Bilim insanları, karanlık maddenin varlığını çoktan kanıtlamış durumdalar. Bununla birlikte evrenin %85’ini oluşturduğu tahmin edilen karanlık madde, bildiğimiz madde ile neredeyse hiç görünür bir etkileşime girmediğinden adından da anlaşılabileceği gibi bizim için gerçek bir hayalet, bir anlamda ‘görünmez’ maddedir.
Peki daha önce hiç ‘görmediğimiz’ karanlık maddenin varlığından nasıl emin olabiliyoruz? Çünkü karanlık maddenin kendisini göremiyor olsak da evrendeki çekim etkisini gözlemleyebiliyoruz. Dahası Avustralya ve İspanya'daki gökbilimciler, NASA ve ESA’nın Hubble Uzay Teleskobu’ndan elde ettikleri görüntüler ile karanlık maddenin gözlemlenebileceği yeni bir yöntem bulmuş olabilirler.
Tüm galaksiler, on binlerce galaksiden oluşan kümelerin bir üyesidir. Örneğin; Güneş sisteminin de içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisi, yüz binin üzerinde komşu galaksinin bulunduğu Laniakea Süper Kümesi’nin bir üyesidir. Galaksi kümeleri içinde zaman zaman galaksilerin çekim kuvvetlerine kapılan bazı yıldızlar, yörüngelerinden çıkarak galaksiler arası boşlukta bir başlarına yolculuk etmeye başlarlar.
Bilim insanlarının karanlık maddeyi gözlemlemek için kullandıkları yöntem de bu başıboş yıldızlara dayanıyor. Zira bu yıldızlar galaksiler arası ortamda oldukça soluk bir ışık yayıyorlar. Bu soluk ışık, karanlık maddenin galaksiler arası ortamda nasıl dağıldığının gözlemlenebilmesine yardımcı oluyor. Zira bilim insanlarına göre bu başıboş yıldızlar, karanlık maddenin dağılımı ile paralellik gösteriyor.
