1700’lerin sonlarında, Avrupalıların büyük bir çoğunluğu domatesten korkuyordu. Evet, bildiğimiz domatesten. Hatta takma adı “zehirli elma”ydı.
Günümüzde yemeklerin vazgeçilmez bir parçası olan domatesten Avrupalıların çok uzun bir dönem boyunca neden bu kadar korktuğunu anlatalım.
Domateslerin zehirli olduğu düşünülüyordu.
1700’lerin sonunda aristokratlar, kalaydan yapılmış tabaklarında domateslerini yiyordu ve sık sık hastalanıp ölüyorlardı. Ölmelerinin sebebi, domatese bağlanıyordu ancak durum çok daha farklıydı.
Kalay tabaklar, yüksek oranda kurşun içerdiğinden domatesin asidik yapısıyla birleşerek kurşun zehirlenmesine yol açıyordu. Kimse ölümlerin bundan kaynaklandığını düşünmüyordu, herkes domatesi suçluyordu ve 200 yıl boyunca yemekten kaçınılmıştı.
İtalyan bitki uzmanının domatesi zehirli olarak sınıflandırması, inancı iyice güçlendirdi.
Bitki Uzmanı Pietro Andrae Matthioli, domatesi ölümcül itüzüm ailesinin bir parçası olarak sınıflandırmıştı. Bu da Avrupalıları domatesin zehirli olduğuna olan inancını pekiştirdi.
1930’larda ise Amerika Birleşik Devletleri’ndeki insanlar, domates solucanlarını zehirli bir tehdit olarak görüyordu ve onlar da yemekten kaçınıyordu.
Bilimsel bilgi yayıldıkça algı değişti.
Domatesler hakkında bilimsek bilgiler arttıkça insanlar da domatesin bir tehdit olmadığına ikna olmaya başladı. Çiftçiler, çeşit çeşit domatesler yetiştirdi ve popülaritesi gittikçe arttı.
Özellikle İtalya’da pizzanın bulunmasıyla domates, Avrupa’da iyice yaygınlaştı ve amiyane tabirle "domates fobisi" ortadan tamamen kalktı.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: