Cambridge Üniversitesi'nde gerçekleştirilen bir araştırma, Tunç Çağı'nda yaşayan İngilizlerin böbreklerinde yaklaşık bir metrelik solucanlar olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar, o zamanlarda İngiltere'de yaşayan ve 'Britonlar' olarak adlandırılan insanların çiğ balık, kurbağa ve kabuklu deniz hayvanlarını yedikleri için böbreklerinde ölümcül solucanlar oluştuklarını belirtti.
Araştırma içerisinde tasvir edilen İngilizler, Must Farm adı verilen ve İngiltere'nin doğusunda yer alan bir yerleşim yerinde kalıyor. Evlerinin su üzerinde yer aldığı belirtilen araştırmada kişilerin yerleşim yerleri arasında bataklık üzerindeki köprüler arasında geçiş yaptıklarını belirtiliyor.
Yerleşim yeri, bundan 3 bin yıl önce devasa bir yangında yerle bir oldu ancak bataklık ortamı o döneme ait olan eşyaları son derece başarılı bir şekilde koruduğu için arkeologlar oradaki kişiler üzerine araştırmalar yapabildi. Tüm bunların yanı sıra araştırmacılar, insan dışkılarına da ulaşabildi ve bu dışkılar Cambridge Üniversitesi tarafından incelendi.
Araştırmanın başında yer alan isim Piers Mitchell, "Dışkıyla ilgili olan maddelerden iki farklı şekilde numune alabildik. Öncelikle kulübelerin altındaki ve etrafındaki çamurların numunelerini aldık. Bunun ardından çamur içerisinde muhafaza edilmiş olan dışkılar, alanda kazı yapan arkeologlar tarafından incelendi" açıklamalarında bulundu.
Fosilleşmiş olan dışkılar içerisinde son derece güzel bir şekilde muhafaza edilmiş parazit yumurtalarıyla karşılaşıldı. Araştırmacılar, bu parazitlerin insan vücudunda barınabilmesi için balık ve deniz ürünlerinin çiğ bir şekilde tüketilmiş olması gerektiğini söyledi.
Araştırmanın başyazarı Mitchell, dev böbrek solucanlarının büyüdükleri böbreği yok edebileceğini ve bizim de yalnızca iki adet böbreğimiz olduğunu belirtti. Bu nedenle bir insanın böbreğinde solucan çıkması sonucunda kişinin böbrek yetmezliğinden ölebileceği belirtildi. Araştırmanın sonuçları pek iç açıcı olmasa bile Mitchell ve ekibi araştırmadan memnun olduklarını ve bulgularının bilimsel araştırmalar için büyük önem arz ettiğini belirtti.