Eski Filmlerdeki ve Radyolardaki Konuşmalar Neden Bu Kadar Garip? (Bizde ‘Yeşilçam Ağzı’ Olarak Biliniyor)

13
4
2
1
0
Duyduğumuz an bizi 1900'lü yıllara götüren ve çoğunlukla eski radyo yayınlarında ve filmlerde karşımıza çıkan konuşma şekli, kulağa neden bu kadar garip geliyor?

1800’lerin sonlarına ve 1900’lerin başlarına kadar gittiğinizde sinemanın ilk izlerini görebilmeniz mümkün. Lumière Kardeşler tarafından 1895’te, sinematograf olarak bilinen aletleriyle ilk olarak Paris’te gerçekleştirilen sinema deneyimi, ilerleyen yıllarda ülkemize de geldi.

Buradan sonra hem ülkemizde hem de diğer ülkelerde kısa sürede çok fazla filmin vizyona girdiği ve insanların sinemaya akın ettiği görüldü. Fakat o zamanların filmlerine dönüp baktığınızda insanların konuşma şekillerinde bir gariplik sezebiliyorsunuz. 

Bizde Yeşilçam filmlerine özgü olarak bilinen bu durum, aslında her dilden filmde vardı:

Out of the Past

Hatta sinema ve televizyon kültüründen önce en yaygın olarak kullanılan radyolarda bile bu konuşma şekli dikkat çekiyordu.

Bahsettiğimiz konuşma şekillerine örnek olarak bunları gösterebiliriz:

Ülkemizde ise genelde filmlerdeki zenginlerin konuşmaları kulağa farklı geliyor:

Eski maçların spikerlerinde, eski reklamlarda ve filmlerde görülen bu konuşma şeklinin adı ‘Transatlantik aksan’ olarak biliniyor

His Girl Friday

Amerikan ve İngiliz aksanının ortasında kalan bu konuşma yöntemi, bu iki aksanın aksine sonradan öğreniliyor ve doğal olarak da yurt dışında kullanımı söz konusu.

Bu konuşma şekli, birkaç farklı sebebe bağlanıyor:

İlki, konuşan kişi üzerinde o kişi üst sınıftanmış gibi bir izlenim yaratıyor olması:

Hulusi Kentmen

Yeşilçam filmlerinin daha çok üst sınıftan insanlara yer verdiği sahnelere baktığınızda bunun gibi bir konuşma şekli görebilirsiniz. 

Fakat alt sınıftan insanlarda bu konuşma şeklini pek görmeyiz. Yani ‘üst sınıftan biri’ izlenimi yaratmak için ve iki sınıf arasındaki farkı derinleştirmek için bu yola başvurulduğu düşünülüyor.

Bir diğer sebep ise o dönemde kullanılan kayıt cihazlarının yetersizliği:

Esen Günay

Mikrofon gibi kayıt cihazları o dönemde sesleri olduğu gibi temiz yakalamayı pek beceremiyordu ve bunun önüne geçmek için de bolca vurgu yapmak gerekiyordu. Yani dile göre, mikrofona en iyi aktarılabilecek şekilde konuşulması gerekiyordu.

Bu sebeple de oyuncuların, konuşulan dile göre o vurguları yapabilmeleri için eğitilmeleri gerekti. 1900’lerin ortalarına doğru mikrofonların bu belasından kurtulmuş olsak da bu zamana kadar söz konusu konuşma şekli, insanlarda yer etmişti bile.

Ülkemizde çok sayıda yetenekli oyuncumuz vardı fakat çoğunda seslendirme yapıldı:

Örneğin Abdurrahman Palay’ın Yılmaz Güney, Cüneyt Arkın, Ediz Hun, Orhan Gencebay, Kadir İnanır gibi isimleri seslendirdiğini biliyoruz.

Uzun süre böyle konuşmaya alışan birinin çok sayıda filmi seslendirmesi, mikrofon konusu büyük ölçüde aşılmış olmasına rağmen konuşma şeklinin aynı kalmasına sebep olarak gösterilebilir.

Konu hakkında birkaç ilginç bilgi:

  • Bizim Yeşilçam ile özdeşleştirdiğimiz “Nayır, nolamaz” sözlerinin kaynağı hakkında öne atılan birkaç düşünce var
  • İlkinde, çoğu önemli isim için seslendirme yapan Abdurrahman Palay’ın seslendirme yaparken dirseğini kenara dayayıp elini çenesinde tutmasından ötürü “hayır, olamaz” yerine “nayır, nolamaz” sözünün çıktığı savunuluyor. Bunun, sanatçının sürekli genzini kullanmasından kaynaklı olduğu da söylenir.
  • Diğerinde ise bunun, seslendirme yapan kişiye milisaniyeler kazandırarak ses kaymasının önüne geçilmesini sağladığı savunuluyor.
  • Son olarak ise oyuncular “hayır” dese bile ekipmanların yetersizliği sebebiyle kelimelerin bozulup “nayır” şekline döndüğünü savunanlar da var
  • Diğer ülkelerde baskınlığı görülen Transatlantik aksan, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra etkisini yitirdi ve yavaş yavaş kullanımdan kalktı

Bu konuşma şekillerini güncel zamanlarda duyduğumuzda ise anında bizi eskilere götürüyor.

Kaynaklar: Private Club Marketing, Backstage, ALTA, The Intrepid Guide, The Atlantic, ESH-Vakanüvis, -Yusuf YURDİGUL, Türker ELİTAŞ (TÜRK SİNEMASINDA ŞİVE YA DA AĞIZ KULLANIMININ KARAKTER YAPILANDIRMASINA ETKİSİ)-

13
4
2
1
0
Emoji İle Tepki Ver
13
4
2
1
0
Yorumlar(1)
Yorumunuz minimum 30 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
Popüler Yorumlar
Tüm Yorumlar
2 yıl önce
Şu her şey oktay için videosu sizin toprakların özetidir.Saygılar
Yanıtla
-5
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır.(0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen .
diğer yanıtları göster
2 yıl önce
Ve türklere saldıralara inanmayın demişsin türklükten uzaksın Almanyadaki türklere soralım bakalım ırkçılık yapılmıyor mu sayın avrupalı YouTube denen bir teknoloji var yaz oraya ünlü veya farketmez yapılan ırkçılıkları gör veya anlatsınlar dinle bulamazsan link atarım umarım sonunuz suriye multeciler gibi olmaz çok sevdiğin avrupa ülkeleri almıyor sadece akıllı bıdıkları alıyor onlarda 3 5 kişi gibi..
2 yıl önce
Yaşın kaç bilmiyorum ama benim 33, aha sizin toprakların özetidir derken sen hangi topraksın ? Doğduğun yer neresi? Soranlara gizleyebilirsin ama kökenini inkar etsen bile tipten bellisin kardeşim diyeceğim ama avrupa pek kardeşim benimsemesini sevmezler soğuk insanlardır sende onlara benzemişsin ;)
2 yıl önce
Ah canım önyargılı ziyaretçim.Haberlerde okuduğunuz her şeye inanmayın.Doğruları duyunca neden öfkeleniyorsunuz ? Biz burada rahat olmasak,niye kalalım ? Haberlerde gördüğün Almanya Türklere ırkçılık yapıyor gibi saçma şeylere inanma.Saygılar.
-1
2 yıl önce
Avrupa vatandaşı seni ezerler
Sende gelir burda sana yapılanı bize satmaya kalkarsın
Zavallısin
-1
2 yıl önce
Arap kelimesini hakaret olarak algılıyorum.Ben kendime ne Türk ve arap diyorum.Ben avrupa vatandaşıyım.Hepsi bu.Hakaretlerinizi kendinize saklayın.Saygılar
-1
2 yıl önce
aha geldi arap şarlatan...
-2