Osmanlı dönemine kadar dayanan bu hikâyede Abbas Hilmi Paşa'nın hayali ve tesadüflerle şekillenen olağanüstü bir yapı yer alıyor: Dalaman Tren Garı.
Yolcusu olmayan, tren uğramayan bu garın tek açıklaması ise karışıklık.
Osmanlı Devleti döneminde, Mısır’a vali olarak atanan Abbas Hilmi Paşa ile hikâyemiz başlıyor.
1893 yılında Mısır Hidivi olan Abbas Hilmi Paşa, Dalaman'a 12 kilometre mesafedeki Sarsala Koyu'nda keşfettiği bu cennet köşesine hayran kaldı. Sahilde küçük bir yerleşim ve verimli bir ovadan başka bir şey bulamadığı bu bölgeyi, kendi isteğiyle donattı.
1874’te mülkiyeti tamamen kendisine geçen Dalaman’ın artık tamamen sahibiydi. İlk önce bir iskele ve depo inşa ettirdi, ardından bu noktadan Dalaman'a kadar uzanan bir yol yaptırdı. O dönemlerde av hayvanlarının özgürce dolaştığı bu yeşil ova, onun için bir cennetin yeryüzündeki yansımasıydı.
Paşa, burada bir çiftlik kurmaya karar verdi ve işlerini düzenlemek üzere Mısır ve Sudan'dan işçiler getirtti.
Ancak işte tam bu noktada, bir tesadüf ve yanlış anlaşılma tarihe yön verdi. Paşa, Dalaman’a bir av köşkü yapmayı planlarken Fransızlar tarafından hazırlanan projeler karışmıştı. Çünkü aynı dönemde Mısır’a da bir tren garı inşa ettirecekti.
Projenin başında bulunan Fransızlar, gar malzemelerini ve projenin gemisini Dalaman’a, av köşkünün malzeme ve projelerini Mısır’a gönderdi. Dalaman'daki işçiler, malzemeleri hızla taşıyıp inşaata başladılar. Ortaya ise Paşa’ya sürpriz olacak bir yapı çıktı: yüksek kapılı, özel olarak yontulmuş taşlardan yapılmış bir gar binası.
İki katlı bu bina, yazın serin, kışın ılık olacak şekilde tasarlanmış, Osmanlı mimarisinin zarafetini yansıtıyordu.
İki katlı binanın her bir katında yedi oda bulunuyordu. Gerçekten de gar görünümlü bir köşk ortaya çıkmıştı. Mısır’a ise harika bir av köşkü çoktan yapılmıştı.
Bu binaları gören Paşa, gerçekten de şoka uğrasa da yıktırmaya kıyamadı ve garın yanına cami inşa ettirdi. I. Dünya Savaşı’ndan sonra hıdivliğine son verilen Abbas Hilmi Paşa, 1928’e kadar bu garın kredisini ödeyemeyince devlet, bu binaya el koydu.
Gar binası, zamanla Jandarma Karakolu olarak hizmet verdi, sonra da Devlet Üretme Çiftliği'ne tahsis edildi.
İçinde Osmanlı döneminden kalan koltuklar titizlikle korundu ve çevresine Mısır'dan getirilen bitkilerle birlikte botanik bir bahçe oluşturuldu.
Bugün burası, Dalaman Garı olarak hâlâ dünyada benzersiz bir kaderi paylaşan ender yerlerden biri olarak yolculuğuna devam ediyor.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: