İlerleyici ve ölümcül bir hastalık olan demansta hafızada bozukluk, günlük yaşam aktivitelerinde ilerleyici gerileme, çeşitli psikiyatrik semptomlar ve davranış bozuklukları görülüyor. Bu tehlikeli hastalığın ülkemizde bu kadar çok görülmesinin nedenleri arasında düşük eğitim düzeyi, yetersiz aktivite, sosyal izolasyon gibi nedenler bulunuyor.
Aynı sitede başka hastalıkların dünyada başka ülkelerdeki görülme sıklığını, karşılaştırmalı ve harita üzerinde buradan görebilirsiniz. Peki alzaymır ve demansın ülkemizde bu denli yoğun görülmesinin diğer nedenleri ne olabilir? Bu hastalığı önleyebilecek çalışmalar ne durumda? Konuyu detaylıca inceleyelim:
Dünya Sağlık Örgütü'nün raporuna göre, insanların "anılarına, bağımsızlıklarına ve haysiyetlerine" mal olan demans hastalığı dünya çapında yükselişte ve çok az ülke bununla mücadele edebilecek donanıma sahip.
Alzaymır veya felç gibi beyni etkileyen çeşitli hastalık ve yaralanmaların neden olduğu demans, "küresel bir halk sağlığı sorunu" haline geldi ve 55 milyondan fazla insanı etkiliyor. Rapora göre tüm ülkelerin sadece dörtte birinin demanslı insanları ve ailelerini desteklemek için ulusal bir stratejisi bulunuyor.
Bu ülkelerin yarısı Avrupa'da, geri kalanı ise dünyanın diğer bölgelerinde yer alıyor. Yine de Avrupa'da bile birçok planın güncelliği geçiyor ve süresi doluyor, bu da hükümetlerin konuya ilişkin planlarını yenilemeleri gerektiğini gösteriyor. Yetersiz strateji nedeniyle demans, milyonlarca insanın anılarını, bağımsızlığını ve itibarını çalıyor, ama aynı zamanda tanıdığımız ve sevdiğimiz insanlardan geri kalanımızı da çalıyor.
Demans, çoğunlukla 65 yaş ve üstü kişileri etkiliyor, ancak nadiren de olsa 30'lu ve 40'lı yaşlardaki insanlarda da görülebiliyor.
Bilinen bir tedavisi yok, ancak araştırmalar vakaların yaklaşık yüzde 40'ının sağlıklı bir yaşam tarzıyla önlenebileceğini veya geciktirilebileceğini gösteriyor. Genel olarak "erken", "orta" ve "ileri" olmak üzere üç evreye ayrılan demansta hastalar zaman içerisinde erken evreden ileri evreye ilerliyor ve evreler arası geçiş süreleri hastadan hastaya farklılık göstermekle birlikte ortalama 2-5 yıl olarak belirtiliyor.
Demans hastalığında sağlığı korumak için düzenli egzersiz, diğer medikal hastalıkların takibi, yıllık grip aşısı, 5 yılda bir zatürre aşısı, ağız ve diş hijyeni, gözlük gereksiniminin karşılanması ve işitme problemleriyle başa çıkılması gerektiği önerilerinde bulunuluyor.
Risk faktörleri arasında depresyon, düşük eğitim, sosyal izolasyon ve bilişsel uyarım eksikliği bulunuyor.
Bunama sorunu yaşayan insanların yüzde 60'ından fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde bulunuyor. Kentsel-kırsal alanlar arasındaki uçurumun azaltılması gerekiyor. Ne yazık ki ülkemizdeki bu sorunlar bir hayli fazla olduğu için görülme sıklığı da oldukça fazla.
Demanstan muzdarip sevdiklerine bakmak durumunda kalan ve onların sorumlulukları nedeniyle kendileri de verimli bir hayat yaşayamayan milyonlarca insan da bulunuyor. Yani demans sadece sorunu yaşayan kişiyi değil çevresini de etkileyerek psikolojik, sosyolojik ve ekonomik pek çok anlamda toplumsal bir sorun haline geliyor.
Umut veren araştırmalar da var. Bilim insanları saf oksijen solumanın alzaymırın "ilerlemesini ve ciddiyetini önemli ölçüde yavaşlatabileceğini" söylüyor.
Yeni bir araştırmaya göre alzaymır hastalığı oksijen tedavisi kullanılarak yavaşlatılabilir ve hatta tersine çevrilebilir. Araştırmacılar, terapinin insan beyninin işleyişini desteklediğini ve hayvanlarda hastalığa bağlı beyin plağı oluşumuyla mücadele ettiğinin kanıtlandığını söylüyor.
Tel Aviv Üniversitesi'ndeki ekip, bilişsel gerileme belirtileri deneyimleyen 60 yaş üstü 6 kişiyi izledi. Ekip, 90 gün boyunca 60 seans hiperbarik oksijen tedavisinden sonra beyne giden kan akışının ortalama yüzde 20 arttığını bildirdi. Hafıza testi sonuçlarının da ortalama yüzde 16,5'lik bir iyileşme gösterdiği ifade edildi.
Bilim insanları hastaları basınçlı odalara yerleştirerek dokularda daha fazla oksijenin çözülebileceğine ve böylece yenileyici etkileri olduğu bilinen bir hipoksi durumunu taklit edebileceğine inanıyor.
Devrim gibi bir yenilik de gerçekleşti: Alzaymıra karşı geliştirilen aşı, deney hayvanlarında başarılı oldu.
İngiltere'de yer alan Leicester Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, doz başına 15 sterline mal olan aşının, beyinde hafıza kaybına bağlı zararlı protein birikintilerinin oluşmasını önleyerek çalıştığı açıklandı. Farelerde gerçekleştiren denemelerde demansın etkilerinin tersine döndüğünü bildiren uzmanlar, insanlardaki denemelerin çok yakında başlayacağını açıkladı.
Yaşlanan bir nüfusa sahibiz ve gelecekte bu hastalık çok daha büyük sorunlara yol açabilir. Toplumsal sıkıntılar da hat safhada olduğu için tehdit eden bir hastalık olmaya devam ediyor. Umarız ki bilim insanlarının aşı çalışmaları başarıyla sonuçlanabilir.