Jules Verne’in unutulmaz romanı Denizler Altında 20 Bin Fersah, bir çocuk romanı değildi. Dünya edebiyat tarihinin denizleri en iyi anlatan kitaplarından birisi olan bu eserde, ana karakterimiz Kaptan Nemo ile yolculuğuna tanıklık ettiğimiz Profesör’e şunları söyler:
“Sayın profesör, sahibi olduğum ormanlar güneşten ne ısı; ne de ışık alırlar. Orada aslanlar, kaplanlar yoktur. Hiçbir dört ayaklı orada barınamaz. Bu ormanları bilen tek kişi benim. Şimdilik yalnızca benim için yeşerirler. Size kara ormanlarından değil; deniz ormanlarından bahsediyorum.”
Denizler, insanoğlunun anlamlandırmak için tarih boyunca emek harcadığı yerler oldular. Bu süre zarfında karşılaştıklarımız, yaşadıklarımız ve söylentiler ise hiç unutulmadılar. İşte o anlatılardan 10 tanesi:
1. Mariana Çukuru:
Mariana çukuru tüm okyanusların yaklaşık 10.994 metreyle en derin noktasıdır. Yani Everest Dağı'nı bu çukura koyarsanız, zirvesinden yüzeye kadar 2146 metre daha yüzmeniz gerekir. Bu yerin varlığı kendi başına bir gizem teşkil ediyor. Bugüne kadar yüksek basınçtan dolayı sadece 4 kez dibine cihazlar göndermek mümkün oldu, ancak bizden önce ulaşan bazı şeyler de vardı: Plastik poşetler. Uzmanlar bu çukurda hala keşfedilemeyen deniz canlıları olduğunu söylüyorlar.
2. Baltık Denizi kalıntısı:
Görüntüde gördüğünüz şey, düşük çözünürlüklü bir Star Wars sahnesi değil. Fotoğraf Baltık Denizinin 300 metre altını tarayan bir sonara ait. İki bilim insanı tarafından keşfedilen garip şekil, pek çok komplo teorisini beraberinde getirdi. Uzaylılardan tutun, gizli savaş teknolojilerine kadar bütün konularda iddialar mevcut.
3. Kaynağı açıklanamayan sesler:
Okyanuslardan geldiği söylenen pek çok sesin viral şekilde dolaştığını biliyoruz. Bunların büyük bir kısmı komplodan öteye gidemezken, iki yıl boyunca kaydedilmiş olan “The Bloop” ve “Julia” sesleri hala açıklanamadı. Bilim insanları, bu seslerin okyanus tabanında dev çökmelere ve yıkıma neden olan buzul dağları olduğunu söylüyorlar. Tabii ki komploların ardı arkası kesilmiyor.
4. Aynı yıl kaybolan ve asla bulunamayan 4 denizaltı:
Üstelik hepsi farklı uluslara ait. ABD’nin Scorpion, Sovyetlerin K-129, Fransa’nın Minerve ve İsrail’in Dakar isimli denizaltıları, 1968 yılında ortadan kayboldular. Hatta Minerve ve Dakar, 4 gün arayla sırra kadem bastı. Minerve, yolculuğunun başlangıcından 1 saat sonra, yakın bir bölgede kaybolsa da hala bulunamadı. Bu tuhaf olayların birer tesadüften ibaret olmadığına dair efsaneler var.
5. Atlantis:
Kayıp su uygarlığı Atlantis’in Yunanistan’ın Delos adasından biraz uzakta bulunduğu söyleniyor. Bölgede su altında kalmış yapılar, meydanlar, çok sayıda çanak çömlek var. Şehirleşmenin planlı olması dikkat çeken detaylardan.
6. Kraken:
Yolcu otobüsü büyüklüğünde bir kalamar düşünün. 1870 yılında Yeni Zelanda’da dev bir kalamar yakalandı. Bölge sakinlerinin anlatılarına göre yaratığın sadece baş bölgesi 3 metreden uzundu. Bilim insanları, anlatılardan hareketle sonrada korsan efsanelerinde yer edecek Kraken’in 66 metre boylarında olabileceğini söylediler. Ne yazık ki 1870 yılında yakalanan dev kalamar dışında büyük bir tür bulunamadı.
7. Yonaguni Anıtı:
Bu dev merdiven benzeri yapılar 1985'te yılında keşfedildiler, ancak o zamandan beri kimler tarafından hangi amaçla inşa edildikleri tespit edilemedi. Merdiven benzeri olmaları, onların gerçekten de merdiven olarak yapıldıkları savını ortaya çıkarttı, bu da bir komploydu. Zira 50 metre uzunluğa ve 20 metre yüksekliğe sahipler.
8. Şeytan Denizi:
Günümüzün en büyük denizcilik efsanelerinden olan Bermuda Şeytan Üçgeni’nden sonra en çok kayıp verilen bölgelerin başında gelir. Uçakların kuşlar gibi düştükleri, büyük metan gazı patlamalarının olduğu bir yer. II. Dünya Savaşı sırasında ABD’nin 20 fazla denizaltısı ve pek çok gemisi burada kayboldu. Japonya’nın sahip olduğu adaların hemen aşağısında bulunuyor.