Okyanus kimilerine göre korkutucu, kimilerine göre olağanüstü bir yer. Fakat insan doğası gereği bilinmeyenden her zaman korkacağı için okyanus da bu konuda bir istisna değil. Ne kadar yapılan araştırmalar ile daha detaylı bilgiler elde ediliyor olsa da büyük bir kısmının muamma olduğu da bir gerçek.
Günümüzde bile okyanus hakkında bilinmeyen o kadar fazla şey var ki hepsini incelemek gerçekten mümkün olmayabilir. En azından bizim zamanımızda. Hatta öyle ki ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi'nin raporuna göre okyanus tabanın yüzde 95’ini henüz keşfetmemiş durumdayız. Öyle ki Mars’ın yüzeyini bile okyanustan daha iyi biliyoruz. Fakat her geçen gün yeni şeyler keşfedilmeye veya okyanus hakkında ilginç bilgiler öğrenilmeye devam ediyor.
Yapılan bu keşiflerin birçoğu oldukça etkileyici şeyler olsa da bulunan her keşif aynı etkiyi yaratmayabiliyor. Hatta bazen yapılan emekler boşa bile gidebiliyor. Fakat sadece bilinen bu kadar küçük yüzdelik kısımla bile bilinen detaylar düşünülünce insan hem korkuyor hemde etkileniyor. Okyanusun derinlikleri hala pandoranın kutusu gibi gizli ve birçok insanda bu gizemleri ortaya çıkarmak için uğraşıyor. Biz de dünyanın en büyük okyanusuo olan 'Büyük Okyanus' hakkında bilinen bazı ilginç bilgileri listemizde derlemeye karar verdik.
Büyük Okyanus (Pasifik Okyanusu) hakkında ilginç bilgiler:
- Pasifik Okyanusu her yıl küçülüyor.
- Pasifik Okyanusunun en derin noktası Mariana Çukuru’dur.
- Pasifik Okyanusu dünyadaki volkanların %75’ini içeriyor.
- Garip bir otobur grubuna ev sahipliği yaptı.
- Büyük bariyer resifine ev sahipliği yapıyor.
- Nesli tükenmekte olan en az 6 türe ev sahipliği yapıyor.
- İnsanlar MÖ 3000’de Pasifik Okyanusunu kullanıyorlardı.
- Pasifik Okyanusun Ferdinand Magellan tarafından isimlendirildi.
Pasifik Okyanusu her yıl küçülüyor
Kulağa garip gelse de okyanus her yıl bir inç civarında küçülüyor. Bu da su altındaki plaka tektoniğinin etkilerinden kaynaklanmaktadır. Plaka tektoniği aslında bilimsel bir teori olarak geçiyor. Plaka Tektoniğ teorisi: Dünya’nın dış tabakası olan litosferin, sürekli hareket halinde olan ve ayrı ayrı parçalardan oluşan tektonik plakalar olarak adlandırılan bir parça olduğunu savunan bir teori. Pasifiğin okyanus ortası sırtı yani Doğu Pasifik Yükselişi, hızlı yayılan bir merkezdir; bu yılda 0,8 ila 2 inç arasında genişleyen Orta Atlantik Sırtı ile karşılaştırıldığında yılda yaklaşık 3 ila 6 inç yayıldığı anlamına gelir. Yitim bölgelerinin varlığı nedeniyle eski kabuğun yok edilmesi, Pasifik Okyanusu’nun büyümesini yavaşlatarak yeni deniz tabakasının oluşumunu engelliyor.
Pasifik Okyanusu'nun en derin noktası Mariana Çukuru’dur
Mariana Çukuru, batı Pasifik’te Filipinler’in doğusunda ve Mariana Adaları’nın yaklaşık 124 mil doğusunda yer almaktadır. Hilal şeklindedir, 2,550 kilometreden fazla ve 69 kilometre genişliğindedir. Challenger Deep, okyanustaki en derin tek noktadır. Guam’ın 200 mil (322 kilometre) güneybatısında yer alır ve yaklaşık 7 mil genişliğindedir. Büyüklüğünü daha rahat anlayabilmeniz için şöyle bir örnek verebiliriz: Everest Dağı, bir milden daha fazla bir boşluk bırakacak şekilde Challenger Deep’e sığabilir.
Dünyadaki volkanların %75’ini içeriyor
Pasifik Okyanusu volkanları, okyanus havzasının etrafında Ateş Çemberi olarak bilinen bir halka oluşturur. Ateş Çemberi aktif volkanlar ve sık sık depremlerle karakterize edilen Pasifik Okyanus’u boyunca uzanan bir yoldur. Uzunluğu yaklaşık 40.000 kilometre olan bu yol, Pasifik, Juan de Fuca, Cocs, Hint-Avustralya, Nazca, Kuzey Amerika ve Filipin plakaları dahil olmak üzere birkaç bölge arasını izler. Dünyadaki volkanların yüzde yetmiş beşi (450’den fazla volkan) Ateş Çemberi boyunca yer almaktadır. Gezegenin en şiddetli ve dramatik sismik olayları da dahil olmak üzere, Dünya’daki depremlerin yüzde doksanı yol boyunca meydana gelir. Ateş Çemberi boyunca volkanların ve depremlerin bolluğu, bölgedeki tektonik plakaların hareket miktarından kaynaklanır.
