Bu Grafiğe İyi Bakın: Duygusal Zekânızı Geliştirip Kişiler Arası İlişkilerde Birçok Faydasından Yararlanabilirsiniz

5
1
0
0
0
Sizce yeryüzünde kaç duygu vardır? 5 mi, 10 mu, yoksa 20 mi? Bazı araştırmalar bunun 154 tane olduğunu söylüyor. Sayı abartı gibi dursa da Psikolog Robert Plutchik 1980 yılında duyguları bizim için basitleştirerek duygu çarkını oluşturuyor.

"Kaç duygunun olduğunun ne ne önemi var, biz hissediyoruz sonuçta?" diye düşünebilirsiniz. Fakat duyguları kategorilendirmek ya da daha kaba bir tabirle “duyguları etiketlemek”, aslında bizim kendi duygu sellerimizde kaybolmamamız için önemli.

İngilizcede "Emotion Wheel" olarak bilinen ve Türkçeye duygu çarkı, duygu çemberi gibi isimlerle çevrilen bu çarkın, kendinizi anlamada ve kişiler arası ilişkilerde birçok faydası bulunduğuna inanılıyor. 

Psikanalist Irvin D. Yalom’un da dediği gibi "Düşünceler, duygularımızın gölgesidir."

Güney Afrikalı bir psikolog, konuşmacı ve yazar olan Susan David, duyguları etiketlemenin bizim için neyin önemli olduğunu anlama noktasında işe yaradığından bahsederken şunları söylüyor:

“Duygularınızı etiketlemek faydalı bilgiler sağlar. Duygularınız, en çok neye önem verdiğinizi belirlemenize yardımcı olan ve sizi olumlu bir değişiklik yapmaya motive eden işaretler haline gelir.”

duygular

Duygular üzerinde çalışan uzmanlar, genel olarak duygularda artan farkındalığın başkalarıyla olan ilişkileri ve sosyal etkileşimleri de daha bilinçli hale getirdiğine vurgu yapıyor. Yani kısacası biri diğerini tetikliyor. Duygular, olaylara verilen anlamı; anlam, ondan yapılan çıkarımları; çıkarımlar da oluşacak davranışı etkiliyor.

Psikolojide sık kullanılan bir psikoterapi tekniği olan Bilişsel Davranışçı Terapi’nin de bir yerde dayanağını oluşturan, aslında yukarıda bahsedilenlerdi. Yani "duygularımız, düşüncelerimizi; onlar da davranışlarımızı etkiler" varsayımıydı.

Bu terapide yapılan şey, davranış değişikiliği ile duygu değişimi sağlamaya çalışmaktır. Burada ise duygularınızı anlamlandırmayı öğreneceksiniz. Bu şekilde duygular ile ilgili farkındalığınızı artırıp duygularla ilgili yeni kelimeler öğrenerek duygusal zekanızı geliştirmiş olacaksınız.

Şimdi Duygu Çarkı’na biraz daha yakından bakalım.

duygu çemberi

Duygu çemberi diye de adlandırılan bu çark, Albert Einstein Tıp Fakültesi'nde fahri profesör olan Psikolog Robert Plutchik tarafından 1980 yılında geliştirildi. Çarkın farklı versiyonlarında iç taraftaki duyguların sayısı değişiyor. İnternette "duygu çarkı" diye aradığınızda farklı sonuçlara ulaşmanızın nedeni bu olabilir.

Çarkta, ilk geliştirildiği haliyle en iç çemberde 8 temel duygu bulunur. Bunlar; sevinç, güven, korku, şaşkınlık, üzüntü, tiksinme, öfke ve beklentidir. Çark karşılıklı zıt duygulardan oluşuyor. Örneğin sevinç duygusunun tam karşısında üzüntü bulunuyor. Güvenin tam karşısında ise tiksinme bulunuyor. 

Çarkta dikkatinizi çekecek olan ilk şey, belki de neden bu kadar renkli olduğu olabilir. Renkler var, katmanlar var, iç içe geçmiş duygular var... Aslında hepsinin bir anlamı var. Örneğin renkler keskinleştikçe duygular da yoğunlaşıyor. Renkler soldukça duygu yoğunluğu da azalıyor. Katmanlar da dışarıya doğru aynı duygunun daha hafif olanını sembolize eder. Fark ettiyseniz iki duygunun kesişiminden oluşmuş ara duygular da bulunuyor. 

"Duygu çemberini nasıl kullanalım?" sorusunun cevabı burada:

duygu çarkı

Tabii ki duygularınızı keşfetmek için kullanabilirsiniz. Günün herhangi bir anında kendinize “Şu an nasıl hissediyorum?” sorusunu sorabilir ve cevabı için duygu çarkını inceleyebilirsiniz. Gününüzün nasıl geçtiğini anlamak için gün sonunda da aynısını yapabilirsiniz.

Son olarak, psikoloji alanında çalışan profesyonellerden de çarkı kullananlar bulunuyor ve bunların sayısı azımsanacak gibi değil. Danışanın, duygularını öğrenmesi ve ne hissettiğini anlaması için danışana kullandırılabiliyor.

5
1
0
0
0
Emoji İle Tepki Ver
5
1
0
0
0
Yorumlar(2)
Yorumunuz minimum 30 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
Tüm Yorumlar
2 yıl önce
Bence nefret ve söylemi suç olmamalı
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
2 yıl önce
Günümüzde, özellikle bizim ülkede, duygu kavramına mantık ve akıl kadar saygı duyulmadığını ve dikkat edilmediğini gözlemledim. Oysa ki duygusal farkındalık bir insanın bir birey olması için en önemli kriter, bana göre. Duygusal olarak gelişimini tamamlayamamış bir toplumu kontrol etmek, kışkırtmak, sömürmek çok kolaydır; zaten bu noktada o toplum bir sürüdür. Bilim insanları bile duygusal zekalarını geliştirmek zorundalar. Bu nedenle duygusal gelişim, farkındalık ve şifalanmanın dünya çapında bir çok sorunu çözeceğinden eminim. Webtekno'dan daha çok duygu ve bilişsel psikoloji konusunda paylaşım bekliyorum. Teşekkürler.
Yanıtla
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
9 ay önce
Akıl ve mantığa daha fazla önem verilmesinin sebebi milletçe çok duygusal olmamızdan kaynaklanıyor. En azından diğer milletlere kıyasla çok daha duygusalız. Bundan dolayı fanatikliğimiz ve tarafgirliğimiz daha keskin çizgilere sahip. O nedenle asıl duygulara fazla odaklanırsak sürüye dönüşürüz. Gerçi diğer milletlere kıyasla daha duygusal olmamız bir noktada iyi bir şey zire duygu, empatiyi ve vicdanı güçlendirir. Ancak kontrolsüz duygular da nefretin, akıl ve mantığın önüne geçmesine vesile olabilir. Bu nedenle akıl, mantık, doğru bilgi ve kontrollü duygular çerçevesinde ilerlersek bağımsız ve sağlıklı kararlar alabiliriz.