Günümüzde sıcaklığı, basit bir cam termometreyle ölçebiliyoruz ancak termometre, 1700’lü yıllarda ortaya çıktı.
O hâlde binlerce hatta milyonlarca yıl önceki sıcaklıkları nasıl bilebiliyoruz? O dönemlerin iklim koşullarını nereden anlayabiliyoruz?
Buz levhalarına bakıyorlar.
Grönland, Antarktika ve Kuzey Amerika dahil olmak üzere kutup bölgelerindeki buz tabakaları bize eski sıcaklıklar hakkında bilgi sağlayabiliyor. Her yıl yağan kar, bir öncekinin üzerine yeni bir buz tabakası oluşturuyor.
Farklı sıcaklıklarda oluşan ve benzersiz kimyasal özelliklere sahip bu katmanlar korunduğundan, bilim insanları onları rahatça inceleyebiliyor ve belli zaman dilimlerinin sıcaklık koşulları hakkında fikir sahibi olabiliyor.
Ağaç halkaları, bir diğer yöntem.
Bir ağacın gövdesinden kesilmiş yatay kesitte görünen halkalar, ağacın büyüdüğü mevcut iklim koşullarına bağlı olarak geniş veya dar olabiliyor. Bu nedenle ağaç fosilleri, bilim insanlarının değişen hava koşullarını tahmin etmelerine yardımcı oluyor.
Polenlere bile bakılabilir.
Bitki polenleri, oldukça dirençli ve büyük oranda mevcut hava koşullarına bağlı. Belirli bir coğrafi bölgedeki varlıklarının azlığı ya da çokluğu, o bölgenin geçmişte ne kadar sıcak veya soğuk olduğuna dair ipucu veriyor.
Son olarak, göl ve okyanus tortuları.
Göller ve okyanuslar gibi su kütlelerinin dibinde bulunan derin tortular, eski sıcaklıklarla ilgili büyük bir bilgi kaynağı. Bu tortuların en önemlisi, milyonlarca yıl boyunca biriktirilen küçük, yüzeyde yaşayan hayvanların kabuklarının oluşturduğu katmanlardır.
Bu tortularda bulunan oksijen izotoplarını inceleyen bilim insanları, dinozorların yaşına kadar uzanan hava koşulları hakkında bilgi veriyor.
Tabii ki başka yöntemler de var ancak bu yöntemlerin hiçbiri net sonuçlar vermiyor. Yalnızca yaklaşık bir tahmine ulaşabiliyoruz.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: