Yabancı yaşam formları, her dönemde insanların aklını kurcalayan bir konu oldu. Bugün hala potansiyel yaşamın izlerini bulmaya çalışıyoruz. Antik toplumlarla aramızda, bu arayıştaki açısından ciddi bir teknolojik farklılık var. Bazı kalıntılar, mitolojik kabartmalar ve araştırmalar, fazlasıyla akılları karıştırıyor. Belki de o antik toplumların, bizim aradığımız şeyi çoktan buldukları şüphesi içimizde doğuyor.
Söz konusu iddialara ilişkin en dikkat çekici potansiyel kanıtlar, Mezopotamya’nın en gelişmiş medeniyeti Sümerlerden günümüze kadar ulaştılar. M.Ö. 4000 ila M. Ö. 2000 yılları arasında, yaklaşık 2000 yıllık bir zaman dilimi boyunca sahibi olduğu topraklara hükmeden bir kavimden söz ediyoruz. Onlar tarih sahnesinden silindi; Dünya, Güneş'in etrafında yaklaşık 4000 tur attı.
Sümerler, Anunnaki adı verilen tanrılara inanırlardı. Bugün bazı tarihçilere göre Anunnaki’yi tanrıları, aslında Dünya’yı ziyarete gelen yabancı varlıklarla bağlantılıya sahiplerdi. Yani aslında onlar, Dünya dışı varlıkların ta kendileriydi.
Bu meseleyi aydınlatmak, sadece tarih alanındaki uzmanlıktan daha fazlasını gerektiriyor. Zira iddiaları destekler niteliğe sahip çok sayıda bulgu var. Gelin TeknoTarih serimizin yeni bölümünde bu iddialara yakından bakalım.
Anunnaki tanrıları, Antik Yunan ve Mısır mitolojilerinden daha da eski bir mitolojiye ait:
3 Sümerli tahtta oturan bir Anunnaki'nin yanında. Ortadaki yıldız sembolü dikkat çekiyor.
Sümerlerin bugünkü Irak ve İran olarak bilinen Orta Doğu bölgesinde yaşadıklarını biliyoruz. Buradaki mitolojik değerler, bugünün popüler kültürüne yön veren Antik Yunan mitolojisinden de eskiler.
İnanışa göre Anunnaki tanrıları, göklerde yer alan bir yerden Dünya’ya geliyorlardı:
Pek çok mitolojide olduğu gibi Sümerler de göklerden gelen varlıklara inanıyorlardı. Babiller, kendi inanışlarında yer altını koruyan 300 Anunnaki ve gökyüzünde bulunan 300 farklı Anunnaki’nin varlığından bahsettiler. İşler bir noktadan sonra tuhaflaşmaya başladı.
M.Ö. 2500 yılında Sümerler, Anunnakilerin başı olan An’in oğlu Enki için dua etmeye başladılar:
Enki’nin pek çok tanrıça ile birliktelik yaşadığına, neslini devam ettirmesi gerektiğine inanılıyordu.
Bu kadar tarihi detaydan sıkıldıysanız, olayları daha da heyecanlı kılmanın vakti geldi. Aşağıdaki kabartmalar için bir fikriniz var mı?
Yıldızlar, yolcu taşıyan roketler:
19. yüzyılın başlarında arkeologlar, sayısı onlarca bine ulaşan çok sayıda Sümer tabletine ulaştılar. O tabletlerin çevirileri günümüzde hala devam ediyor.
Niburu gezegenini hiç duydunuz mu?
Sümerler, Anunnaki tanrılarının 12. Gezegen olarak adlandırılan ve Niburu olarak bilinen bir gezegenden geldiklerine inanıyorlardı. Azerbaycanlı yazar Zechiria Sitchin, tanrı Enki hakkındaki kitabında bu iddialardan bahsediyor.
Tabletlerde yazılanlardan hareketle Niburu, yıldızı etrafındaki bir turunu 3600 Dünya yılında tamamlıyor. Yine aynı tabletlere göre Niburu, bundan 450.000 yıl önce Dünya’ya yakınlaştığında Anunnakiler gezegenimize gelmeye karar verdiler.
Yazılanlara göre Anunnakilerin Dünya’da iniş yaptıkları yer, Sümerlerin yaşayacağı bölgeydi:
Sümerlere göre Anunnakiler, kendi gezegenleri Niburu’nun atmosferini yeniden düzeltmek için altın elementine ihtiyaç duyuyorlardı. Dünya’daki altını çıkartmak adına, işçi görevine sahip olacak insanı yarattılar.
Azerbaycanlı Sitchin, İsviçreli Erich von Danniken ve Rus Immanuel Velikovsky, Sümerlerin efsanevi tanrıları Anunnakilerin gerçek olduklarını ciddi şekilde savundular. Bu 3 bilim insanı, Sümerlerin efsanelerini sürekli gündeme getirdiler.
Sümerler için tanrı, modern insan için Dünya kaynaklarına gözünü dikmiş uzaylı ırkı olan Anunnakiler:
Senaryo size bir yerden tanıdık geliyor öyle değil mi? Elbette o 3 bilim insanının sinemadan, edebiyat dünyasından etkilenip ortaya komplolar attıklarını düşünebilirsiniz. Bu noktada size bir hatırlatma yapmamız gerek: Burada etki altında kalan taraf sinema ve edebiyattın kendisi oluyor.
Modern komplolar, Sümerlerin gelişmiş matematik, astronomi ve hayvancılık yeteneklerini Anunnakilere bağlıyor:
2015’te tercümesi tamamlanan bir kil tablet, 1400 yıl önce insanların Jüpiter’in yörüngesini tam olarak hesapladıklarını ortaya koyuyor. Bugün Babillerin, trigonometrinin mucitleri olarak varsayılan antik Yunanlardan 1000 kadar önce trigonometrik hesaplarla uğraştıkları söyleniyor.
Öyle ya da böyle, tartışmaların sonu gelmiyor. Hala Sümerlerin tabletlerinde yer alan gizemli sembollerin şekillerin ve tanrıların mantıklı bir açıklaması yok. Muhtemelen, büyük bir mucize gerçekleşmezse hiçbir zaman o açıklamaya ulaşamayacağız. Niburu ya da yabancı bir yaşamın gerçek olup olmadığı konusu gibi Sümerler ve Anunnakiler de büyük sır olarak aydınlatılmayı bekliyorlar.
Kaynaklar: All That Interesthing, Eden Saga
