Benzer bir teori ise Carl Gustav Jung tarafından ortaya atılan Elektra kompleksidir. Jung’a göre küçük kız çocukları babalarına ilgi duyuyordu. Ancak bu iki teorinin günümüzdeki geçerliliğini sorgulamakta fayda olduğunu söylemek mümkün.
İnsanların, ebeveynlerine benzeyen partnerlere çekildiği yönünde bir genelleme yapmanın gerçekten olanaklı olup olmadığını yapılan farklı çalışmalar üzerinden ele alacağız. Çünkü böyle bir durumun olması dahilinde bu meseleye yol açan başka faktörlerin de olabileceğini göz ardı edemeyiz. Hadi gelin, birlikte bu konuyu tartışalım.
Ebeveyne benzeyen partnerlere ilgi duymanın ardında biyolojik ve psikolojik faktörler olabilir.
St. Andrews Üniversitesinde yapılmış bir araştırmaya göre; erkeklerin, eş seçiminde genellikle annelerine benzeyen partnerlere ilgi duyduğu tespit edilmiş. Yine aynı araştırma; kadınların, yüzleri babaları gibi olan erkekleri beğendiğini söylüyor.
Araştırmacılar, katılımcılara bir saniyeliğine erkek ve kadın fotoğrafları gösteriyor ve katılımcılara söylemeden, katılımcıların karşı cinse benzetilmiş photosop'lu bir fotoğrafını da gösterilen fotoğraflar arasına ekliyor. Yani kadın katılımcıların erkek, erkek katılımcıların da kadın halleri. Bunun üzerine katılımcılar, kendilerinin değiştirilmiş fotoğraflarını çekici buluyor ve araştırmacılar bu durumun nedenini katılımcıların anne veya babalarını hatırladıkları için olduğunu söylüyor. Fakat araştırmacılar bu durumun nedenini, katılımcıların bebeklik hallerindeki davranış özelliklerini göstererek kendi hallerini, ebeveynlerinin fiziksel ve davranışsal görüntüsüne benzetmesi olarak açıklıyor.
İnsanların, ebeveynlerine benzeyen eşleri tercih etmelerinde cinsel damgalama kuramı ve kişinin, partnerin fiziksel özelliklerini kendine benzetmesi etkili olabiliyor.
Genetik mirasın yüzde 50’si anne, yüzde 50’si babadan geçtiği göz önüne alındığında, göz ve saç rengi gibi çeşitli özelliklerin kişilere ebeveynlerinden miras kaldığını söyleyebiliriz. Araştırmacılar insanların aşina oldukları bir şeyden daha fazla hoşlanabileceğini ifade ederek katılımcıların fotoğraf seçimlerini ‘maruz kalma etkisi’ ile açıkladılar. Mesela bir kişinin kendi yüzüne benzeyen biri, kişiye daha sempatik görünebilir ama tabii ki bu kişi mutlaka ebeveynlerden birisi olacak diye bir kaide olmadığını da bilmelisiniz.
Psikolog John Gottman ise eş seçiminde hormonal özelliklerin yanında cinsel damgalama kuramını baz alarak farklı etkenlerden de bahsediyor. Bu teoriye göre bir birey 18 aylık olduğu dönemde yoğun bir sevgi ihtiyacı içerisindedir ve kendi ebeveynine benzeyen farklı bir kişiye ilgi duymaya daha o yaşlarda psikolojik olarak koşullanabilir. Yani erken yaştaki bir birey, ebeveynlerden birisinden sevgiyi, güvenlik ve yakınlık hissini nasıl alırsa (veya bunlardan nasıl mahrum kalırsa) ileriki yaşlarında partner seçiminde de buna göre bir koşullanışa geçebilmekte.
Ebeveyne benzeyen eş seçiminde sosyal faktörlerin etkisini de unutmamak gerek.
Araştırmalara göre sadece fiziksel ve davranışsal özellikler değil, partnerin eğitim düzeyi, dünya görüşü, sosyal çevresi, değerleri, inançları ve yaşam tarzı ebeveynlerden birine benzetiliyorsa bu durum da partner seçiminde etkili olabiliyor.
Buna bir örnek olarak Johnny Depp’in kızı Lily-Rose Depp verilebilir.
Lily-Rose Depp, Johnny Depp’e benzerliğiyle bilinen Timothée Chalamet ile birlikteydi. Üstelik Chalamet’in, yeni filminde Johnny Depp’in daha önceden canlandırdığı bir karakteri yeniden canlandıracağı biliniyor. Velhasıl yukarıda bahsedildiği gibi partner seçiminde ebeveynin sosyal statüsüne benzeyen partnerlere ilgi duymak da mümkün olabiliyor.