Vücut şeklimiz yaşlılık boyunca önemli ölçüde değişir. Cildimiz kırışır, kulaklarımız büyür, duruşumuz bozulur, yürüme şeklimiz değişir, boyumuz kısalır.
Bu gibi farklılıklar vücudumuzdaki kemik, kas gibi dokuların geçirdiği değişimler nedeniyle ortaya çıkar.
40 yaşından sonra her 10 yılda bir ortalama 1 santimetre kısalıyoruz.
Omurgamızı oluşturan omurlar arasında disk adı verilen ve jölemsi bir kıvamı olan bir madde bulunur. Yaşımız ilerledikçe bu madde su kaybederek küçülür. Buna ek olarak zamanla kalsiyum ve mineral kaybı nedeniyle kemik yoğunluğumuz da azalır. İşte bu gibi faktörler nedeniyle kısalan ve eğilen omurgamız, boyumuzun kısalmasına da neden olur.
Kemik ve kas dokusu 35 yaşından sonra zayıflamaya başlar.
Kişiye göre hızı değişse de kemik erimesi belli oranlarda herkeste gerçekleşir. Kadınlarda erkeklere kıyasla 5 kat daha fazla görülür. Bunun en önemli nedeni ise menopozdur, bu dönemde östrojen seviyesi düştüğü için kemikler daha fazla kırılır ve erir. Boy kısalması da hız kazanır.
Sarkopeni denilen yaşa bağlı kas kaybı nedeniyle her 10 yılda bir %3-5 oranında kas kütlesi kaybederiz. Gövde kasları bizi dik tutmada önemlidir, bu nedenle özellikle bu kasların korunmasına odaklanılmalıdır.
Bu süreç tamamen engellenemiyor ancak hayat tarzınızı iyileştirirseniz kısalmayı önemli ölçüde azaltabilirsiniz.
Bu süreçte genetik faktörler de önemlidir ancak büyüme çağınızda kemikleriniz sağlıklı bir şekilde geliştiyse yaşlılıkta kemik kaybınız da az olacaktır. Düzenli spora ek olarak kalsiyum ve D vitamini alımınız da bu süreci geciktirebilir. D vitamini eksikliği yaşamamak için bol bol güneşlenin.
Kemiklerinizi korumak için sigarayı bırakmanız, alkolü azaltmanız gerekir. Dengeli beslenmek, yeterince protein almak, sebze ve meyve tüketmek oldukça önemli. Kemiklere daha az yük binmesi için kaslarınızı güçlendirin. Ayrıca 50 yaşından sonra herkesin düzenli aralıklarla kemik ölçümlerinin yapılması gerekir.