Başlamadan önce standart bilgisayar teknolojilerindeki veri birimi Byte ile, kuantum teknlojilerindeki veri birimi olan Kübit arasındaki farka kısaca değinelim. Normalde sadece 0’lar ve 1’lerle çalışan günümüz bilgisayarlarında bilgiler Byte uzantılarıyla ifade edilirler. Fakat Kübit verileri sadece 0’lar ya da 1’lerden ibaret değildir, daha fazla ihtimal ve kombinasyonu mümkün kılarlar. Yani bilgisayarlara verilen komutlar ve onların aldıkları kararlar çeşitlenir.
Kuantum bilgisayarlar, dünyanın ilk bilgisayarı olan ve 1947 yılında tanıtılan ENIAC kadar büyük değiller. Ancak üretildikleri zamana göre en az o dönemdeki gibi karmaşık geliyorlar. Aradan geçen uzun yılların ardından ufalıp cebimize giren ve binlerce ENIAC gücünde işlem kapasitesine sahip bilgisayarlar da eskiyecek. Onların yerini, muhtemelen daha kısa sürede ufalmayı başaracak kuantum bilgisayar teknolojileri alacak.
Şimdiye kadar inşa edilmiş pek çok kuantum bilgisayarı var. Hatta Çin, bunlardan ikisini kullanıp uzaydaki yörüngesine konumlandırdığı kuantum uyduya, yer yüzündeki eşinden bir foton ışınlamayı da başardı. Tabiri caizse “foton gitti” anlayacağınız.
Üretilen en karmaşık kuantum bilgisayarlardan birisi olarak bilinen IBM’ın 50 Kübit gücündeki bilgisayarı şöyle bir şey:
İlk görüşte Osmanlı saraylarındaki avizelere benzetmeniz çok doğal, ancak daha işlevsel olduklarına dair bahse girerim. Kübitlerin “süperizasyon” olarak bilinen ve 0-1’lerden daha üstün işlem kabiliyetine sahip yapıları, bir kuantum bilgisayarın iki veriyi aynı anda test edebileceği veya değerlendirebileceği anlamına geliyor. Kübit arttıkça hesaplama gücü de artıyor.
2017’nin Kasım ayında tanıtılan bu bilgisayar, dev bir beyaz kasanın içinde muhafaza ediliyor:
Şirket, CES 2018 fuarında üstün başarısını kanıtlamak için sistemin detaylarını sergilemeyi tercih etti. IBM’in araştırma birimi başkan yardımcısı Jeffrey Welser, sistemi fuara taşımanın en zor tarafının onu gürültülerden izole etmek olduğunu söylüyor. Gürültüden kasıt, elektronik, manyetik ve ısı gibi dış etmenler.
Sektördeki pek çok uzman, 50 kübitlik bu sistemin bilişim çağında kuantumun üstünlüğünü ispatlayacak güçte olduğunu belirtti. Geleneksel sistemlerden çok daha üstün performans sergilediklerini zaten biliyoruz. Ancak burada dikkat çekilen şey, tıpkı Çin’in yaptığı gibi bilimsel faaliyetlere yön verebilecek güçte oluşu.
Bu konuda Welser’in çok önemli bir sözü de fuarda gündem oluşturdu: “Dünya klasik değildir, kuantumdur. Onu taklit etmek istiyorsanız kuantum bilgisayarlara ihtiyaç duyarsınız.”
Bilim insanları, evrendeki farklı koşulları kuantum bilgisayarlar sayesinde taklit edebiliyor, yıldızlardan kara deliklere, uzak güneş sistemlerinden gezegenlere kadar her tür fiziki ortam hakkında gözlem yapabiliyorlar.