“Olası bir uçak kazasında, uçağın hangi bölümü en güvenilir yer?” sorusuna 2012’de, Meksika Çölü’ne düşürülen bir uçak, yanıt vermiş.
Havacılık güvenliğinin yeniden sağlanması, temellerini sağlamlaştırmak için önem arz eden bu test uçuşu, bile isteye uçağı düşürmüştü ki amacına ulaşabilsin. Peki sizce, bu testin sonucunda, en güvenilir bölüm neresi çıkmış olabilir?
27 Nisan 2012’de, bugün merak ettiğimiz sorunun cevabına yanıt aramak için bir uçak düşürüldü.
Gündemimizden düşmeyen uçak kazaları, yerini korku ve endişeye bıraktı. Artık herkes, uçağın hangi koltuğu daha güvenlidir diye düşünmekten kendini alıkoyamıyor. Bu soru ise neredeyse herkesin kafasında bir tilki gibi dönüyor. Biz, cevabı 2025 yılında ararken, uzmanlar bu soruya 13 yıl önce cevap vermiş.
Meksika’nın Laguna Salada Çölü’nde, Boeing 727 tip uçak sabah saatlerinde, boş bir arazide düşürüldü. Uçağın içi bomboştu, amaç ise uçağın en çok hangi bölgesinin hasar aldığını tespit etmekti.
Bir grup bilim insanı, kazayı gözlemledi.
Koltuk konumları, genellikle önemsiz gibi görünse de aslında bu kaza testi ile ne kadar önemli olduğu bir kez daha kanıtlandı. İnsanlar, uçak yolculuklarında koltuk seçerken neresi olduğuna pek dikkat etmiyor. Ama eminiz ki bu yazıdan sonra, o kadar da vurdumduymaz olmayacaksınız.
Meksika’da, sabah saatlerinde uçurulan uçağın ardına bir takip uçağı da havalandırılmıştı. İki uçak arasında kapsamlı bir koordinasyon sağlanmıştı. Pilotun uçaktan paraşütle atlayacağı ve düşüş sırasında "Big Flo" adı verilen bir uzaktan kumanda ile uçağın kontrolünün sağlanacağı bu testin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi için uçuş ekibi büyük bir titizlikle hazırlıklarını tamamladı.
İlk aşamada test pilotu ve uçuş mühendisi, paraşütle atlamadan önce uçağın dışına çıkarak gözlem yapabilecekleri kısımda yerlerini aldılar.
Ardından paraşütle uçaktan ayrılan pilot, düşüş sırasında uçuş ekibi ve takip uçağındaki uzmanların yardımıyla yönlendirilerek, deneyin daha sağlıklı bir şekilde ilerlemesi sağlandı. Uçak, araştırma amaçlı olarak her türlü donanım ile hazırlanmıştı.
Test mankenleri, çeşitli güvenlik önlemleri altında yerleştirilmişti. Farklı oturma düzenlerine sahip olan mankenler, emniyet kemeri takılı veya takılmamış şekilde farklı pozisyonlarda yerleştirilerek uçuş sırasında olabilecek etkilere karşı nasıl bir reaksiyon verdikleri gözlemlendi.
Kameralar, Flight Data Recorder ve titreşim ölçüm cihazları ile uçuş boyunca her bir aşama kayıt altına alındı.
Uçak yerle temas ettikten sonra kokpit, gövdeden tamamen ayrılmıştı. Çarpmanın ardından motorların bir süre daha çalışıyor olması, itfaiye ekiplerinin hemen olaya müdahale etmesini gerektirdi. Motorlar, suyla soğutularak durduruldu. Bu an, uçağın yapısal dayanıklılığını ve yangın güvenliğini test etmek adına kritik bir aşamaydı.
Uçağın düşüş açısı, yolcuların duruşları, emniyet kemerlerinin etkisi ve yolcu kabininde meydana gelen çökme gibi faktörler üzerinde yoğunlaşıldı. Bu unsurların, tahliye süreçlerini nasıl etkileyebileceği ve yolcuların hayatta kalma şanslarını ne şekilde değiştirebileceği analiz edildi.
Sonuçlara göre uçağın kuyruk bölümü, en güvenilir bölge seçildi.
Yolcu dolu bir uçağın böyle bir kazada çoğu kişinin sağ çıkacağı, özellikle uçağın arka tarafında bulunan bazı yolcuların kazadan yara almadan kurtulabileceğini gösteriyor.
Tabii ki bu, her kaza için geçerli değil. Çünkü uçağın düşerkenki konumu, kuyruk kısmının en az hasar alabileceği hâlini etkiliyor. Farklı bir çarpışma ya da düşme esnasında istisnaların da olacağını unutmamak gerekiyor.
Ancak başlıca unutmamamız gereken bir şey varsa o da, emniyet kemerinin yalnızca otomobillerde değil; her türlü taşıma hizmetlerinde ‘hayat kurtardığı’.
İlginizi çekebilir:
