Hiç Yaşının İnsanı Gibi Davranmayıp Sorumsuzluk Yapan Kişilerin Yaşadığı "Çocuk-Adam Sendromu" Nedir?

22
7
3
1
1
Hiç Yaşının İnsanı Gibi Davranmayıp Sorumsuzluk Yapan Kişilerin Yaşadığı "Çocuk-Adam Sendromu" Nedir?
"Hiç büyümeyelim, hep çocuk kalalım" düşüncesinde takılı kalıp sorumluluklardan kaçmak, başta masum görünse de mutsuz bir ilişki yaşamanıza sebep olabiliyor.

Büyümeyi adeta reddederek kimsenin varlığından haberdar olmadığı bir adada yaşayan Peter Pan’ın hikâyesini hepimiz biliriz. Burada gerçek hayatın sorumluluklarından adeta kaçarak maceradan maceraya koşan kahramanımız, bu huyuyla size hiç hayatınızdan birini anımsatıyor mu?

Hani o ailelerin “biz gördük, çocuğumuz görmesin” düşüncesini abartıp sorumluluk duygusunu aşılamadan yetiştirdiği, bu şekilde büyüyünce de aynı ailenin, suçu yine kendisine attığı bireylerden bahsediyoruz. Bu konu özelinde rahata alışmaktan fazlası bulunuyor.

Öncelikle bu durum için aradığımız terim Puer Aeternus (ebedi ergenlik) veya Peter Pan sendromu olarak da bilinen man-child fenomeni:

Bireylerin, partnerlerinin gözünde onlara bağımlıymış gibi görünmesiyle ortaya çıkan bu sendrom; karşı taraftan sürekli bakım bekleyen, en ufak işlerde bile yardım isteyen, konfor alanının dışında kalan ve yüzde yüz yapacağına inanmadığı işleri karşıdaki kişiye bırakanlarda kendini belli ediyor.

Çocuk-adam olarak dilimize çevirebiliriz bunu. Bu durumu yaşadığından şüphe edilen kişiler, yakınındakilerin gözünde onlara ‘bağımlı’ gibi görünüyorlar. Sebebiyse az önce bahsettiğimiz gibi herhangi bir sorumluluk almayıp sürekli bakıma ve yardıma ihtiyaç duymaları olarak gösteriliyor. Bu durumda bunun karşı tarafı yıpratması da pek şaşırtıcı olmaz tabii.

İlişkilerde cinsel dürtü de bundan etkileniyor.

  • Come here: Buraya gel

The Conversation tarafından yapılan ve içinde 1000’den fazla -kadın- katılımcı bulunduran bir araştırma, ev işi yükünü daha çok kadınlar yüklendiğinde bu kadınların, erkekleri kendilerine bağımlı olarak görmeye meyilli olduklarını gösteriyor.

Bunun sonucunda da söz konusu -araştırma dahilinde olan- kadınlar için eşleri, bir adamdan çok annesine bağlı bir çocukmuş gibi görünüyor ve bu sebeple de eş-çocuk rolleri karışınca aradaki cinsel çekim oldukça zayıflıyor. Fakat bu konu üzerinde çok sayıda etken olduğundan bunu olduğu gibi kabul etmemek gerek.

Karşı tarafın gözünden baktığımız yeter. Biraz da ana karakterimizin kafasına girelim.

Bu bireyler adeta günlük yaşıyorlar diyebiliriz. Bu, hayatı boş vermelerinden değil, sorumlulukların çok büyük kısmının karşı tarafta olmasından kaynaklanıyor.

Eğer Gumball izlediyseniz Richard Watterson karakterini, Family Guy izlediyseniz de Peter Griffin karakterini gözünüzde canlandırabilirsiniz. Bunlar gibi partnerlere baktığınızda, sorumlulukların neredeyse tamamının eşlerinde olduğunu görürsünüz. Bu sebeple endişelenecek pek bir şeyleri olmaz ama eşleri her zaman bu durumdan şikayetçidir.

Onlar ise bir bakıma ortaokul çocuklarının düşük not aldıklarında başvurduğu yola yönelirler.

Genel olarak konuşacak olursak, “Ben keşfedilmemiş bir dehayım” demek biraz abartılı kaçsa da bu yüksekliklerde gezdiklerini söyleyebiliriz. Dışarıdan nasıl göründüklerini bilen bu kişiler, temelde sanıldığından çok daha iyi olduklarını, karşı tarafın ise bunu anlayamadığını düşünebiliyorlar.

Karşı taraf ise bu gibi durumlarda, bu kişilerin hayal dünyalarında yaşadığına inanıyor. İki taraf da kendi sebeplerine bakarak kendilerini haklı gördüklerinde ilişkiler de doğal olarak yıpranabiliyor.

Çocuk-adam demiş olmamız sizi yanıltmasın.

Zira eşine fazla güvenen kadınlarda da benzer durumlar görülür. Erkekler üzerinden yorumlanıyor olmasına kesin bir sebep bulamadık fakat geçmişten bu yana gelen cinsiyet rollerinden dolayı olduğunu düşünüyoruz.

Bunu asla savunmuyor olsak da sonuçta uzun yıllar, ev işlerinin kadınların sorumluluğunda olduğu düşünülüyordu ve hâlâ birçok yerde bu durum devam etmekte.

