Bal arıları doğanın mucizeleri arasında yer alıyor. Doğadaki yaşamın devamlılığı için oldukça önemli bir rol oynayan bu canlılar, büyük tehdit altında. Bu tehditler arasında yaşama alanlarının kaybolması, sağlıksız beslenme, kimyasal ilaçlar, hastalıklar gibi farklı tehditler var.
Bal arıları için en önemli tehditlerden birisi de Varroa destructor adlı bir parazitik bit. Bu bit çeşidi, bal arılarına saldırmak konusunda yıllar içinde yeteneklerini epey geliştirmiş. Onlarca yıl boyunca bu parazitlerin bal arılarının kanıyla beslendikleri düşünülmüştü.
Maryland Üniversitesi öncülüğünde gerçekleştirilen araştırmaya göre bu parazitlerin arıların kanından değil, organlarından beslendiği ortaya çıktı. Özellikle de bal arılarının karaciğeri diyebileceğimiz, dış iskeletlerini kapladıkları mumu üreten ve bağışıklık sistemlerinde önemli rol oynayan iç organları bu bitlerin en sevdiği yemek durumunda.
14 Ocak 2019’da Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan araştırma, bu parazitleri taşıyan bal arılarının tedavisinde yeni bir ufuk açabilir.
Arıların iç organları ne kadar sağlıklıysa ilaçlara dirençleri ve beslenme kaliteleri o kadar artıyor. Haliyle bu bitlerin saldırılarının önlenmesi demek, arıların sağlığını tehdit eden üç unsurun birden etkisinin azaltılması demek.
Araştırmanın başyazarı Samuel Ramsey, bu konudaki yanlış anlaşılmanın sebebi olarak ise ilk araştırmanın Rusça olduğunu, Rusça ile boğuşmak istemeyen araştırmacıların o araştırmayı kaynak gösteren ilk makaleden alıntı yaptıklarını ve bu nedenle de böyle bir sorun ortaya çıktığını söylüyor. Ramsey’in yanlış bir şey olduğunu fark etmesi çok uzun sürmemiş neyse ki. Bitlerin ağız yapısının kan emici bitlerden farklı olması, sıvıyla beslenen bir tür için fazla kuru olmaları ve sıvıdan besin çeken bir tür olmak için fazla hızlı üremeleri üzerine bu türün gerçek beslenmesini inceleyen araştırmacı ve ekibi gerçeği ortaya çıkarttı.
Yapılan deneyler, gerçeği adım adım kanıtladı. Bu deneyler arasında arıların kanına sarı, yağlarına kırmızı renk veren maddeler katarak bitlerdeki parlamaları incelemek, bit kolonilerini kan benzeri sıvıyla ve yağ doku benzeri maddeyle beslemek de vardı. Kanla beslenen bitler aç kalırken yağ dokuyla beslenen bitler ise büyüyüp gelişti, hatta yumurtlamayı bile başardılar.
Araştırmanın yazarlarından, entomoloji profesörü Dennis van Engelsdrop, bu araştırmanın ardından bitlerin arılara verdiği zararlar konusundaki anlayışın değişeceğini ve artık bitlere karşı daha verimli mücadele yöntemlerinin ortaya çıkabileceğini söylüyor.