Gece uyumadan önce sosyal medya hesaplarınızda kalan bildirimleri temizlemek, mecraların açtıkları içerik havuzunda kaybolmak, e-postalarınızı kontrol etmek ve WhatsApp gruplarındaki sohbetlerde biraz kafa dağıtmak, günün yorgunluğunu atmanız için güzel bir yöntem olarak gözükebilir. Eğer böyle düşünüyorsanız durun, çünkü anlatacaklarımız var.
Mavi ekran ışığı beynimizin uykuya dalma süresini uzattığı gibi, uykuda kalma süresini de azaltıyor. Tabletler ve bilgisayar ekranları, mavi ışık zararlarından arınmaya başlasalar da akıllı telefonların o yüksek çözünürlüklü ekranlarında aynı şey geçerli değil.
Ekran renklerinizin zararlı tonlar yaymasını engelleyen iPhone’lardaki Night Shift ya da Android’deki Gece Modu uygulamalarını kullansanız bile ortaya bambaşka bir etmen çıkıyor. Açıkçası kimsenin uyku hali geldikten sonra “Şu telefonu uzaklaştırayım da radyasyonu biyolojimi etkilemesin” dediğini düşünmüyoruz. O telefonlar yastık altlarından, baş ucundaki komidinlerin üzerinden eksik olmuyorlar.
Gerçek şu ki telefonlarımızı yastık altında ve klozet üzerindeyken elimizde tutmak, ihtiyaçtan öte alışkanlık göstergesidir. Telefonunuzun her daim kolunuzun ulaşabileceği mesafelerde olmasına karşı size yardımcı olabiliriz. Unutmayın; o sizin bir organınız değil, siz onsuz yaşayan koca bir neslin çocuklarısınız.
1. Yanılgı: Telefonlar alarm için kullanılırlar
Onları yakınınızda tutmak için sarf ettiğiniz alışkanlık çabasının en büyük savunma mekanizması, sabahları sizi uyandıracak olmalarıdır. Gerçekten bir dizi elektronik devreye bağlanan sabahlarımızı, bütünüyle ertelenen alarmlara mı emanet ediyoruz? Bir çözüm var.
Telefonunuzu uzağa koyun, o ilk alarmı ertelemek istemiyorsanız mecburen yatağınızdan kalkmak zorundasınız. Yatağınızı amacına uygun olarak kullanmaya özen gösterin. Ertelemenin keyfine ve sonrasında gelen sınırlı süreye sahip keyif uykusuna ihtiyaç duyuyorsanız gidip en iyisinden bir çalar saat alın.
2. Endişe: Peki ya önemli bir şey olursa?
Bu da bir diğer savunma mekanizması. Telefonunuzu sağlıklı bir mesafede tutarak sizin için önemli olan her şeye gene vaktinde yetişebilirsiniz. Ayrıca sürekli uykunuzun bölünmesini istemiyorsanız iOS ve Android’de bulunan Rahatsız Etme modunu aktif ederek seçtiğiniz kişiler ya da uygulamalar dışında gelen bildirimlerin ses çıkartmasını engelleyebilirsiniz.
Önemli bir çağrı gelme ihtimali varsa bu modları özelleştirerek zil sesinizi açık bırakabilirsiniz.
3. Rahatlık: Müzik sizi uyutur!
Geceleri telefonlarınıza eşlik eden o kulaklıklardan gelen müzikleri, podcastleri, radyoları ya da sesli kitapları unutun. Bazı Bluetooth kulaklıkların yardımıyla, uyku süreniz için özel olarak planladığınız çalma listenizi açın, telefonunuzu sağlıklı bir mesafeye bırakın.
Müziği, kitapları ve sesleri kesmeden rahat bir uykunun tadını çıkartın. Diğer taraftan acil bir çağrı geldiğinde bu kulaklıklar aracılığıyla yanıt verebilirsiniz.
4. Uygulamalar arası geçişlere son!
Açıkçası hiçbir sosyal medya uygulamasının ana sayfasındaki akış bitmiyor. Çünkü bu mecralar tam da sizin bağımlı olmanız için tasarlanan sistemlere sahipler ve siz, onların işini çok kolaylaştırıyorsunuz. Bildirimlerin, gönderilerin, fotoğrafların ardı arkası kesilmiyor.
Uyku sağlığınız ve gün içindeki stres seviyeniz açısından önemli olan uykuya nasıl başladığınızdır.
Telefonunuza ev içinde güzel bir bölme hazırlayın ve eve her girdiğinizde bir anahtarlık gibi onu yerine bırakmayı alışkanlık haline getirin. Bunu ne kadar iyi yaparsanız, telefonunuzla olan bağımlılığa yönelik alışkanlıklarınız o kadar törpülenecektir.
Candy Crush ya da Clash Royale gibi oyunlar yerine o her zaman ertelediğiniz kitabınızı elinize alın. Tatlı rüyalar, ancak tatlı uyursanız mümkün olurlar.