Beynimiz Ağrıyı ve Acıyı Hissedememesine Rağmen Nasıl Oluyor da Başımız Ağrıyor?

9
4
2
1
1
Acıyı, nosiseptör adı verilen sinir lifleri sayesinde hissedebiliyoruz ancak beynimizde bu liflerden yok. Şimdi bunu okuyunca "iyi de bunlardan beynimizde yoksa, başımız nasıl ağrıyor" gibisinden bir düşünceye kapıldıysanız doğru yerdesiniz. Çünkü bu yazımızda bu soruya cevap veriyoruz.

Başınız ağrıdığında sanki beyninizin içi ağrıyormuş gibi gelebilir ancak durum aslında böyle değil. Şöyle ki; baş ağrıları, beynin kendisinden kaynaklanmıyor. 

Yani beynin kendisi acı hisseden bir yapıda değildir. Çok merak uyandırmadan en başta biraz ipucu vermek gerekirse, başınız ağrıdığında, beyni çevreleyen dokuların, acının yaşandığı asıl yer olduğunu söyleyebiliriz. Baş ağrısını bu noktada bir illüzyon gibi düşünebilirsiniz. Peki bu nasıl oluyor derseniz, gelin o zaman birlikte nasılına bir bakalım. 

Acıyı hissetmeyi sağlayan nosiseptörler (reseptör türü), deride, kaslarda, eklemlerde ve bazı organlarda bulunuyor.

Beyin

En başta söylemiştik, bu sinir lifleri beynimizde bulunmuyor. Bunlar, sadece beynin çevresindeki duyulara acı sinyallerini iletiyor. Beyin de bu sinyalleri ağrı olarak algılıyor.

Hatta belki aranızda merak edenler vardır. ''Yahu bu beyin cerrahları, hastaların beyinlerini nasıl ameliyat ediyor?", ''Hastalar, ameliyat esnasında acı hissetmiyor mu?'' diye. İşte sebebini artık öğrendiniz. Reseptör denen şey de hücrelerin yüzeyinde veya iç kısımlarında bulunan, hücreler arasında sinyal gönderme işlevi olan proteinlerdir. Bir hücreden sinyali alıp başka bir hücreye taşıyan, aç-kapa düğmesi gibi düşünebilirsiniz bunları. 

Tabii baş ağrısı olması için de nosiseptörlere ihtiyaç var. Ki zaten beyin ve kafatası arasındaki dura ve pia adlı beyin zarları, bu nosiseptörleri barındırdığı için başımız ağrıyor. 

Baş Ağrısı

Fakat yine altını çizelim, beyinde yok. Bazen bu iki beyin zarının yanındaki kan damarlarından kimyasallar salınabiliyor. Bu da nosiseptörleri aktive ediyor ve baş ağrısı atakları ortaya çıkabiliyor. Mesela kafa bölgesini çevreleyen sinir dokuları, kan damarları ve boyun kasları bu ağrıları hissetmenize yardımcı olabilir. Nosiseptörler, baş bölgesindeki sinüslerde de yer aldığı için sinüs boşluklarındaki bir iltihaplanmadan dolayı da baş ağrıları görülebilir.

Migren

Kan akışının yoğun olması, migren gibi baş ağrılarını tetikleyen diğer bir faktördür. Yani baş ağrıları farklı nedenlerle ortaya çıkabilir ve türleri de değişebilir. Mesela migrende, genelde başınız çatlayacakmış gibi zonklar. Işık, ses, fiziksel temas vs. hiçbir şey o an size tatlı gelmez. Zaten migren atağı yaşadığınızda, bu faktörlere karşı da aşırı duyarlı hissedebilirsiniz. 

Ya da boyun ve kafa derisindeki kaslar gerildiğinde, strese bağlı olarak ortaya çıkan baş ağrısını deneyimleyebilirsiniz. Yüz, ağız ve boğaz gibi yerlerde de reseptörler olduğu için buralarda çıkabilecek herhangi bir problem, yine baş ağrılarını tetikleyebilir. 

Ancak bir baş ağrısı türü olan migrenin, tam olarak nasıl ortaya çıktığının sebebi bilinmiyor. 

Yoğun ağrı

Şöyle ki bu tip baş ağrılarında nosiseptörler yine devreye girse bile onları tetikleyen diğer faktörler, bilimsel olarak tespit edilememiştir. Neden tespit edilemedi diyenleriniz varsa, sebebi migreni keşfetmek için yapılacak olan deneyler için uygun bir denek hayvanın olmamasıdır. Migren, en basit tabirle beyinde ağrıyı ortaya çıkaran dokuları hassaslaştırdığı için görülür diyebiliriz. 

