Einstein’dan modern fiziğin diğer bilim insanlarına kadar uzanan, aklın sınırlarıyla dalga geçen gerçekliklerle yaşıyoruz. Dünya üzerindeki hayatımızı basite indirgemek için icat ettiğimiz saatler, sadece birer illüzyondan ibaretler. Peki uzayda zaman nasıl işliyor? Kara deliklerin buna etkileri nedir? En önemlisi de zamanı kontrol ediyorlar mı?
Bir fizikçi evrenin işleyiş sırrını çözdüğü anda, geleceğin ve geçmişin yani akan bütün zamanın sırrını çözmüş olacak. Berkeley Üniversitesi’nde görev yapan bir bilim insanına göre, zamanın bilindik kanunlarının yerle yeksan edildiği bazı kara delik türleri var. Eğer birileri bu kara deliklere ulaşabilirse, hayatta kalabilirler. Ancak o kişilerin geçmişleri silinir.
Peter Hentz’in hesaplamaları, bu sıradan görünen kara deliklerin sırlarını ortaya koymak için oldukça uçuk iddiaları gündeme getirdi. Kendisine göre bazı kara deliklerden geçersek teorik olarak hayatta kalabiliyoruz. Böyle bir ortamda hayatın neye benzeyeceği ise tam bir muamma. Şu zamana kadar evrenin nasıl geliştiğini tasvir etmeye yönelik olan Einstein’ın Görelelik Kuramı, bu olağan dışı yeni teoriyle açıklanamıyor.
Geçtiğimiz ay yayınlanan yeni bir araştırma, bilimin determinist yüzüyle çelişiyor. Yani matematiksel olarak kağıt üzerinde kanıtlanan şeylerin aslında gerçek olamayacağı ihtimalini gündeme getiriyor.
Hintz, farklı bir kara delik türüyle; elektrik yüklü, standart olmayan, dönmeyen bir kara delik üzerinde çalışmalar yürütüyor. Böyle bir nesnenin olay ufku içinde, Cauchy ufku şeklinde adlandırılan bir alanı var. Cauchy ufku, geçmişin artık geleceği belirlemediği, yani determinizmin (bilimsel kanıtlarla ispatlama) yıkıldığı noktadır. Fizikçiler, hiçbir gözlemcinin Cauchy ufuk noktasını geçemeyeceğini savunuyorlar çünkü teorik olarak geçerlerse yok oluyorlar.
Bir gözlemci olay ufkuna yakınlaştıkça zamanın yavaşlaması gerekiyor. Çünkü kuvvetli yer çekimi olan bir yerde saatler daha yavaş dönerler (yani yavaş akan zamanı, daha yavaş ölçerler). Yer çekimi dalgaları da tıpkı kara deliğe ulaşan diğer şeyler gibi kaçınılmaz olarak Cauchy ufkuna düşerler. Orada ise geçmiş denen bir zaman dilimi bulunmuyor.
Hintz, bu mekanizmanın genişleyen evren teorilerine uymadığını fark etti. Uzay zamanının kademeli olarak ayrılmasıyla genişlediğinden, evren içindeki bu gerçeklik yalnızca hayal gücüyle gözlemlenebiliyor. Çünkü hiçbir canlı ışık hızında hareket edemez.
Hintz, "Her şeyin Cauchy ufkuna ve ötesine kadar mükemmel bir şekilde korunduğunu varsayarsak, Einstein'ın denklemlerinin kesin çözümlerine ulaşıyoruz. Bundan sonra tüm bahisler kapanıyor; bazı durumlarda, örneğin bir Reissner-Nordström-de Sitter kara deliği gibi, merkezi tekillikten tamamen kurtulabiliyor ve bilinmeyen bir evrende sonsuza kadar yaşayabiliyoruz." diyor.
Mesela, bizim için fark edilebilir ufuk, sonsuza dek gelecekte neler göreceğimiz dahil, her şeyi anlayabileceğimiz yetenek kazandırabilir. Orada göreceklerimiz 13.8 milyar yıllık geçmişten daha büyük olabilir. Evrenin hızla büyüdüğü teorisine bağlı kalarak yapılan hesaplamalar, bu kara deliklerden geçince 46.5 milyar ışık yılını aşkın bir geleceği görmemizi sağlıyor.
Bu durumda evrenin gelişimi, kara delikteki zaman genişlemesinin neden olduğu olayı kontrol ediyor ve onu tamamen ortadan kaldırıyor. Özellikle yoğun bir elektrik yükü olan, pürüzsüz, dönmeyen kara delikler gözlemciyi, Cauchy ufku boyunca ve deterministik olmayan bir dünyanın içine bırakıyor. Burada bilimsel olarak kanıtlanabilirlik yok, geçmiş yok, zaman akmaz ve gelecek bilinir.