Beyindeki aktivitelerin devamlılığı için oksijen çok önemlidir. Oksijen akışı durduğunda beyindeki elektriksel aktivite durur, daha sonra da nöronlar ölmeye başlar. Nöronların ölmesi geri döndürülemez ve en sonunda ölümcül olan bir aktivitedir.
En azından şimdiye kadar öyle olduğunu düşünüyorduk. Yale Tıp Okulu’ndan Nenad Sestan’ın önderliğindeki bir ekip, bu sürecin çok daha uzun sürebildiğini ve belki de ortaya çıkan hasarın geri döndürülemez ya da düzeltilemez olmadığını düşünüyor. Yaptıkları incelemelerde, domuzların beyinlerinde ölümden dört saat sonra bile gizli aktiviteler olduğunu keşfettiler.
Ekip, bir mezbahadan aldıkları 32 domuz beynini küresel çemberlerin içine yerleştirdi. Bu çemberlere koyulan beyinlerin damarlarına, kalp atışlarını taklit eden bir pompa tarafından besin ve koruyucu sıvı gönderildi. Bu işlem, pek çok nöronun ve diğer hücrenin ölmesini engellerken beyni korumayı başardı. Hücreler yeniden oksijen ve besin almaya başladı. Hatta kurtarılan nöronların bir kısmı ateşlenmeye başladı. Araştırmanın büyük kısmında Stefano Daniele ile birlikte deneyleri gerçekleştiren Zvonimir Vrselja, her şeyin sürpriz olduğunu söyledi.
Oksijen eksikliğinin nöronları düşünüldüğü kadar hızlı öldürmediğine dair ipuçlarını uzun zamandır görüyorduk. Daha önceki varsayımda beyin hücrelerinin, oksijen teması kesildikten sonra dakikalar içinde öldüğü öne sürülüyordu. Çalışma ile birlikte bu sürecin aslında saatler alabildiği ortaya çıkmış oldu.
Öte yandan bu beyin hücrelerindeki aktivite ve nöronların ateşlenmesi, beyin çapında genel bir akıma ya da genel olarak bir bilinç kazanma, algılama yeteneği geliştirme ya da yaşam oluşturma aşamasına gelmedi. Zaten yapılan araştırmaların amacı da bir çeşit sonsuz yaşam sistemi kurmak, bir tekilliğe ulaşmak değil.
Araştırmanın ana amacı inme, felç, kalp krizi gibi sağlık sorunları nedeniyle beyinleri hasar gören insanların tedavisi için yeni bir yol bulmak. Üstelik bu ölü beyinler, nörobilimcilerin üzerinde çalışabilecekleri üç boyutlu bir model sağlıyor.
Araştırmanın etik tartışmalar çıkaracağı neredeyse kesin olsa da Yale ekibi bilim tarihinde bir ilki gerçekleştirmiş oldu.