Tüm Süreci Anlatıyoruz: Amerikan Doları, Nasıl Bazı Ülkelerin Kendi Para Birimlerinden Bile Daha Fazla İtibar Ettiği Bir “Dünya Parası” Olabildi?

67
32
24
9
6
Dolar nasıl oldu da dünya çapında herkesin güvenini kazanarak âdeta bir dünya parası olmayı başardı dersiniz? Bu içerikte anlatıyoruz.

Her ülkenin kendi para birimi var ama çok azını dolar kadar duyuyor ve kabul ediyoruz değil mi? Peki dolar bu kadar kabul gören bir para olmayı nasıl sağladı dersiniz?

"Dolar nasıl oldu da dünya parası oldu?" sorusunu cevaplamak için belki de biraz geriye, kâğıt paranın hayatlarımıza girişine gitmek gerekir.

Kâğıt para ilk defa 7. yüzyılda, Çin’de Tang Hanedanının hükümranlığı esnasında emanet senedi gibi ortaya çıktı.

Madeni paralarını devamlı yanlarında taşıma riskinden kurtulmayı arzulayan tüccarlar, paralarını güvenilir insanlara emanet olarak bırakıyorlar ve karşılığında da yazılı bir senet alıyorlardı. 

Zaman içinde bu senetler arkalarına devir kayıtları ve mühürleri konularak, yani bir anlamda ciro edilerek, başkalarına devredilir oldu. Böylelikle, malı alan kişi bunun karşılığında satıcıya bu emanet senedini devrettiğinde, emanetteki madeni para el değiştirmiş oluyordu.  

Çin’de tüccarlar arasında kullanılmaya başlanan kâğıt paraların üstünlüklerini fark eden merkezi hükümet, kâğıt para basımını tekel olarak üstlenmeye yöneldi ve 1120 yılından itibaren kâğıt devlet parasını basmaya başladı.

Çin’e giden Venedikli tüccarlar da, devlet garantisi ile basılan ve kolaylık sağlayan kâğıt para fikrini batıya taşıdılar. Ve Avrupa, kâğıt para ile tanışmış oldu.

'Banknot' terimiyse ilk defa İtalyanlar tarafından, 14’üncü yüzyılda, 'Nota di Banco' (banka notu, banknot) olarak kullanılmaya başlandı. İtalyan bankaları kendilerine emanet edilen madeni paralar karşılığında banknot düzenlediler ve söz konusu banknotlar elden ele dolaşarak, tıpkı Çin’deki gibi, tüccarlar arasında kâğıt para işlevi görür oldu.

İngiltere Merkez Bankası’nın (Bank of England) 1694 yılında kurulmasından evvel, altınlarını rehin edenlere altın tacirlerinin (goldsmiths) verdiği yazılı senetler (goldsmiths notes) kullanılmaya başlanmıştı.

Bu kâğıtların el değiştirmesiyle karşılığı altın olan kâğıt​ para (banknot) fiilen doğmuş oluyordu.

Bu tacirler giderek banka gibi çalışmaya yönelince, bunları yönetecek ve kâğıt para basacak bir kuruma ihtiyaç doğdu. İngiltere Merkez Bankası’nın doğuşunda da bu gelişme önemli bir rol oynadı.

19’uncu yüzyılın ilk çeyreğinde, kâğıt paranın gitgide yaygınlaşmasıyla beraber, İngiltere’de altın standardına geçildi.

altın standardı

İngiliz Sterlini, altına bağlı para olması nedeniyle genel kabul gördü ve bir zaman sonra da dünyadaki en önemli rezerv para hâline geldi.

Altın standardı sistemiyse, ülkelerin, kendi kâğıt paralarını belirli bir ağırlıkta saf altın olarak nitelemesiyle ortaya çıkmış bir sistem.

Ulusal paranın değerinin belirlenen parite düzeyinde sürdürülebilmesi, merkez bankasının bu pariteden isteyene altın satması veya kendisine getirilen altınları bu pariteden satın alması manasına geliyor.

Altın standardındaki tüm ekonomiler kendi parasını belirli bir parite ile altına bağladığında, sisteme girmiş bulunan bütün ülkelerin paraları sabit kur üzerinden diğer paralara bağlanmış oluyordu.

Bu durumda kurlar da bu paritelere bağlı olarak belirleniyordu.

20’nci yüzyıla doğru altın standardı uluslararası alanda yaygınlaştı ve 1914 yılında I. Dünya Savaşı çıkana değin sorunsuz olarak uygulandı.

I. Dünya Savaşı öncesinde hemen her yerde hükümetler kâğıt para basımını tekel hâline getirdi ve çoğu bu yetkiyi kendi ülkesinin merkez bankasına verdi.

Basımı gerçekleştirilen kâğıt paraların altın karşılığı vardı. Bu karşılığı bulundurmakla, kâğıt parayı getirene o karşılığın ödenmesi sözü verilmiş oluyordu.

