Örneğin ev kedileri genellikle ortalama 15 ila 20 yıl yaşarken, bir aslan ortalama 10 ila 14 yıl yaşar. Maymunlar ortalama olarak 20 ila 40 yıl arasında yaşarken, bir kaplanın yaşam süresi genellikle 10 ila 15 yıl arasında değişir.
İnsanların ortalama ömrünün ise eski çağlarda 30 ila 50 yıl arası iken bugün çok daha uzadığını görürüz.
Canlıların ortalama ömrüne dair neredeyse tüm cevaplar evrimde saklı.
Evrimsel süreçte her seçiş bir vazgeçiş olabiliyor, uzun ömürlü olmayı seçen canlılar bazı avantajlardan, kısa ömürlü olmayı seçenler başka avantajlardan mahrum kalabiliyor. Canlı türlerinin yaşam sürelerini belirlemede genetik mirasın büyük bir etkisi var. Her türün kendine özgü genetik özellikleri yaşlanma hızını, hastalıklara karşı direnci ve genel olarak uzun ömürlü olup olmamalarını etkiler.
Evrimsel süreçte farklı türler, farklı genetik adaptasyonlar geliştirmişlerdir. Örneğin 100 veya daha fazla yıllık ortalama ömürleri ile bilinen Galapagos kaplumbağaları genetik olarak yavaş bir metabolizma, yüksek direnç ve yaşlanmaya karşı etkin mekanizmalar devralır. 2 ila 3 ay arası hayatta kalabilen meyve sinekleri ise yaşlanmaya karşı daha az dirençli genlere sahiplerdir.
Enerjiyi daha yavaş kullanan, yani metabolizma hızı daha yavaş olan canlılar da daha uzun yaşarlar.
Genetik olarak yavaş bir mekanizma devralmış canlılar çok daha uzun yaşarlar. Bunun sebebi, daha yavaş bir metabolizmanın serbest radikaller olarak adlandırılan hücrelere ve dokulara zarar veren zararlı yan ürünlerin üretimini azaltabilmesidir.
Genel olarak, daha büyük hayvanlar daha uzun yaşama eğilimindedir. Kediler, insanlara kıyasla oldukça küçüktür ve küçük memeliler genellikle daha yüksek metabolik hızlara sahip oldukları için daha kısa süre yaşarlar. İnsanlar daha büyük olduğundan dolayı daha yavaş bir metabolizmaya sahiptir ve yaşlanmayla ilişkili metabolik sorunlara daha az maruz kalabilirler.
Daha az yavru üreten ve daha fazla ebeveyn bakımı gösteren türler genellikle daha uzun süre yaşarlar.
Yani daha fazla anne sevgisi alan daha fazla hayatta kalır. İnsanlar evrimleşme sürecindeki stratejilerini daha az yavru üretip daha uzun süre ebeveynlik yapmak üzerine kuran bir türdür. Genellikle birkaç çocuk sahibi olurlar ve bu çocukları uzun bir süre boyunca büyütmek ve desteklemekle yükümlüdürler.
Yüksek bakım gerektiren yavruları beslemek, korumak ve yetiştirmek ebeveynlerin enerji ve kaynaklarını harcar. Bu nedenle daha az yavru üretip daha fazla ebeveynlik yapan insanlar örneğin yüzlerce yavru üretebilen ve onlara ebeveynlik yapmayan bir böcek türüne kıyasla çok daha uzun bir süre yaşamayı tercih eder.
Bu strateji, hayatta kalma ve çocuk yetiştirme arasında bir denge sağlayarak, bireylerin genetik miraslarını aktarma şansını en üst düzeye çıkarmayı hedefler.
Yüksek tehlike altındaki bölgelerde yaşayan veya sınırlı kaynaklara sahip olan türler artan riskler ve hayatta kalma rekabeti nedeniyle daha kısa süre yaşayabilirler.
Çakallar yüksek tehlike altındaki bölgelerde yaşayan ve sınırlı kaynaklara sahip olan türler arasında yer alır. Diğer büyük etoburlarla ve yerel avcılarla kaynaklar için mücadele ederler. Bu zorlu yaşam koşulları ve rekabetçi ortam, çakalların daha kısa bir yaşam süresine sahip olmalarına yol açabilir.
Yüksek tehlike altındaki bölgelerde yaşayan veya sınırlı kaynaklara sahip olan türler artan riskler, rekabet ve zorlu yaşam koşulları nedeniyle daha kısa bir yaşam süresine sahip olabilirler. Ayrıca yine hayatları her an riskte olduğundan soylarının devamı için hızlı ve mümkün olduğunca çok sayıda üreme stratejisini seçerler. Bu da ortalama ömürlerinin kısa olmasına neden olur.