cumhuriyet yerine padişahlık ya da yabancıların kontrol ettiği bir kukla devlet olurdu. Bugünkü modern, laik hukuk sistemi yerine, din temelli bir düzen hakim olur ve toplum özgür düşünceden yoksun olurdu.
Kadınlar haklarından mahrum, eğitim ise sadece bir kesime hitap eden, geri kalmış bir yapı olarak kalabilirdi. Türkiye, bağımsız bir devlet olmak yerine dünya sahnesinde silik, geri kalmış bir ülke olarak varlığını sürdürmeye çalışırdı.
Yapay zekâya sorduğumuz diğer içeriklerimiz: