Bilim dünyasındaki gelişmeleri yakından takip ediyorsanız, dördüncü, hatta beşinci boyutlar ile ilgili yapılan tartışmalara denk gelmişsinizdir. Etmiyorsanız da konu ile ilgili dizilerden, filmlerden gelen bir kulak aşinalığınız olabilir.
İnsanların beyni üç boyutu anlama konusunda hiçbir sıkıntı çekmez, çünkü her gün deneyimlediğimiz sayısız değişken, hayatlarımızda 3 boyutlu olarak yer alır. Kısacası insanlar bir cismin, enini, boyunu ve yüksekliğini çok rahatlıkla anlayabilen varlıklardır.
İnsanlar, en azından benzerini görebildikleri şeyleri hayal edebilirler fakat daha önce hiç deneyimlemedikleri bir kavram hakkında beyinlerinde bir resim oluşturamazlar. Bir örnek vererek bu konuyu daha anlaşılabilir bir hale getirelim.
Size bir renk hayal etmeniz söylense, aklınızda hemen bir tane belirir öyle değil mi? Peki var olmayan bir renk hayal etmeniz istense?
İnsan beyni, var olmayan bir rengi hayal edemez. Tıpkı dördüncü ve beşinci boyutları hayal edemediği gibi... Dünya üzerinde yaşamış en ünlü gökbilimcilerden biri olan Carl Sagan, zamanında hazırladığı bir video ile bu durumu oldukça basite indirgeyerek izah ediyor.
Açıklamalar belki dördüncü boyutu anlamanızı sağlamıyor fakat neden anlamadığınız konusunda aydınlatıcı bir yol çiziyor:
Videoda da göreceğiniz üzere, varlıklar kendi içinde bulundukları boyutların dışında bir boyut hayal etmekte güçlük çekiyorlar. Bizler, cisimlerin eni, boyu ve yüksekliğini düşünürken en ufak bir problem yaşamıyoruz çünkü bulunduğumuz boyut 3 bileşenden oluşuyor.
İki boyutlu bir düzlemde yaşayan bir varlık ise üçüncü boyutu hiçbir zaman anlayamıyor, tarif edemiyor, hayal edemiyor. Tıpkı bizlerin 4. bir boyutu (olmayan bir rengi) istesek de hayal edemiyor oluşumuz gibi.
Peki bilim, 4. hatta 5. boyutların varlığı hakkında neler söylüyor?
Bilim insanları, dördüncü ve beşinci boyutlarda zaman kavramının bizimkinden çok farklı olduğunu söylüyorlar. Şu an tecrübe ettiğimiz zaman, bize geçmiş ve gelecek gibi kavramlar sunarken, 4 ve 5. boyutlarda sadece “şimdi” yaşanıyor. Bu kavramı da anlayabilmemizin, aslında mantığımızın çok ötesinde olduğu söyleniyor.
Alanında en ünlü bilim adamlarının ifadelerine göre, farklı boyutlarda zaman kavramı yerine gerçeklikler değişiyor. Olaylar hareket eder gibi görünüyor ama bizim deyimimizle zaman kavramı her zaman “şimdi de” seyrediyor. Yani bizdeki gibi çizgisel değil, o boyutlarda dairesel bir zaman akışı var.
Farklı boyutları zihnimizde canlandırabilmemiz açısından “tesseract” isimli bir şekilden yardım alınıyor:
Bu şekil, iç içe geçmiş iki küpten meydana geliyor fakat küplerin köşeleri birbirine bağlı şekilde gözüküyor. Carl Sagan’ın, videosunda da anlattığı gibi, bu şeklin gölgesine bakıldığında uzunlukların değiştiği görülüyor. İşte bu durum tam olarak boyutlar arası farklılıktan kaynaklanıyor.
Konu üzerinde uzman bir bilim insanına dördüncü boyutun tam olarak ne tarafta olduğunu işaret ederek anlatmasını isterseniz, böyle bir cevap almanız pek mümkün olamıyor. Sagan’ın da tarif ettiği gibi, bizler 3. boyuta kıstırılmış olan varlıklar olarak yaşıyoruz. Bu nedenle 4. boyut bize izah edilse bile onu hayal ederek, gözümüzde canlandırmamız mümkün olmuyor.
Bilim dünyası, farklı boyutları anlayabilme konusunda oldukça heyecanlı ve derin çalışmalar gerçekleştirmeye devam ediyor. Şu an için her şey sadece teorik olarak konuşuluyor olsa da bazı hesaplamalar dördüncü ve beşinci boyutların, yaşamın anlamını değiştirebileceğine işaret ediyor. Kısacası, farklı boyutları anlayabildiğimiz gün, zamandan bağımsız, özgür hayatlara kavuşmuş olacağımız, ihtimaller arasında yer alıyor.