Sürekli sosyal medya hesabınızdan çocuklarınızı paylaşırken gözlerinizde Truman Show canlanıyor mu? Bugün yaptığımız bir paylaşım için yıllar sonra hak ihlalinden ötürü ceza alabilir miyiz? Bazen bir fotoğrafı paylaşırken, suç işlediğinizi hissettiğiniz oldu mu? Eğer tüm bu sorulara cevabınız hayırsa, Sharenting’i hiç duymamış olabilirsiniz.
Aramızdaki izleyememiş arkadaşlarımız için spoiler vermeden özetleyecek olursak; The Truman Show 1998 yılında yayımlanan, Jim Carrey’nin başrolde olduğu ve Truman’ın doğumundan itibaren bütün dünya tarafından televizyonlardan izlenmesini konu alan modern tarihimizin ilk Sharenting hareketlerinden biriydi.
Bugün büyük bir çoğunluğumuz, hatta ABD verilerine göre %95’imiz, Sharenting kavramına teslim olmuş durumdayız. Gelecek yaşamımızı sonsuza kadar etkileyecek; belki bilmeyerek belki isteyerek ya da sağladığımız maddi - manevi kârlardan ötürü vazgeçemediğimiz Sharenting Dosyası’nı ardına kadar açıyoruz.
Ben çocuğum, etkileşim aracı değil!
Sharenting kavramı; sharing (paylaşmak) ve parenting (ebeveynlik) kelimelerinin birleşimiyle ilk kez 2010 yılında ortaya atıldı. Sharenting’i kelime anlamı olarak “paylaşılan ebeveynlik” şeklinde tercüme edebiliriz. Sharenting’i kısaca tanımlayacak olursak; ailelerin 18 yaşından küçük çocuklarına ait bilgi ya da görselleri sosyal medyada rızaları olmaksızın paylaşmaları ve bunu alışkanlık haline getirmeleridir.
Anne karnında çekilmiş bir ultrason görüntüsü, henüz yeni doğmuş bir bebek, 7 yaşındaki taze bir öğrenci ya da ergenlik çağındaki çocuğun Sharenting kavramında farkı yoktur. Çocuğun 18 yaşından küçük olması ve ailesi tarafından gizlilik ihlaline uğramış olması Sharenting için yeterli. Ayrıca sosyal medyada yapılan paylaşımın iyi ya da kötü niyetli olması da gerekçesiz bir Sharenting’dir. Yani sevimli bir bebek paylaşımı ya da cici bir kız paylaşımı ile çirkin ya da pis bir çocuk paylaşımı arasında Sharenting bakımından fark bulunmaz. Kısaca, Sharenting’in adı her daim Sharenting’dir. İyi ya da kötü poz, güzel ya da çirkin kare farkı bulunmuyor. Ayrıca Sharenting, fotoğraf paylaşma olarak sınırlandırılmıyor. Çocuklara ait video/ses kayıtları veya konum paylaşımları da Sharenting sınırlarına giriyor. Yine çocuklara ait haber paylaşımları da Sharenting olarak belirtilmektedir.
Sharenting’in çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri
Ebeveynler; çocuklarıyla ortak ya da çocuğa özel sosyal medya hesapları açıp burada paylaşım yapıyorlar. Tüm bu hesap ve paylaşımlar, çocuğun rızası dışında bir dijital ayak izi bırakmasına sebep olmaktadır. Bu dijital kimlik gelecekte çocuğun her an karşısına çıkabileceği gibi; ayrıca burada çocuğa oluşturulan sanal kimlik, çocuğun ileride bürünmek zorunda kalacağı kendisine ait olmayan bir kimlik de olabilir. Bu da çocuğun kişisel ve psikolojik gelişimini ciddi oranda etkilemektedir.
Kirlenmiş zihinlere sahip pedefoliler, özellikle sosyal medya platformlarını aracı olarak kullanmaktadır. İllegal çoğu pedefoli platformlarında, diğer sosyal medya hesaplarında herkese açık şekilde paylaşılmış çocuk fotoğrafları paylaşılıyor. Bu konuda ailelerin tedbirli olmasında büyük fayda var. Sırf bu sebeple bile ebeveynlerin yapacakları paylaşımlarda iki kez düşünmeleri tavsiye edilmektedir.
Babalar Sharenting konusunda annelere göre daha hassas
London School of Economics and Political Science (LSE)’da görevli Sosyal Psikoloji Profesör’ü Sonia Livingstone ve ekibinin yaptığı bir araştırmaya göre; ayda en az 1 kez sosyal medya kullanan ebeveynlerin %75’i en az 1 defa çocukları ile ilgili paylaşımlarda bulunuyor. Bu oran, her geçen yıl daha da yükselmektedir. Her ne kadar yapılan araştırmada anne ve babaların yanıtları ebeveyn çatısı altında birleştirilse de; annelerin daha çok Sharenting yaptığı; babaların ise Sharenting’e daha mesafeli baktığı gözlemlenmiştir. Ayrıca çocuğunu sosyal medyada paylaşan annelerin sadece %1,2’si bunun bir suç unsuru olabileceğini düşünüyor.
Gösteriş için mi Sharenting yapıyoruz?