Bu dönemde İngiliz Sterlini, altına bağlı ilk para olmanın sağladığı avantajın yanında, İngiliz ekonomisinin dünya ticaretindeki ağırlıklı yeri itibarıyla da dünyanın en itibarlı parası olmayı sürdürdü.

I. Dünya Savaşı'yla birlikte merkez bankalarına yönelik altın talebi artınca altın karşılığı konusu rafa kaldırıldı ve kâğıt para sadece yasal bir zorunluluğa dayalı olarak kullanılır oldu.

Savaştan sonra karşılık meselesi tekrar oturtulmaya çalışılsa da, gerçekleşmedi. İngiltere, Sterlinin altın karşılığını tutmakta uzun müddet direndiyse de, o da başarılı olamadı.

Söz konusu dönemde parasını altına bağlı olarak tutmayı sürdürebilen tek ülke Amerika oldu.

Bu sebeple de dolar, sterlinin yerini aldı ve yavaş yavaş dünya parası konumuna yükseldi.

Bretton Woods

1944 yılında Bretton Woods’da toplanan ve IMF ile Dünya Bankası'nın kuruluşuna önderlik eden toplantıda kabul edilen yeni para sistemi sonrasında Amerikan doları, altına konvertibilitesi olan tek para olarak kalmıştı.

Doların altın karşılığı 35 dolar = 1 Ons altın denkliğiyle açıklanmış ve böylece Amerikan doları altın karşılığı basılmaya devam etmişti. Ve bütün diğer ekonomiler, paraları için dolar karşısında açıkladıkları kur üzerinden dolaylı konvertibiliteye sahip hâle gelmişlerdi.

Dünyadaki tüm ülkelerin altın karşılığını terk etmelerine karşın doların altın karşılığında basılması, doların dünya çapında kabul görmesini sağladı.

Bu gelişmede ABD ekonomisinin dünya ekonomisindeki büyüklüğü, dünya ticaret hacmindeki yeri ve küresel finans sistemindeki önemi de, dolar​ın altınla olan ilişkisi kadar etkili oldu.

Dünyada merkez bankaları rezerv olarak altının yanı sıra dolar tutar oldular. Dolar öylesine kabul gördü ki; dünyanın her ülkesinde en az söz konusu ülkenin parası kadar, hatta bazen ondan bile fazla tercih edilir oldu. 

Bu gelişmeye petrol ve altın gibi çok önemli iki malın dolarla fiyatlandırılıyor olması da büyük katkı yaptı.

petrol

Dolar zaten altın karşılığı basıldığı için, altının dolarla fiyatlandırılması zor olmadı.

Petrolün dolarla fiyatlandırılması ise ABD’nin Körfez'de İngiltere’den devraldığı hegemonik güç ve yine doların altın karşılığı basılıyor olmasıyla sağlandı. 

Vietnam Savaşı'nın yarattığı mali ve parasal sıkıntılarla bunalan ABD, 1971 yılında doların altın karşılığı olarak basılması ilkesini terk edince karşılıksız kâğıt para basan ekonomiler arasına katılmış oldu.

O zamana dek karşılıksız para basan ekonomiler, paralarını bir anlamda dolar üzerinden altınla ilişkilendirdikleri için, bu gelişmeden sonra dünyadaki tüm kâğıt paralar karşılıksız kalmış oldu.

Kâğıt paraların altın karşılığı basılması ortadan kalkınca kâğıt paranın üzerindeki değer, sadece hükümet ya da yasalar öyle söylediği için var olan bir değere dönüştü.  

100 dolar

Uzun müddet tek başına altın karşılığı taşıyan para olarak tedavül etmiş olmasının yarattığı itibar sayesinde altın karşılığı kaldırıldıktan sonra bile dolar, sanki altın karşılığı varmış gibi dünyada kabul görmeye devam etti.

Gelişme yolundaki çoğu ülkenin kendi parası yeterince güçlü olmadığı ve sürekli değer yitirdiği için, konvertibiliteye geçiş sonrasında insanların bir bölümü paralarını dolara çevirerek saklar oldular.

Buna ‘para ikamesi’ ya da ‘dolarizasyon’ deniyor. Şayet ulusal para dolara tercih edilmeye başlanmışsa, buna da ‘ters para ikamesi’ veya ‘de dolarizasyon’ deniyor.

Ekonominin temel kurallarından birisi, talep artışının değer artışı oluşturmasıdır. Yani bir mala ne kadar çok talep varsa, o malın değeri o kadar artar. 

Ve gerek Türkiye’de olduğu gibi parası zayıf olan ekonomilerdeki yüksek dolarizasyon tercihi, gerekse dünya merkez bankalarının rezerv para olarak dolar talebinin yüksekliği, doların dünya parası olmaya devam etmesi olgusunu destekliyor.

İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:

67
32
24
9
6
Emoji İle Tepki Ver
67
32
24
9
6