Yeni yayınlanmış iki çalışma, depresyonu, bağırsaklarımızdaki mekanizmalarla ilişkilendiren büyüyen bir kanıtlar bütünü üzerine inşa etti. Columbia Üniversitesi Irving Medical Center’daki araştırmacılar tarafından yürütülen araştırmada, düşük seviyedeki serotoninin, kabızlık gibi sindirim sistemi bozukluklarına yol açtığını buldu. Philadelphia Çocuk Hastanesi de fareler üzerinde bir araştırma gerçekleştirdi. Depresif davranışları olan bir farenin bağırsaklarından alınan bakteri, sağlıklı bir fareye aktarıldı ve bakterinin aktarıldığı farede de depresif davranışlar gözlemlendi.
Sindirim sistemi, vücudumuzda beyinden sonra en çok nöronun bulunduğu bölge ve bu sayede bağımsız olarak hareket edebilmesi sebebiyle bu bölgeye ikinci beyin adı da veriliyor. Daha ilginci ise bağırsak nöronlarının, vücudumuzdaki serotoninin %90’ınını ürettiği düşünülüyor.
Majör depresyondan muzdarip olan hastalarda ayrıca sindirim sistemi bozuklukları da oldukça sık görülüyor ve yapılan yeni bir çalışmaya göre, düşük seviyedeki serotonin hem bağırsak hem de beyin rahatsızlıklarına sebep olabiliyor.
Daha önemlisi ise depresyon için geliştirilen yeni bir deneysel tedavi yönteminin ayrıca bağırsaktaki serotonin seviyesini de artırdığı ve kabızlık semptomlarını iyileştirdiği gözlemlendi. İlaç, yutulduğunda serotonine dönüştürülen bir öncü molekül olan 5-HTP'nin yeni bir yavaş salınan formülasyonu durumunda.
Depresyon ve bağırsak arasındaki bu ilgi çekici bağlantı, Molecular Psychiatry dergisinde yayımlanan başka bir araştırmayla da teyit edildi. Bu araştırmada, bağırsaklardaki mikrobiyom değişimlerinin, hayvanların akıl sağlığında değişim yaratıp yaratmadığını incelendi. Hatta bu senenin başlarında çok daha ilginç bir araştırma gerçekleştirildi. Bu araştırmada, şizofreni semptomlarının, bir hayvandan diğerine dışkı nakliyle aktarılabileceği iddia edildi.
Pennsylvania Üniversitesi’ndeki Perelman Tıp Okulu ile Philadelphia Çocuk Hastanesi işbirliğiyle gerçekleştirilen bir çalışmada, strese kronik olarak maruz kalmanın hayvanların mikrobiyomlarını nasıl etkileyebileceği ve bu karakteristiksel davranışın, mikrobiyom nakli vasıtasıyla nasıl transfer edileceği araştırıldı.
Araştırmanın öncülerinden Seema Bhatnagar, gerçekleştirilen araştırmayla ilgili olarak, “Bir laboratuvar testinde depresif tip davranış gösteren sıçanlarda, stresin bağırsak mikrobiyomunu değiştirdiğini bulduk. Dahası, strese maruz kalan bu sıçanlardan bakterileri strese girmemiş sıçanlara naklettiğimizde, alıcı hayvanlar da benzer davranışlar gösterdi.” ifadelerini kullandı.
Bu araştırmalar şu an için sadece hayvanlar üzerinde kanıtlanmış durumda ve insanlar üzerinde de deneme planları bulunuyor. Şu an araştırmanın erken safhalarında ve klinik tedavilerinde kullanılması için üstünde daha fazla çalışılması gerekiyor.
