Teknolojinin günümüzde dünyadaki birçok krize rağmen akıl almaz şekilde hızlı geliştiği gerçeğini hepimiz kabul etmişizdir. Öyle ki bugünlerde özellikle akıllı telefon veya bilgisayarların tanıtımında gördüğümüz, o döneme göre ‘çığır açıcı’ yenilikler daha bir sene olmadan eski statüsü kazanabiliyor.
Tüketici elektriğindeki yeniliklerde durum böyle geçiciyken konu bilime geldiğinde bu hızlı gelişimin etkisi kalıcı oluyor. Bu bağlamda bilime yönelik araştırma merkezleri, teknolojinin gelişimiyle daha üst düzey ekipmanlara erişebiliyor, bu da kendi alanlarında her seferinde bir sağlam adım daha atmalarına imkân tanıyor. Şimdi gelin, öne çıkan bu araştırma merkezlerinden birkaçına bakalım.
Dünya’nın önde gelen araştırma merkezleri:
- NASA: Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi
- ISRO: Hindistan Uzay Araştırma Organizasyonu
- SPACEX: Uzay Keşif Teknolojileri Şirketi
- Blue Origin: Havacılık ve Uzay Araştırma Şirketi
- ESA: Avrupa Uzay Ajansı
- CERN: Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi
- LIGO: Lazer İnterferometresi Kütleçekim Dalgası Gözlemevi
- ESO: Avrupa Güney Gözlemevi
Herkesin adını her yerde gördüğü, uzay araştırmalarıyla geniş kitlelerce tanınan: NASA
- Merkezinin bulunduğu yer: Washington, DC, ABD
NASA’yı, gerçekleştirdiği veya gerçekleştireceği uzay görevleriyle ve sinema dünyasındaki tasvirleriyle tanıyor olabilirsiniz. ABD’nin uzay çalışmalarının temelini oluşturan NASA, günümüzde hâlâ havacılık ve uzay alanlarında uzun vadeli projeler yürütmekte.
Şirket bu bağlamda sadece roket üretip uzaya göndermekle kalmıyor, uzay araştırmaları da yürütüyor. Şirketin güncel projeleri arasında insanlığı Ay’a tekrar götürmeyi amaçlayan Artemis Programı bulunuyor.
Çoğu kişinin varlığından haberdar olmadığı fakat uzay yarışında Hindistan’ı en iddialı ülkelerden biri kılan: ISRO
- Merkezinin bulunduğu yer: Bangalor, Hindistan
Açılımını Hindistan Uzay Araştırma Organizasyonu şeklinde Türkçeye çevirebileceğimiz ISRO, adı üstünde Hindistan’ın ulusal uzay ajansı. Bu bağlamda temel amacı, uzay alanındaki gelişmelerle Hindistan’ı öne çıkarmak.
Yaptığı şeylere baktığımızda uydu cihazlarının oluşturulup geliştirdiklerini, roket tasarımı ve geliştirilmesi aşamalarını üstlendiklerini ve atmosferin üst katmanından uzayın derinliklerine kadar geniş çaplı araştırmalar gerçekleştirdiklerini görüyoruz.
Uzayla ilgisi olmayanların bile adını Elon Musk sayesinde en az bir yerde duyduğu: SpaceX
- Merkezinin bulunduğu yer: Kaliforniya, ABD
Az önceki iki kurum gibi uzay araştırmalarına yoğunluk gösteren SpaceX, kendisini onlardan ayrı kılan bir amaca sahip. Bu şirketimizin amacı uzay turizmini herkes için erişilebilir kılmak ve Mars’ta ilk kolonileri kurmak. Zaten kurucusu Elon Musk’ı da sürekli bu hayali hakkında konuşurken görüyoruz.
Şirketin alışılmışın dışında olan amacının yanında gelişmiş roketler ve uzay araçları tasarlayıp ürettiğini de belirtelim.