Uzun zaman önce soyu tükenmiş olan garip bir otobur türüne ev sahipliği yaptı
Pasifik okyanusu binlerce yıldır türlü türlü canlıya ev sahipliği yaptı. Bunlar arasında en garip olanlardan bir tanesi de günümüzde soyu tükenmiş olan Desmostylianlar. Bu değişik canlı türünün hayat ağacının neresine uyduğu veya uyum sağladığı hala tartışmaya açık. Biraz su aygırını andırsalar da uzmanlar fillere veya atlara daha yakın olduklarını düşünüyorlar. Milyonlarca yıl boyunca, yarı suda yaşayan otoburlar Kuzey Pasifik’te yosun ve deniz yosunu yiyerek yaşadılar soyları tükendikten sonra ise, kalıntıları henüz başka bir yerde bulunamadı. Bilinen 13 ila 14 farklı türü olan Desmostylian’lar farklı bir memeli düzenini oluşturuyordu. İlk kez 33 milyon yıl önce ortaya çıktıktan sonra bu hayvanlar, günümüzden yaklaşık 10 milyon yıl önce öldüler.
Dünyanın en büyük resifi olan Büyük Set Resifi'ne ev sahipliği yapıyor
Dünyanın en büyük resifi olan Büyük Set Resif'i 1.429 mil (2,300) kilometre boyunca uzanan, Dünya Mirası Alanı olarak etiketlenen ve doğal dünyanın yedi harikasından biri olarak nitelendiriliyor. 2.900 bireysel resif ve yaklaşık 900 adadan oluşur. Bu resif, Avustralya’nın Queensland kıyılarında, Mercan Denizi’nde yer almaktadır. Genellikle dünyanın en güzel yerlerinden biri olarak gösterilir. Ancak aynı zamanda en kırılgan olanlardan biridir. Kırılgan olmasının en temel sebeplerinden biri ise yine maalesef insanlar. Resif, insan kaynaklı afetler nedeniyle sürekli tehdit altında. 1995 ve 2017 yılları arasında kalan mercan örtüsünün büyük bir kısmı maalesef kayboldu. Resiften geriye kalanları kurtarmak ve kendisini yenilemesini sağlamak için bir süredir çeşitli koruma çalışmalar yapılıyor.
Günümüzde nesli tükenmekte olan en az 6 farklı canlı türüne ev sahipliği yapıyor
Balinalar, deniz kaplumbağaları, deniz su samurları ve deniz aslanları gibi türler Pasifik Okyanusu’nu evi olarak adlandırır. Genel olarak bu hayvanlara okyanusun her yerinde pek sık rastlanmadığı için hayvanların kendisi hayatta kalmalarının büyük bir sebebini okyanus ekosisteminin dengesine bağlıyor. Normal koşullarda dengeli bir şekilde ilerleyen bu durum biraz da insanların ekosistem ile oynaması sonucu olumsuz etkileniyor. Güney Pasifik ve Güney Çin denizlerinde artan petrol kirliliği de aynı zamanda deniz popülasyonlarını olumsuz etkiliyor.
Keşif tarihi belli olmasına rağmen İnsanlar MÖ 3000’de de Pasifik Okyanusunu kullanıyorlardı
Okyanus resmi olarak 1521’de 'keşfedilmiş' olabilir, ancak gezginler onu çok daha uzun süredir kullanıyor. Yaklaşık 3400 yıl önce Demir Çağı’ndan veya Antik Yunanistan'ın yükselişinden önce insanlar gök mavisi denizlere gitmek için topraklarını terk ettiler. Arkeolojik kanıtlar, insanların yola çıktıktan Tonga ve Samoa gibi adaları kolonileştirmek için 2.000 milden fazla açık okyanusu geçtiğini gösteriyor. Hata kolonileşmenin yanı sıra okyanus bu dönemde özellikle Tayvan çevresinde kano seyahati, ticaret ve göç için önemli ölçüde bir değer oluşturuyordu.
Pasifik Okyanusu Ferdinand Magellan tarafından isimlendirildi
Ferdinand Magellan, tehlikeli boğazlardan Güney Amerika’ya giden ilk Avrupalı kaşifti. 20 Eylül 1519’da beş gemi ve 270 adamla İspanya’dan yola çıktı. Kıyı boyunca Tierra del Fuego’nun anakaradan ayrıldığı kıtanın ucundaki boğazı bulana kadar birkaç kez başarısız oldu. Orada şu an Macellan Boğazı olarak bilinen şeyi keşfetti. Magellan, Pasifik Okyanusu olarak da adlandırılan dünyanın çevresini dolaşmak için yapılan bu yolculukta yerini aldı. Yeni okyanus sularına girdiklerinde, çevreyi alışılmadık derecede sakin buldu ve bu durumdan ilham alarak okyanusa Latin pacificus’tan 'sakin' anlamına gelen “Pasifik” adını verdi.