Doğadaki yüzlerce element arasında, bir tanesinin yeri hep ayrıydı: Altın! MÖ 500 yılına dayanan geçmişinden bugüne, popülerliğinden ve değerinden hiçbir şey yitirmedi. Peki neden lityum, selenyum, osmium değil de altın? Sebebin parlaklığı, dayanıklığı, kimyasal olarak kararlılığı ve nadir bulunan bir element oluşuyla ilgili olduğunu söyleyebiliriz.
Şayet bir maddeyi para olarak kullanmak istiyorsak, o maddenin sağlam olması, zamanla değişime uğramaması, kolay idare edilebilir olması gerekir. Periyodik tabloda da bu özellikleri barındıran; kararlı, kolay kolay değişmeyen elementler, tablonun sağ üst tarafında bulunuyorlar gibi görünüyor. Ancak bu elementlerin şöyle bir sorunları var ki, gaz halleri. Yani oda sıcaklığında maddenin gaz halinde bulunmaları. Dolayısıyla bu durum elementleri, şu an sahip olduğumuz teknolojiyle kolay kolay kullanılmaz yapıyor. Yani para yerine koyabileceğimiz elementlerin sıvı ya da gaz olmaması gerekiyor. Doğada zaten sıvı halde bulununan yalnızca iki element var: brom ve civa, gaz halde bulunanlarla bu sıvıların üzerlerini çizdik.
Cetvelin sol tarafına başımızı çevirdiğimizde karşılaştığımız elementlerse oldukça reaktifler; diyebiliriz ki hava ile bile reaksiyona giriyorlar. Örneğin lityumun hava ile teması beton duvaları delebilecek güçte patlamalara yol açabiliyor. Aynı şekilde magnezyum, suyla reaksiyona girebiliyor vs. Ceplerimizde patlamaya, farklı şekillere dönüşmeye hazır maddeler taşımamız güç olacağından bu reaktif elementleri de elemek durumunda kalıyoruz.
Cetvelimizin sağında ve solunda bulunan elementler elendikten sonra altta iki sıra halinde ayrı gayrı duran elementlere gözümüz takılıyor. Bunların özellikleri ise radyoaktif olmaları. Bunlardan birini yanımızda taşımamız da bize ciddi sağlık problemleriyle dönüş yapabilir. Dolayısıyla bunlar da eleniyor ve geriye yaklaşık 30 element kalıyor. Yani, gaz ya da sıvı olmayan, başka maddelerle reaksiyona girmeyen, patlamayan, aşınmayan, sağlığımızı etkilemeyen bir element lazım ve mümkünse nadir bulunan olsun ki, değeri bilinsin! Para ya, değerli olmak zorunda. Nadir bulunması kriterimiz de pek çok elementin elenmesine sebep oldu, çünkü zaten doğada bol miktarda bulunan bir element kimseyi zengin edemez.
Bütün bu elemeler sonunda elimizde kala kala beş element kalıyor para olarak kullanılabilecek: rodyum, paladyum, gümüş, platinyum ve altın. Peki hepsi değerli metaller olan bu elementlerin arasından altını öne çıkaran özelliği ne? Bildiğimiz üzere, gümüş de para olarak kullanıldı ancak o zamanla kararan bir madde. Tarihsel olarak bakıldığında antik medeniyetlerin rodyum ve paladyumu da kullanmaları mümkün değildi çünkü bunlar 1800'lerde keşfedildiler. Elimizde sadece altın ve platinyum kaldı. İkisi de görüntü olarak oldukça hoş, parlaklar ve ikisi de benzer bölgelerden çıkarılabilmekte. Fakat platinyumun bir dezavantajı var ki, 1600 dereceden yüksek sıcaklıkta eriyebiliyor. Yani antik toplumlarda kullanılamamasının sebebi anlaşılabiliyor. Oysa altın öyle mi? Sanayi devriminden önce bile insanlar onu alıp işleyebildi; şekillendirebildiler ve böylelikle yüzyıllarca kabul edilen satın alma birimi oldu. Zamanla kararmadı, yüzlerce yıl sonra dahi görüntüsü aynı kaldı, ağırlığından bir şey kaybetmedi; kolayca reaksiyona girmedi ve bu yüzden değerlendikçe değerlendi ve çok sevildi.
Bu arada yeri gelmişken söyleyelim bir Cumhuriyet Altını'nın ederi 968 TL şu an!