Elon Musk’ın SpaceX şirketinin rakibi olarak nitelendirebileceğimiz, Jeff Bezos’ın şirketi: Blue Origin
- Merkezinin bulunduğu yer: Washington, ABD
Blue Origin şirketinin adını, daha çok kurucusu Jeff Bezos’ın gerçekleştirdiği uzay seyahatiyle internette yaygın şekilde görmeye başladık. Şirketin misyonu, SpaceX’e benzer şekilde uzay seyahatlerinin masrafını azaltmak ve diğer gezegenlere de ulaşım sağlayarak yeni kaynakların insanlığa ulaştırmak.
Hükümetlerarası bir uzay organizasyonu olan: ESA
- Merkezinin bulunduğu yer: Paris, Fransa
Çok sayıda Avrupa ülkesinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan Avrupa Uzay Ajansı, Dünya ve çevresindekiler hakkında bilgi edinmeyi amaçlıyor. Geniş çaplı organizasyonun çalışma alanı bununla sınırlı değil, zira Güneş Sistemi ve evrenin geri kalanına yönelik çalışmalar da ESA’da yürütülmekte.
Tüm bunlar yapılırken de organizasyona dahil olan Avrupa ülkelerinin endüstrilerinin geliştirilmesi hedefleniyor.
Dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarı unvanını elinde tutan: CERN
- Merkezinin bulunduğu yer: Meyrin, İsviçre
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi olarak bilinen CERN, dünyanın en güçlü parçacık hızlandırıcılarını elinde tutmasıyla biliniyor. Kabaca anlatmak gerekirse bu cihazlar, elektron ve proton gibi parçacıkları yüksek hızlara çıkararak bunların birbirleriyle veya bir hedefle çarpışmasını mümkün kılıyor.
Bu deneyler sayesinde farklı parçacıklar hakkında farklı bilgiler öğreniliyor ve elde edilen bu bilgiler hem bilimin ilerleyişine hem de insanlığın gündelik hayatına katkıda bulunacak şekilde kullanılıyor. Yani parçacıklar altında evrenin ne gibi sırlar sakladığına burada bakılıyor.
Kara deliklerin dinamikleri hakkında bilgi sahibi olmamızı mümkün kılan, astronomide bir ilki başaran: LIGO
- Merkezinin bulunduğu yer: Washington ve Lousiana, ABD
LIGO, diğer araştırma merkezlerine bakınca gözünüze yabancı gelebilir. Zira ışık yoluyla elde edilenler yerine burada, büyük kütleli cisimlerin ivmelenmesiyle oluşan kütleçekim dalgaları tespit ediliyor. 2015 yılında iki kara deliğin çarpışmasından yayılan kütleçekim dalgalarının LIGO sayesinde tespit edilmesiyle daha sonra burada rol oynayanlara Nobel Ödülü bile verilmişti.
Gözlemevi olmaktan çok bir deney olma özelliği taşıyan LIGO, diğer gözlemevleri gibi kubbeli değil. Zaten kütleçekim dalgalarını tespit etmek için de ışık gerekmediğinden anten görevi gören ve iki yana uzanan 4 km’lik kolları, amacına ulaşmasında yeterli oluyor. Bu deneyi tam olarak anlatmak için kütleçekimin ne olduğundan başlamamız gerektiğinden ilginizi çektiyse LIGO hakkında daha kapsamlı bilgi edinmek için bilimsel makalelere yönelebilirsiniz.
Hükümetlerarası bir gözlemevi olan: Avrupa Güney Gözlemevi (ESO)
- Merkezinin bulunduğu yer: Garching, Almanya
Gökbilim alanında çalışmalar yürüten ve Atacama Çölü’nde üç adet gelişmiş gözlem bölgesine sahip olan ESO, 16 Avrupa ülkesini kapsayan hükümetlerarası bir kuruluş. Burada, dünyanın farklı yerlerinden astronomi alanında çalışanlara üst düzey araçlar sağlanıyor ve gerçekleştirilen çalışmalarla uzay hakkındaki soru işaretlerinin ortadan kaldırılması hedefleniyor.
Teleskop teknolojilerinin geliştirilmesi de kuruluşun öncelikli çalışmaları arasında bulunuyor.
Bu araştırma merkezleri hakkında verdiğimiz bilgilerin tamamen yüzeysel olduğunu belirtelim. Eğer bu kuruluşlar hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak isterseniz resmî sitelerine yönelebilirsiniz.