Dört buçuk milyar yıl önce Güneş Sistemi oluşurken gezegen boyutundaki nesneler Dünya'ya çarparak Ay'ın oluşumuna sebep oldu. Dünya ve Ay'ın oluşumu tamamlandıktan sonra ikisine de meteorların çarptığı bir evre atlatıldı.
İkisi de ortak bir yerden gelmiş olsa da Dünya ve Ay arasında ilginç farklılıklar bulunuyor. Altın, iridyum, platin ve paladyum gibi elementler, Dünya'daki oranları göz önünde bulundurulduğu zaman Ay'da son derece az bulunuyor. Meteorların bu elementleri getirdiği düşünüldüğü için Dünya ve Ay'da bulunan siderofil element oranı arasındaki farklılık, bilim insanlarını yüz milyonlarca yıldır gelişen meteor yağmurlarını araştırmaya itti.
Bu sorunun anlaşılması, Dünya ve Ay'ın bugün bildiğimiz haline gelmesini anlamamız konusunda büyük bir önem arz ediyor. Kaliforniya Üniversitesi'nde Dünya ve Gezegen Bilimleri profesörü olan Qing-zhu Yin, konuyla ilişkili olarak "Bu, Ay'ın nasıl büyüdüğünü anlamamız konusunda büyük bir sorun oldu" açıklamalarında bulundu.
Yin ve meslektaşları, son derece siderofil (metalik demirle bulunma eğilimi gösteren) elementler üzerine bir araştırma gerçekleştirdi. Bu materyalleri Ay ve Dünya'ya getirebilecek milyonlarca model tasarlayan araştırmacılar, Ay'daki krater sayısından hesaplanan tahmini meteor çarpma sayısıyla modellerini eşleyerek uygun modeli buldu.
Yin ve meslektaşları, siderofil elementlerinin Ay'da 4,35 milyar yıl önce ortaya çıktığını belirtti. Bu zamanın da Ay'ın magmasının okyanuslarla kaplanarak soğuma evresine denk geldiği söylendi. Bu zamandan önce gelen siderofil elementlerin Ay'ın demir çekirdeği tarafından emildiği düşünülüyor.
Tüm bu açıklamalar bir araya getirildiği zaman Ay ve Dünya arasındaki siderofil farklılıklarının sonucu açıklanabiliyor. Qing-zhu Yin, "Bu işin en güzel yanı bu. Tüm parçalar yerli yerine oturuyor. Başka biri farklı sorunlar bulana kadar şu anki problemi çözdük" açıklamasında bulundu.