"Öldükten sonra ne olur?" sorusu, belki de binlerce yıldır insanların kafasını kurcayalan sorular arasında. Birçok dini inanış, insanların bu dünyadaki eylemlerine göre yargılanacağı, asıl hayatın ise öldükten sonra başlayacağı konusunda benzer yapılara sahip.
İşe sadece bilimsel olarak yaklaşıldığında ise genel kanı, öldüğünüzde sizinle alakalı her şeyin sizden kaybolacağı, bilincin biteceği yönünde. Peki her şey bu kadar basit olabilir mi? New York'taki Stony Brook Üniversitesi'ndeki araştırmalara göre bunun cevabı hayır.
Üniversitenin tıp fakültesindeki araştırmacılar, insanın beyin aktivitesinin, ölümden sonra -kısa olsa da- hala çalıştığını gösteren kanıtlar buldular. Bu da demek oluyor ki, kalp atmayı bırakmış olsa da ölen kişi öldüğünün farkında. Bilim insanları, ölen bireyin kendisine "ölü" diye seslenildiğini de bildiğini söylüyor.
Ölüm zamanı, genellikle kalbin durduğu zamanda açıklanır. Kalp durunca vücuda kan pompalanmadığı, ve doğal olarak da beyne ulaşmadığı için, kişi beyin reflekslerini (yutkunma ve göz bebeklerinin hareket etmesi gibi) neredeyse anında kaybediyor.
Beynin düşünme kısmı olan serebral korteks de bu sırada yavaşlamaya başlıyor ve bu 2 ila 20 saniye arasında sürebiliyor. Bu süreçten sonra beyin dalgaları monitörde görünmüyor olsa da, serebral korteksin tamamen ölmesi kalp atmayı bıraktıktan sonra saatler sürebiliyor.
Araştırmacı ekip, hem Avrupa'daki hem de ABD'deki kalp krizi vakalarını inceleyerek, ölüm sonrası bilincin kapanmadığı bilgisine ulaştılar. Kalp krizinden kurtulmuş olanlar, kendilerinin "teknik olarak ölü" kabul edildikleri zamanı çok net hatırladıklarını da söylüyorlar.
Araştırmacı ekibi yöneten Doktor Sam Parnia, konuyla ilgili olarak LiveScience'a şu açıklamaları yaptı:
"Onlar, doktorların ve hemşirelerin kendilerine ne yaptığını, o sırada neler konuştuklarını, etrafta neler olup bittiğini çok doğru biçimde açıklayacaklardır. Kişinin ölü olarak ilan edilmesi, sadece kalbinin tamamen durup durmamasına bağlı. Eğer yeterince kalp masajı yapıp kalbi tekrar çalıştırmaya başlarsanız, yavaş yavaş beyin de tekrar çalışmaya başlayacaktır.
Kalp masajının süresi uzarsa ve yine de sonuç alınamazsa, bu beyin hücrelerini öldürmeye devam edecektir; sadece daha yavaş bir hızda. Genelde olan şey ise bu tarz "geri dönüşleri" deneyimleyenlerin daha pozitif olarak hayata devam etmeleri. Örneğin başkalarına yardımcı olmaya daha hevesli olmaları gibi.
Ölümle karşılaştıkları için yaşamda daha derin anlamlar buluyorlar. Fakat anılarının büyülü bir biçimde canlanması gibi bir olay gerçekleşmiyor. O sadece filmlerde olur."
Bu araştırma, zaman geçtikçe resüsitasyon (kalp masajı) kalitesini iyileştirmeyi amaçlarken; kalbin yeniden çalıştırılması sırasında beyinde gerçekleşebilecek olası sorunları azaltmaya çalışıyor.