ABD’deki Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası’nı hiç duydunuz mu? Kısaca anlatalım: Bu yasa, ABD’li vatandaşların devletin elinde bulunan bütün kamusal meselelerle ilgili evrakları görme özgürlüğünü ifade eder. İsteyen herkes bu yasa kapsamında başvuruda bulunabilir, istediği olay ya da duruma ilişkin resmi belgeleri alabilir. Bu belgeler karşılığında devlet vatandaşlarından ücret talep eder.
Son günlerde ABD’deki bir sivil oluşum, internet üzerinden bir kampanya başlattı. Kampanyanın amacı, CIA’in MK Ultra isimli zihin kontrol deneyleriyle ilgili belgeleri açığa çıkarmaktı. Tahmin edin ne oldu? Devletin belgeler karşılığında talep ettiği ücret kısa sürede toparlandı.
CIA, MK Ultra ile bağlantılı olan belgeleri yayınlamayı elbette reddetti, ancak yasa ve 425 dolarlık ücret talebi geri çevrilemedi. Söz konusu belgeleri elde edip yayınlayan internet sitesi Black Vault, bu sürecin başındaki oluşumdu. Sitenin yöneticilerinden olan John Greenewald, parayı halkın toplaması gerektiğini düşündü ve bunu başardılar.
Greenewald, yirmi yıldır Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası talepleri oluşturup, bazı merak edilen dokümanları talep eden birisi. Geçmişte insanlar üzerinde zihinsel kontrol amaçlı yapılan işkencelerin projesi olan, CIA programı MK Ultra ile ilgili belgeleri ele geçirmeyi başardı. Belgeler, bir tür uyuşturucu olan LSD’nin kullanıldığını, duyusal işkenceler uygulandığını açığa çıkardı.
CIA, insanların zihnini kontrol etmek için uzun süreler boyunca yaptığı deneylerde hemen hemen her yöntemi denemişti. Korkunç, ölümden de beter olan bu zihin işkenceleri, CIA’e insan zihnini kontrol etmek için alternatif yöntemler de sundu.
Belgelerle ortaya çıkan yeni ve daha ürkütücü teori: Zihin kontrol deneyleri hala devam ediyor:
CIA’in 1950 ve 1970 yılları arasında yürüttüğü MK Ultra deneylerine ilişkin belgeler, 1972 sularında büyük oranda yok edildiler ya da erişilmesi zor bir alana kaldırıldılar. Açıklanan belgeler bu işin ciddi şekilde yürütüldüğüne dair yeterli kanıtlar sunsalar da daha fazlası var. Muhtemelen, adı henüz bilinmeyen ve MK Ultra’nın uzantısı olduğu düşünülen deneyler devam ediyor. Bu şimdilik bir teori olsa da gerçekliğine dair pek çok kanıt olduğu söyleniyor.
Hala devam ettiği söylenen MK Ultra benzeri zihin kontrolü deneylerinin en büyük kanıtları, televizyondaki bazı ünlü insanlar olduğu söyleniyor. Haber yayıncıları ve yapımcıları ise bu ünlü simaların başını çekiyor. Bu insanların bir tür travmatik zihin kontrolü operasyonlarına maruz kaldıkları düşünülüyor. ABD halkı pek çok televizyon habercisinin kişilik bozuklukları taşıdıklarından şüphe duyuyor. Hatta onların bir yerden komut almadan etkili işler yapamayacakları, bireysel yeteneklerinin törpülendiği konusunda bazı kanıtlar var.
Aşağıdaki videoda Avustralya asıllı bir politikacı var. Hareketleri izleyen çoğu kişiye tuhaf gelebilir:
Görüntülerde izlediğiniz kişi, yerel çapta etkiye sahip olan bir sima. Tabloyu genişleterek düşündüğünüz zaman, bu kişinin belki de yüzlerce insandan oluşan zihni kontrol altına alınmış medya ordusunun bir parçası olduğunu düşünüyorsunuz. Belki de kendisi gibi bazı insanların bünyesi söz konusu zihinsel operasyonları kaldırmıyor, bu şekilde garip hareketlerle bunu belli ediyorlar.
Aşağıda YouTube’da “glitching” yani “donma” anlamına gelen kelimeyle arama yapıldığında çıkan aynı tuhaflıktaki medya figürleri var:
Sizce bu kadar şey tesadüf mü? Yoksa yapıldığı kanıtlanan ve belgeleri bulunan MK Ultra deneylerinin sonuçlarıyla elde edilen teknikler günümüzde de uygulanıyor mu?