Deniz kaplumbağaları denilince akıllara genelde sevimli canlılar gelir. Ancak bu canlıların ağız yapısının nasıl olabileceğini hiç düşündünüz mü? Bu sorunun cevabı pek çok kişi için "küçük dişler ve kuvvetli kaslar"dan ibaret olabilir. Eğer böyle düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Aslına bakacak olursak bu sevimli canlıların ağız yapıları, fazlasıyla korkutucu.
Denizde yaşayan canlılar genelde avını parçalayarak veya doğrudan yutarak yerler ancak bu içerisinde bulundukları dış ortam, onların besinle birlikte çok miktarda deniz ve okyanus suyu yutmalarına da neden olur. Deniz kaplumbağalarının ağız yapısıysa yaşadıkları ortamla tam bir uyum içerisinde olmalarını sağlıyor.
İşte deniz kaplumbağalarının ağız yapısı
Fotoğrafta da görebileceğiniz gibi deniz kaplumbağalarının ağızlarının iç kısımları yüzlerce diş gibi görünen dikensi yapılarla dolu. İlk bakışta bu ürkütücü görsel, deniz kaplumbağalarının göründüğü kadar da masum olmadığını düşündürebilir ancak bu yapının asıl amacı farklı.
Az önce de belirttiğimiz gibi deniz canlıları besinlerini parçalayarak yutmak durumundadırlar. Dolayısıyla deniz kaplumbağalarının bu ağız yapısı sizlere, "avını parçalamak için gelişmiş dişler" olarak görünebilir. Ancak bu yapı aslında diş bile değil. Bu diş gibi görünen ve yüzlerce olan yapılar aslında "papilla" olarak isimlendirilen çıkıntılardan ibaret. Bu papillaların görevi, insana yaptıklarını bir kez daha düşündürtecek cinsten.
Daha çok "Leatherbacks", "loggerheads" ve "yeşil deniz kaplumbağaları" gibi türlerde görülen bu yapı aslında, deniz kaplumbağalarının yuttukları besinleri yeniden çıkarmamalarını sağlıyor. Şöyle ki; deniz kaplumbağaları her öğünlerinde litrelerce deniz suyu yutuyorlar. Bu da midelerinin, her yemek seansında deniz suyuyla dolmasına neden oluyor. Bunun doğal bir sonucu olarak da deniz kaplumbağaları, her yemekten sonra yediklerini kusuyorlar ve besinler yeniden dışarı çıkıyor. Bu esnadaysa papillalar devreye giriyor ve besinlerin dışarı çıkmamasını sağlıyor.
Özetleyecek olursak bu papillaların görevi temelde tersine filtre uygulamak. Yani kusma sırasında besinlerin ağız dışına çıkmamasını sağlamak.
Bu durum, eskiden doğal bir dengenin bütünüydü. Ancak insanoğlunun doğaya verdiği zarar insana "Keşke bu yapılar olmasa da deniz kaplumbağaları kusabildikleri kadar kussalar." dedirtiyor. Bunun nedeniyse deniz ve okyanusları kirlettiğimiz plastik maddeler. Normal koşullarda doğal besin tüketmesi gereken deniz kaplumbağaları sayemizde plastik yer hale geldiler ve ne yazık ki deniz kaplumbağalarının ağızlarında bulunan papillalar, plastik maddelerin de ağız dışına çıkmasını engelliyor.
Bu konuya dikkat çekmek isteyen sanatçı ve biyolog Helen Kairo, konuyu en iyi şekilde özetleyen bir çizim yaptı. Dilerseniz şimdi de Kairo'nun hazırladığı çizime yakından bakalım.
Helen Kairo'nun da dediği gibi "Şimdiye kadar oldukça iyi çalışan benzersiz bir sistem.". Ancak artık, bu sistemin iyi çalıştığını söylemek ne yazık ki mümkün değil. Fakat bu sorunun nedeni denizlerde yaşayan herhangi bir canlı değil. "Akıllı" olarak nitelendirilen ve üstün olarak görülen insan ırkının ta kendisi.