Sharenting’in temelinde ebeveynlerin verdiği cevaplara göre birden fazla sebep yatmaktadır. Ebeveynlere göre Sharenting’in en temel sebebi; ailelerin akrabalarla ve yakın çevresi ile iletişimde kalma gereksinimidir. Diğer gerekçeler ise çevre baskısı ile sosyal katılım, gösteriş, övünme, imrenme, teknolojiye kolay erişim ve dışarıya iyi aile imajı vermek gibi gerekçelerdir.
Ülkemizin en popüler Sharenting'i: Kızının ilk regl gününü paylaşan anne
Ülkemizde, 2021’in henüz başlarında oyuncu Ceyda Düvenci’nin yaptığı bir paylaşım birçok tartışmaya yol açmıştı. Düvenci, kızının ilk regl gününü Instagram üzerinden paylaşmış ve bazı kesimlerce “reşit olmayan kızının özel hayatının gizliliğini ihlal ettiği” gerekçesiyle topa tutulmuştu. Bunun aksini savunan bir kesim de vardı. Biz bu tartışmaya girmeden; bu konunun çok iyi bir Sharenting örneği olduğunu hatırlatalım. Çünkü ortada hem reşit olmayan bir çocuk var, hem bu çocuğun görseli var hem de bu çocuğun özel hayatına dair paylaşılmış bir bilgi var. Eğer isterse bu genç kız annesine dava açabilir ve emsal davalardan ötürü rahatlıkla davasını kazanabilir.
Sharenting için çocuğun dava açmasına gerek yok
2017 yılında İstanbul’da bir baba; boşandığı eşinin sosyal medyada sürekli çocuklarının fotoğraflarını paylaştığı gerekçesiyle eşine dava açmış ve davayı kazanmıştır. Mahkeme, anneye çocuklarının fotoğraflarını paylaşmasını yasaklarken; mevcut paylaşımları da silmesini istemiştir. Ayrıca velayeti annede bulunan üç çocuğun velayeti babaya verilmiştir.
Çocuk, yaşı gereği yıllar sonra bile dava açılabiliyor
2016 yılında Avusturyalı bir kadın, çocukken ailesinin Facebook’da kendisine ait birçok fotoğrafı paylaştığı ve paylaşmaya da devam ettiğini; bu fotoğrafların çoğunun özel hayatına ait olduğu ve bu durumdan rahatsız olduğu için mahkemeye şikayette bulundu. Mahkeme kadını haklı buldu ve paylaşımların kaldırılmasına karar verdi.
Sharenting sadece anne-babaya mahsus değil
Hollanda’da ise yaşlı bir teyzemiz; torunlarını çok seviyor olacak ki sosyal medya hesabı açıp bu hesaplardan torunlarını paylaşmış. Bu durumdan rahatsız olan teyzemizin çocukları ve torunları; mahkeme kararı ile tüm bu paylaşımları kaldırtmış ve teyzemizin torunlarıyla ilgili yeni paylaşımlar yapmasını yasaklamıştır. Tabii teyzemiz bu yasağa ne kadar uyar onu bilemiyoruz.
Çocuklar dava açmak için 18 yaşını beklemek zorunda değil
2018 yılında İtalya’da; 16 yaşındaki oğlunun fotoğraflarını sosyal medyada paylaşan anneye oğlu tarafından dava açılmış ve davayı açan oğlu mahkeme tarafından haklı bulunarak anneye ceza verilmişti. Ceza olarak yine diğer davalarda olduğu gibi paylaşımları kaldırma, yeni paylaşım yapmama ve yapması halinde para cezası ile birlikte yeni yaptırımlar verileceği de belirtilmiştir. Ebeveynlerin çocuklara ait sosyal medya paylaşımları hakkındaki davalarda mahkemeler bugüne kadar çocukları haklı görmüş ve çocukların yararına kararlar vermiştir.
Biz neler yapabiliriz?
Her şey bizimle başlıyor. Öncelikle bizler ebeveyn olarak çocuklarımızı sosyal medyadan ve sosyal medya paylaşımlarımızdan korumalıyız. Elbette her şey bizimle çözülmüyor. Diğer çocuklar için de ihbar ve şikayet hakkımızı kullanabiliriz. Doç. Dr. Veysi Çeri; Instagram ve Youtube gibi mecralarda çocuk görüntüleri üzerinden para kazanan ebeveynler için: “Ha çocuğunuzu sokakta dilendirmişsiniz, ha bunu yapmışsınız fark yok” derken, bu tür istismarları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na ihbar edebileceğimizi de bizlere hatırlatmış oluyor.
Ayrıca dünya genelinde Sharenting konusunda bilinçli insanlar tarafından StopSharenting adında bir hareket başlatıldı. Bu hareketle birlikte daha bilinçli ebeveynler ve daha güvenli bir toplum hedefleniyor. StopSharenting hareketini takip edip destek olabilirsiniz. StopSharenting ile ilgili UNICEF’in Norveç’te yayımladığı bir reklam filmi epey ilgi görmüştü. Aslında bu reklam bile tek başına birçok şeyi açıklıyor.
Sizler de artık sosyal medya hesaplarınızda bir gönderi paylaşırken umuyoruz ki iki kez düşüneceksiniz, tabii ki çocuğunuzun hayatı Truman Show’a dönüşsün istemiyorsanız...
*Özel Teşekkür; Dr. Şule BAŞTEMUR, Doç. Dr. Veysi ÇERİ, Doç. Dr. Selim GÜNÜÇ, Müjgan HALİS, Tuba YILDIZ
**Thanks for your contribution Professor Sonia LIVINGSTONE