Aziz Sancar, dünyada her yıl kanser için 6 milyar dolar harcanmasına karşın hastalığa kesin bir çözüm bulunamamış olması için de, "Bilim adım adım ilerliyor, taş üzerine taş konarak. Öyle büyük paradigma değişiklikleriyle büyük devrimsel çözümlerle problemin halledileceğini düşünmüyorum" dedi.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Orhan Bursalı, Aziz Sancar ile yaptığı görüşmeyi "Aziz Sancar: Kanser ilacı da vücut saatine göre" başlıklı yazısında paylaştı.
Yazının ilgili bölümü şu şekilde:
"Sancar, kanser üzerinde çalışıyor. Kanser ilaçlarının etkisi ile insanın biyolojik saat ritmi arasındaki ilişkiyi araştırmada yeni bilgiler üretiyorlar. Bu konuda yeni çalışmaları var. Özellikle ünlü kanser ilacı Cisplatin'i kullanıyorlar. Bu ilaç kanser hücrelerini öldürüyor ama hem DNA'ya zarar veriyor hem de başka ciddi yan etkileri var. Hangi zaman diliminde alınmalı ki bu ilacın iyileştirici etkisi artsın veya zehirleyici etkisi azalsın? Son yayınlarında, bu amaçla, fare böbrek ve karaciğerinde, Cisplatin kanser ilacının yarattığı DNA hasarının onarımında, biyolojik saat zamanının etkisini test ettiler. Genom onarımının iki biyolojik saat tarafından kontrol edildiğini gördüler. Genel onarımın en çok etkin olduğu zamanları, çoğu kanserin hatalı sirkadiyen ritimlerini saptadılar ve ilacın zamanlanmış dozu ile yapılacak yeni araştırmanın, ilacın sağlıklı dokudaki hasarı azaltabileceğini ve tedavi indeksini geliştirebileceğini gördüler.
"Sancar'a soruyorum: Peki bu çalışma nasıl ilerliyor? Henüz bilimsel dergilere göndermedikleri için yazılmasını istemediği, ulaştıkları çok önemli bulgulara işaret ediyor. Model farelerde gerçekleştirdikleri insan kalın bağırsak kanserinde keşfettikleri, eğer pek çok kanser türünde de doğrulanırsa, kanser ve biyolojik ritim ilişkisinde yepyeni bir aşamaya ulaşacaklar ve bu bulgu büyük ses getirecek. Bu araştırma sonucunun resmen açıklanmasını bekliyoruz.
"Bilimin mesela kanser konusunda her yıl 6 milyar doların üzerinde para harcamasına rağmen, onlarca yıldır kesin bir çözüm üretemediğinden hareketle, fikrini soruyorum. Diyor ki; bilim adım adım ilerliyor, taş üzerine taş konarak.. Öyle büyük paradigma değişiklikleriyle büyük devrimsel çözümlerle sorunun halledileceğini düşünmüyorum. Çünkü moleküler ve genetik düzeyde anlaşılması gereken daha çok konu var. Bak, yeni yöntemler keşfediliyor ve bu yöntemler çalışmalara büyük hız kazandırıyor.
"Sancar'ın yeni yöntemleri hemen kullanma yeteneğini bildiğimden, genetik müdahalelerde çok hızlı sonuçlar veren mesela CRISPR-Cas9 yöntemini laboratuvarında kullanmaya başladığını öğreniyorum."