Yer bilimleri; gezegenimizin okyanuslarını, atmosferini ve insanların gezegenin koşulları ile olan etkileşimini inceleyen bir bilim dalıdır ve yer bilimleri alanında araştırma yapan bilim insanlarının ırk çeşitliliği, bilim dalları içinde en az orana sahip. Öyle ki alanda çalışmalarını yürüten profesörlerinin yaklaşık %90’ı beyaz ırktan. ABD’de yer alan 100 yer bilimleri departmanında ise yalnızca %4 oranında bir kısım farklı ırklardan oluşuyor.
National Science tarafından 2016 yılında yürütülen bir araştırmada, yaklaşık 40 sene boyunda yer bilimleri alanında ırk çeşitliliğinin sağlanmasına yönelik hiçbir kayda değer atılımda bulunulmadığı tespit edildi ancak cinsiyet eşitliğine yönelik çalışmaların büyük ölçüde meyve verdiği söylenebilir.
Yer bilimleri dalında araştırmalarını sürdüren bilim insanları, ırkçılığın temelden başladığını öne sürüyor:
Yapılan çalışmalar, siyahi ırktan bireylerin dışarıda yapılan aktivitelere daha az katıldığını ortaya çıkardı. 2009 yılında 4.103 katılımcının yer aldığı bir anket yapıldı ve araştırmanın sonucunda, ulusal parklara yapılan toplam ziyaretlerin yalnızca %7’lik kısmının Afro-Amerikalılar tarafından gerçekleştirildiği tespit edildi. Başka bir araştırma ise bunun sebebinin park çalışanlarının siyahi kişilere karşı kötü muamele yapmasından kaynaklandığını belirtti.
National Park Service’in ilk siyahi başkanı olan Robert Stanton, ‘siyah ırka sahip bireylerin parkları sevmemesinin’ adeta herkes tarafından kabul edilen bir mit hâline geldiğini ifade etti.
Kaliforniya Üniversitesi’nde mikropaleontoloji uzmanı olan Lisa White, özellikle şehrin göbeğinde yer alan ve farklı ırktan öğrencilerin çoğunlukta olduğu devlet okullarının yer bilimlerine yönelik dışarıda yapılan herhangi bir aktivite düzenlemediğini belirtti. Okulların doğal alanlara geziler düzenlemek için ihtiyaç duyulan kaynaklara sahip olmaması, öğrencilerin yer bilimleri alanı ile tanışamamasına sebep oluyor. Dr. White, farklı ırklara sahip öğrencilerin de bu yüzden genellikle tıp, mühendislik ve bilgisayar bilimleri gibi iş olanağı sağlayan alanlara daha çok yöneldiğini belirtiyor.
Bu alanda yaşanan ırkçılık sorunu, yapılan bilimsel çalışmaların seyrini de etkiliyor:
Lamont-Dohetry’de araştırmacı olan Jonathan Nichols, yer bilimi alanında çalışmalarını sürdüren bilim insanlarının genellikle yaşlı, sakallı ve beyaz erkeklerden oluşan klişe bir görüntüye sahip olduğunu belirtiyor. Nichols, “Bu alanda çalışan yaklaşık 20.000 bilim insanı, geçtiğimiz bahar gerçekleştirdiğimiz bir konferansa katıldı. Katılanlara bir göz gezdirdiğinizde ise hepsinin yaşlı ve sakallı beyaz erkeklerden oluştuğunu görüyordunuz” açıklamasında bulundu.
Nichols, bu klişe tablonun farklı ırklara sahip bireylerin yer bilimleri alanından soğumasına yol açacağını ileri sürüyor. Farklı ırklardan bireylerin bu alanda temsil edilmiyor olması, iklim değişikliği gibi gezegenimizin kaderini belirleyecek alanlarda yapılan çalışmaların kalitesini ve odak noktasını da etkiliyor.
Nichols, açıklamalarına şu sözlerle devam etti; “İklim değişikliğinden ilk etkilenecek kesim, zengin ve beyaz ırka sahip insanlar olmayacak. Aksine, toplumun dışına itilen kesimdeki insanlar olacak. Ayrıca bu sorunun yalnızca akademik boyutta olmadığını ve büyük tabloda yaratacağı etkiyi göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bunu anlayamıyorsak yaptığımız çalışmaların anlamı nedir ki?”