Migren Atağı

Bu konuda çalışmaları olan uzmanlardan bazıları migrenin, peptit adlı proteinleri veya serotonini (mutluluk hormonu) salgılayan sinirlerden kaynaklandığını söylüyor. Hatta bunlar, atar damarlardaki ve beyin çevresindeki iltihaplanmalara neden olabiliyor. İşte bu sinir ağlarının devreye girmesi sonucunda migrenin oluşabileceği düşünülüyor. Aslında zaten bunlar, kan damarlarının genişlemesine neden olan sinir ağlarıdır. O nedenle, yoğun kan akışı sağlayabildikleri için yukarıda da belirttiğimiz gibi, migrenin sebeplerinden biri olarak sayılabilir. 

Stres

Kimi araştırmacılar da migren konusunda östrojenin (kadınlık hormonu) rolünden söz ediyor. Kadınlar, adet dönemlerinde migren atakları yaşayabiliyor ki zaten o dönemde yoğun bir östrojen salınımı söz konusu. Yine de bilim insanları, kafa bölgesindeki nosiseptörleri aktive eden kimyasal faktörler hakkında belki bir umut yeni keşifler yapılabileceği ve buna uygun farklı ilaçların geliştirilebileceği kanaatinde.

Misal şu an migren, triptanlar (ilaç) aracılığıyla tedavi edilebiliyor. Bu ilaçlar, serotonin salgılayan reseptörleri bloke edip kan damarlarını daraltıyor. Bu sayede, bu ağrılar hafifleyebiliyor. Başa dönmek gerekirse, şunu da ekleyelim: Beynin kendisi acıyı hissetmiyor ancak başımız neden ağrıyor diyoruz ya çünkü beynimiz, ağrıyı başımızın ta ortasından geliyormuş gibi tanımlıyor.

Başı ağrıyan kadın

Yani beynin algılama biçimindeki bir illüzyon da bu duruma sebebiyet veriyor demek mümkün. Yukarıda nosiseptörlerin bulunduğu bölgeleri saymıştık; işte oralardan birinde olan ağrının, başta hissedilmesinin sebebi de beynin, ağrının nereden geldiğini tam olarak anlayamaması ile ilgili. O bölgedelerde oluşan ağrı beyne tam olarak doğru iletilemediğinde, bazen başımız ağrıyormuş gibi hissedip bu ağrıyı bir an önce geçirmek için uğraşmak durumunda kalabiliyoruz.

Nörotransmisit

Ki bazen nosiseptörler aktif olmasalar bile beyin, yalandan 'acı hissi' üretebiliyor. Bunun da beyin aktivitelerinin karmaşıklığı ile ilişkisi olduğunu ifade edebiliriz. Misal psikosomatik bir hastalıkta da aslında bedende ağrı hissedecek herhangi bir hasar olmaz. Ancak psikolojik olarak o ağrı hissedilir, işte bu da aynı onun gibi. Hatta bazı bilim insanları, migrenin tam da bu sebepten ötürü psikosomatik bir durum olabileceğinden söz ediyor.

Yani bu yaklaşıma göre, beyindeki nöronlar aşırı duyarlıysa beyin, içinde bulunduğu durumu farklı yorumlayıp ortaya baş ağrısı veyahut migren atağı gibi tepkiler ortaya çıkarıyor olabilir. Peki sizce hangi uzmanların yaklaşımları kulağa daha mantıklı geliyor? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz. 

9
4
2
1
1
Emoji İle Tepki Ver
9
4
2
1
1
Yorumlar(4)
Yorumunuz minimum 30 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
Tüm Yorumlar
5 ay önce
neden peltek konuşan insanları kendimden aşağı görüyorum. araştırılsın. : ) ne kadar zeki de olsa konuşması dikkat dağıtıcı. birden ilgiyi kaybediyorum. tıpkı austin powers filmindeki adamın yüzündeki ben gibi. çok dikkat dağıtıcı. : )
Yanıtla
-1
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
5 ay önce
Türkiye'de çoğu insan baş ağrısına bile dayanamayıp ağrı kesiciyi yutuveriyor. Böyle acuzelerin kendilerine, birbirlerine, evlatlarına, hükümete, devlete ve insanlığa bir hayrı olmaz anca kendilerini acındırırlar ve gerçeklerden kaçarlar.