Buraya kadar bunu bir hastalık gibi anlattık fakat bu, büyük ölçüde, yetiştirilme şekli gibi çevresel faktörlerden kaynaklanıyor

Kullandığımız kaynaklar ışığında söyleyebiliriz ki; her nasıl bir ülkenin her ilinin veya bölgesinin, ülkenin gelişimine katkı sağlamak için görevini yerine getirmesi gerekiyorsa aynı çatı altında yaşayan çiftlerin de aynı derecede çaba göstermesi ve ilişki masasına eşit pay getirmesi gerekiyor.

Aksi hâlde sorunlar cinsel isteksizlikle başlayarak kar topu etkisi gibi büyüyebilir.

Kaynaklar: Academy of Ideas, Mail Online, The Conversation, 9Honey

22
7
3
1
1
Emoji İle Tepki Ver
22
7
3
1
1
Yorumlar(11)
Yorumunuz minimum 30 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
Popüler Yorumlar
Tüm Yorumlar
2 yıl önce
Sizin ülkenin % 80 i zaten çocuk adam.Saygılar
Yanıtla
-2
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
mestanxx
2 yıl önce
Birde çevresindeki herkes tarafından kazıklanıp, boynuzlanıp, doğduğu aile ve kurduğu aile dahil... Sonra dünyayı umursamama gibi birşeyde olabilir. Hani pekçoklarinin cinayet işlemeyi yada canına kıymayı tercih ettiği durumlardan sonra yaş büyük olsada çocuk adam olmak daha makul.
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
2 yıl önce
kılıbık eleman yazısı... yazık ona...
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
2 yıl önce
Bana çok saçma geldi içerik, belki eskiden tamam ama farkındamısınız günümüzde çalışma yaşı çocuk işçi yaşının altına bile düştü sayılır, bir de bunun üstüne şimdiki gençlerin hiç birisi ev/yazlık sahibi olamayacak, ne yani bu gençler mi çocuk adam?
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
2 yıl önce
güzel içerik olmuş. yine de teşekkürler.
Yanıtla
-1
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
2 yıl önce
17 yaşında evden üni için ayrıldım. Takibinde de 23 yaşında yurtdışına çıktım. Bu sene 20. yılımı dolduruyorum yurtdışı hayatımda. Bu tercihler olgunlaşmak zorunda bırakıyor insanı ki kendimi şanslı addediyorum zira büyük oranda Türk insanı (kadın, erkek) olgunlaşamadan hayatını yitiriyor. Burda eski yöneticim “tartışmanın fikrini kabul ettirmek değil de farklı bir perspektif getirmek olduğunu anlamalısın” gibi bir şey söylemişti. Ne kadar da doğru! Biz yaşlısından gencine olgunlaşamadan yaşadığımız için ne tartışmayı, ne bireysel hobileri, ne kendi kendine yetebilmeyi öğrenemiyoruz. Grup içinde yaşayıp, grup içinde ölüyoruz. Bireysel dünyası olmayanın dünyaya getireceği hiç bir yenilik olamaz diye düşünüyorum. Saygılar sevgiler herkese.
Yanıtla
-2
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
2 yıl önce
no brain no gain . insan sosyal bir varlıktır . tek başına olması çoğu yeni dünya düzencilerinin istediğidir . insanlar yalnız yaşasın aile kavramı olmasın çocuk sayısı azalsın yaşlı sayısı artıp ölümler çoğalsın . biyolojik çoğu şey yapay yollardan elde edilsin ve bunlar için servet ödensin . sen o zaman robotla evlenirsin çocuğunu da internetten modeline göre sipariş verip yağını suyunu verirsin . artık senin duygusal boşluğunu giderir mi soru işareti ? ameriga ya kaçıp gitmek marifet değil . sonuçta ameriga da abı hayat suyunu içirmiyorlar adama aslanım . bakalım ahiret hava yollarına binince ameriga ya gitmiş olman kurtaracak mı seni . ölmeyi bayılmak sanıyor cehennemi de sauna sanıyorsunuz . aile peygamberimizin emridir . kişi anne babasına itaat etmedikçe cenneti göremez . sağır ve dilsiz zebanilere yalvarırken bakalım işverenin seni kurtaracak mı :))
-2
2 yıl önce
dokunsan aglayacak olanlara delikanli, alim vs giysileri giydirilip agir abi gibi takilanlari var. ruhunda alemci bir delikanli yatiyor ama babasinin yerine gececegi icin ona gore yetistirilenler var bir de.
Yanıtla
-1
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
2 yıl önce
Limon ister misin çocuk adam ?
Yanıtla
-1
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
2 yıl önce
Bir de nasıl kurtulunur onu anlatsanız
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
2 yıl önce
Bu ben oluyorum ortalama 8 yaşıma kadar yemeğimi yediren biri vardı. bağcık bağlamayı lise de öğrendim 15-16 yaşıma kadar hiç bir sorumluluk almadım aldığımda desteklendim ama yorulduğumu gördükleri an sorumluluğu elimden aldılar.
ilerleyen yaşlarda bunun karakterime negatif yansıdığını farkettim ve kendimi bile bile zorlukların önüne attım ve onları geçmeye çalıştım böyle böyle kendimi geliştirdim.

yaşınız kaç olursa olsun böyle yetiştiğinizi düşüyorsanız kendinizi değiştirebilirsiniz kişilik değişebilen bir şeydir.
Yanıtla
-1
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
DAHA FAZLA YORUM GÖSTER