Bakınız: ingilizce wikipedia'daki "Puppet" makalesi.
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
1 yıl önce
BEYNİ OLMAYAN İNSANLAR NE KADAR ŞANSLI
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
2 yıl önce
Bunu lütfen pozitif bir eleştiri olarak algılayın. Yazdıklarınızı kontrol etmenizi öneriyorum, düzenli olarak takip eden bir okurunuzum. Ancak bir çok yazınızda anlam kaymaları, tekrarlar ve yer doldursun diye yazılmış paragraflar var. Okumaktan soğutuyor. Ayrıca bilimsel kelimelerin anlamları bilinmiyor ki aynı anlama gelen kelimeler farklıymış gibi kullanılmış çok kez. Benim gibi biyokimyagerler veya tıpçılar okurken güleceklerdir. Alacağımız zevki ve bilimsel katkıyı, "uzun yazı yazma" tutkunuzun önünde tutarsanız biz okurlar çok sevineceğiz.
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
diğer yanıtları göster
2 yıl önce
Mesela gözden kaynaklanan bir ağrısı olan birisi doktora sıklıkla başım ağrıyor diye gider. Yapılan testler sonucunda ağrının gözden kaynaklandigi tespit edilir. Mesela kalp krizinde kalp ağrısı sol kola da vurur. Safra taşı varsa karın ağrısı sağ taraf sırta da yayılır. Tüm bu örneklerde aynı yolu kullanarak beyne ulaşan farklı sinirler bir arada ağrıyor.
Buyrun, aslında hiç hak etmediğiniz açıklamalarım size. Afiyet olsun. Bundan sonra anlamadığınız bir şey olursa profilimde twitter linkim yazıyor oradan ulaşırsınız. Size gereken cevabı zevkle veririm. Ayrıca sağlık sosyolojisi alanında master yapmış biri olarak tıbbi terimlerin anlamını hani 'bilimsel dediğiniz' kelimelerin anlamını gayet de bilen birine bilmiyor yazmanız komik olmuş. Bu cevap işinizi görmüştür. Lütfen bir daha bu tip yorumlarla içeriklere gölge düşürmeyin. Çünkü kendiniz bile ne dediğinizin farkında olmadığınız, bilmediğiniz bir şeye sallamak üzerine bir yorum yazmış gibi anlaşılıyorsunuz. Meramınız neyse örnek vererek açıklarsanız belki daha ''bilimsel'' olabilirsiniz. Sözün özü içerikte YANLIŞ hiçbir şey yok. Sevgiler.
-1
2 yıl önce
2) Bu yazıyı 5 doktor arkadaşımın onay süzgecinden geçirerek yazdığım için size şunu söyleyebilirim ki ''Ağrının nereden hissedileceginin tam olarak anlasilamamasi'' çok doğru bir ifadedir. Biyokimyager ve tıpçı ibarelerini kullandığınız için size bir alkış göndereyim önce(!) O kavramları kullanınca eminim 'anlamadığınız' bir içeriği yanlışlamak kolay olmuştur. Size yine şöyle açıklayayım: Yukarıdaki ifade doğrudur çünkü yansıyan ağrılar vardır. Alın size doktorun söylediklerini aynen ileteyim, pardon 'o anlamaz dediğiniz tıpçıların söylediklerini ileteyim: Vücudumuzdaki sinirler birbirinden bağımsız değildir. Sinir paketleri halinde başlar ve dallanarak ilerler. Bir noktadan oluşan ağrıdan kaynaklanan sinir iletisi ağrının olduğu yerden beyine giderken birçok diğer sinirle bağlantılı yollardan ilerler.
Bu durumda da beyne gelen bi iletinin tam olarak hangi noktadan kaynaklandığı anlasilamaz.
-1
2 yıl önce
Öncelikle yorumunuzun talihsiz olduğunu size bildirmek isterim. Belki bir şey anlatmaya çalıştınız ancak ofansif tavrınız nedeniyle söylemek istediğinizi bile söyleyemediğiniz bir yorum olmuş. Size tek tek açıklayayım.
1) Yazıda anlam kayması yok. Anlam kaymasından kastınıza hiçbir örnek vermemiş olmanıza rağmen yine de doğrusunu öğrenin diye açıklıyorum. Anlam kayması dediginiz şey, ''Beynin algilama biçimindeki bir iluzyon lafıysa bu laf; ağrının hissedilen bölgelerinin tam olarak anlasilamamasi benzer anlamlara gelen bir ifadedir. Çoğu kişi de böyle anlar, eğlenceli bir dildir. Biz insanları tıbbi terimlere boğmak yerine en öz biçimiyle işi anlatıyoruz.
-1